L’Oréal Türkiye’den kadın bilim insanlarına destek

L’Oréal Türkiye, 23 yıldır yürüttüğü “Bilim Kadınları İçin” programıyla kadın bilim insanlarını destekleyerek bilime ve topluma ilham vermeyi sürdürüyor.

L’Oréal Türkiye, 23 yıldır yürüttüğü “Bilim Kadınları İçin” programıyla kadın bilim insanlarının başarılarını görünür kılmayı sürdürüyor. Şirket, bu yıl dört bilim kadınına toplam 1,2 milyon TL maddi destek sağlayarak bilime ve topluma katkı sunmaya devam etti.

Program, yalnızca finansal destekle sınırlı kalmayıp mentorluk ve sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan iş birlikleriyle her yıl kapsamını genişletiyor.

Bu yıl ayrıca, bilim kadınlarının tanınırlığını artırmak amacıyla özel bir kitap çalışması da gerçekleştirildi. “Bilim Kadınları İçin: Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi” adlı kitapta, program kapsamında ödül alan bilim insanlarının yaşam öyküleri ve başarıları yer aldı. Kitap, bilimsel çalışmaların yanı sıra bilimin insani yönünü de kamuoyuyla paylaşmayı amaçlıyor.

Eserden elde edilecek gelir, bilimi toplumun her kesimine yaymayı hedefleyen Bilim Kahramanları Derneği’ne bağışlanacak. Bu adım, programın yalnızca destek sağlamakla kalmayıp, kadın bilim insanlarının hikâyelerini toplumla buluşturarak farkındalık yaratma hedefine de katkı sağlıyor.

“Bu program yalnızca ödül değil, bir toplumsal dönüşüm hikâyesi”

Yakın zamanda görevine başlayan L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Vanya Panayotova, programın yarattığı toplumsal etkiye şu sözlerle dikkat çekti:

“Türkiye’nin genç nüfusu ve dinamik yapısı, Bilim Kadınları İçin Programı’na da yansıyor. Başvuruları incelediğimizde sağlıktan iklim değişikliğine, sürdürülebilirlikten teknolojiye kadar birçok alanda geliştirilen çözümler yalnızca bilimsel yenilikler sunmakla kalmayıp, toplumun farklı kesimlerine ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu sorunlara da çözüm arıyor ve yaratıyor.

Bilim insanı kökenli bir lider olarak, bu projelerin arkasındaki tutkuyu ve bilimin dönüştürücü gücünü çok daha yakından hissediyorum. UNESCO işbirliğiyle 110’dan fazla ülkede yürütülen Bilim Kadınları İçin Programımız, 27 yılda dünya çapında 4700’den fazla kadın bilim insanını destekledi. Uluslararası düzeyde 137 bilim kadını ‘Bilimde Mükemmeliyet Ödülü’ ile onurlandırılırken, bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görüldü.

Türkiye ise bu programın en aktif ülkelerinden biri olarak, en çok destek veren ilk beş ülke arasında yer alıyor. Tüm bu başarıların ardında ise bilim yolunda azimle ilerleyen Türk kadınlarımız var. Önümüzdeki yıllarda da bilim kadınlarımızın potansiyellerini ortaya çıkaracak projelerin kararlılıkla destekçisi olmaya devam edeceğiz.”

Bilim kadınlarının hikâyeleri artık gelecek nesillere miras

Bilimin dönüştürücü gücünü ve bilim kadınlarının umut veren başarılarını desteklediklerini vurgulayan L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü & Ülke Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, programın 23 yıllık yolculuğunu ve bu birikimden doğan yeni projeyi şu sözlerle paylaştı:

“L’Oréal Türkiye olarak bilimin ve inovasyonun dünyayı değiştireceğine inanıyoruz. 23 yıldır yürüttüğümüz Bilim Kadınları İçin Programı kapsamında 128 kadın bilim insanını destekledik; 1 bilim kadınımız uluslararası mükemmellik ödülü, 5 bilim kadınımız ise ‘Uluslararası Yükselen Yetenek’ unvanı aldı. Bugün bu başarıları kalıcı kılmak ve daha geniş kitlelere ulaştırmak için “Bilim Kadınları İçin: Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi” adlı kitabı yayımlıyoruz. Bu eser yalnızca bilimsel başarıları değil; sabrı, hayalleri, eşitlik arayışını ve cesareti de görünür kılıyor.

Asıl gurur, bu kitabın kahramanı olan bilim kadınlarımıza ait. Biz sadece onların sesini daha fazla kişiye ulaştırıyoruz. Kitaptan elde edilen tüm gelir, çocukların robotlarla geleceğe yönelik çözümler üretmesine destek olmak üzere Bilim Kahramanları Derneği ile birlikte çalışılacak. Dileriz ki bu kitap, sayısız genç kızın kendi hayallerine sarılmasına, cesaret bulmasına ve bilimin ışığında ilerlemesine ilham verir” dedi.

Ödüllü bilim kadınları akademide yükseliyor

UNESCO İstatistik Enstitüsü verilerine göre, dünya genelinde araştırmacıların yalnızca üçte biri kadınlardan oluşuyor. Ulusal bilim akademilerinde kadın temsil oranı yüzde 12 seviyesinde kalırken, Times Higher Education (THE) verileri dünyanın en iyi 200 üniversitesinin sadece dörtte birinin kadın yöneticiler tarafından yönetildiğini ortaya koyuyor. Nature dergisinin araştırmasına göre ise erkek bilim insanları kadın meslektaşlarına kıyasla yaklaşık iki kat daha fazla araştırma fonu alıyor. Ayrıca, kadın bilim insanlarının akademik makalelerde yazar olarak yer alma olasılığı yüzde 13, patentlerde isimlerinin bulunma ihtimali ise yüzde 58 oranında daha düşük.

Türkiye’de de benzer bir tablo dikkat çekiyor. YÖK verilerine göre kadın araştırma görevlilerinin oranı yüzde 55, öğretim görevlilerinin oranı ise yüzde 52. Ancak kariyer basamaklarında ilerledikçe bu oran düşüyor; profesör düzeyinde kadınların oranı yüzde 35’e kadar geriliyor. Türkiye’de 186 erkek rektöre karşılık yalnızca 15 kadın rektör görev yaparken, erkek dekan sayısı da kadın dekanların yaklaşık üç katı seviyesinde. Kadınların akademik kariyerlerinin ilk aşamalarında güçlü bir temsil göstermelerine rağmen, üst kademelere doğru bu oranın azalması literatürde “sızdıran boru sorunu” olarak tanımlanıyor.

Bu yapısal dengesizlik karşısında, L’Oréal Türkiye’nin 23 yıldır sürdürdüğü “Bilim Kadınları İçin” Programı dikkat çekici bir fark yaratıyor. Program kapsamında bugüne kadar ödüllendirilen 128 bilim kadınının 100’ü, bugün profesör veya doçent unvanıyla akademide görev yapmaya devam ediyor. Bu sonuç, programın kadın bilim insanlarının kariyer gelişiminde somut ve sürdürülebilir bir katkı sağladığını gösteriyor.

Bilim kadınlarından geleceğe yön veren projeler

Agresif üçlü negatif meme kanseri için hedefe odaklı akıllı nanoilaçlarla yeni bir tedavi yaklaşımı

Doç. Dr. Banu İyisan, Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü

Üçlü negatif meme kanseri için, tamamen doğal biyomalzemelerden geliştirilerek, insan saç telinden yaklaşık bin kat daha küçük, çok işlevli ve akıllı nano ilaç sistemleri tasarlamak amaçlanıyor. Böylece mevcut tedavilere dirençli bu agresif kanser türünde tedavi etkinliğini artırmak, yan etkileri azaltmak ve sürdürülebilir yöntemlerle diğer kanser türlerine de uyarlanabilecek bir yeni nesil yaklaşım geliştirmek hedefleniyor.

Parkinson’un bağırsaktan beyne yolculuğu: Çip-üstü-organ teknolojisi̇ ile erken dönem ortaya çıkan biyolojik değişimlerin ve süreçlerin anlaşılması

Dr. Dilara Nemutlu Samur, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı

Parkinson hastalığında bağırsak-beyin arasındaki ilişkiyi anlamaya odaklanan bu çalışma, mikroakışkan sistemler (çok küçük ölçeklerde sıvı akışını kontrol edebilen) kullanarak bir çip-üstü-organ modeli geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu model sayesinde bağırsak ve beyin hücreleri arasındaki iletişim taklit edilerek hastalığın bağırsakta nasıl başladığı ve hangi mekanizmalarla beyne yayıldığı incelenebilecektir. Elde edilen bulgular, Parkinson hastalığının erken dönem belirtilerini ortaya çıkarabilecek ipuçları sunarak erken tanı ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Prostat kanserinde protein üretim kontrol mekanizmasının araştırılması ve tedaviye dönüştürülebilmesi

Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü

Prostat kanserinin en ölümcül türü olan kastrasyona dirençli prostat kanserinin ilerlemesinde önemli rol oynayan proteinlerin, hücre tarafından nasıl üretildiklerinin araştırılması projenin ana konusudur. Projenin amacı, genetik bilginin hücrenin yapıtaşı olan proteinlere dönüşmesinde kritik rol oynayan RNA molekülünden proteine dönüşüm sürecini anlamak ve bu yolla hastalığa sebep olan proteinlerin seviyelerini azaltmaktır. Böylece, mevcut tedavilere direnç geliştiren hücreler için yeni bir tedavi yaklaşımı geliştirilmesine katkı sağlanacak ve gelecekte yeni tedavi yöntemleri için temel bir adım atılacaktır.

Özel tasarlanmış lensler ve fizik temelli yapay zeka kullanarak düşük maliyetli anlık spektral (her pikselde çok daha ayrıntılı renk ve ışık bilgisi sağlayan) görüntüleme teknolojisi geliştirilmesi

Doç. Dr. Sevinç Figen Öktem Seven, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü

Her pikselde çok daha ayrıntılı renk ve ışık bilgisi sağlayan spektral görüntüleme teknolojisinin herkes için erişilebilir hale gelmesi hedefiyle, düşük maliyetli, kompakt ve taşınabilir bir sistem geliştiriliyor. Özel tasarlanmış lensler içeren bu sistem, klasik kameraların yalnızca üç renkle sınırlı kapasitesini aşarak her renk tonunu dalga boyuna göre ayrı ayrı görebilen ayrıntılı görüntüler elde edecek. Yapay zekâ destekli algoritmalarla oluşturulacak bu görüntüler; tarımda ürün takibi, su kalitesi izleme, kalite kontrol ve sağlıkta teşhis gibi pek çok alanda kullanılabilecek. Özellikle teknolojik açıdan dezavantajlı bölgelerde, yerli üretime katkı sağlayan uygun maliyetli bir çözüm sunacak.

 

İlgili İçerikler

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.