İstinye’de illüstratif bir cennetteyiz. VMLY&R Kreatif Direktörü Erkan Kaya’nın masasındayız.
MediaCat’in uzun yıllar devam eden söyleşi serilerinden Kreatifin Masası’nı karantina günlerine özel olarak geri getirdik. Bu kez dünyanın farklı şehirlerindeki kreatiflerin home office çalışma masalarına konuk olduğumuz seride İstanbul’da Rafineri Creative Group Head Gizem Şengüler, Hamburg’da Scholz&Friends Hamburg Senior Art Direktörü Yiğit Karagöz, New York’ta SHVO Senior Art Direktörü ve Grafik Tasarımcı Aksel Ceylan, Amsterdam’da Wieden+Kennedy Amsterdam Senior Art Direktörü Zeynep Orbay, İstanbul’da Rafineri Creative Group Head Uğur Matban ve Berlin’de Heimat Berlin Head of Design Esra Gülmen‘in ardından İstinye’de illüstratif bir cennetteyiz. VMLY&R Kreatif Direktörü Erkan Kaya’nın masasındayız.
Evde çalışan en iyi yöntem, dört bir yanını sevdiğin şeylerle donatmak. VMLY&R Kreatif Direktörü Erkan Kaya da karantina günlerinde basit ama eğlenceli bir düzenleme yapmış. Favori parçalarını, bir kol mesafesine iliştirmiş. Elini neye atsa hep mutluluk çıkıyor.
İçinde bulunduğumuz durum can sıkıcı ve belirsiz. Dolayısıyla evde çalışmaya başlayacağım ilk günden itibaren iyi hissedeceğim bir köşeye yerleşmeliydim. Minik bir düzenlemeyle sistemi kurdum. Oyuncaklarım, kitaplarım, pikap biraz daha yakınıma taşındı.
Temiz bir masada düzenli çalışmayı seviyorum. salonda yemek masasındayım; sadece klavye, mouse, tablet ve kulaklık var.
Duyduğumuz kötü haberler, tüm bu olup bitenleri anlamaya çalışmak falan derken ilk haftayı çok iyi geçirdiğimi söyleyemem. Zamanla tüm ekibin işe sarılması, toplu Whatsapp günaydınlaşmaları, Teams toplantıları, şakalar, özleşmeler, hepimize iyi geldi. Artık gün içinde daha verimli çalıştığımızı düşünüyorum.
Yıllardır (fırsat buldukça!) tabletle illüstrasyon yapıyorum.
Rutin işlerimin yanında çizim yapmak bende hep bir terapi etkisi yapmıştır. Bir süre önce başladığım serinin kalan yarısını evde çok daha hızlı tamamlama fırsatı buldum. Popeye, Bugs Bunny ve Minnie’nin kilise ikonalarına dönüştüğü; biraz ironili, biraz aykırı ama eğlenceli bir dünya kurgulamaya çalıştım.
Tam arkamdaki duvarda tarzlarını beğendiğim sanatçıların bazı işleri asılı.
Bakea, Roman Klonek, Mark Rogers, McBess.
Ve bu arkadaş da Fuji. Evi en çok o dağıtıyor. Gün içindeki tempolu mesaim sırasında temizlik işleri de robot süpürgenin oluyor. Düşünüyorum da bu süreçte en çok işe yarayan şeylerden biri de şu robot süpürge, gerçekten.
Ajansta dijital, evde analog müzik…
Yakın zamanda elime geçen Pinxit, Mark Ryden’ın tuhaf, sevimli, ürkütücü ve titizlikle çizdiği, büyük boyutlarda bastırıp yayınladığı bir kitap. Bu yoklukta eve tam da zamanında geldi.
1991’de Dangerous albüm kapağını ve onlarcasını da tasarlamıştı. Kendisine saygım büyük.
Şu süreçte hâlâ bazı belirsizliklerle baş etmeye, onlardan anlamlar çıkartmaya devam ediyorken; kendimce bulduğum, aslında basit de olan bir yol var. İnsan, kendine ne iyi geliyorsa tespit etmeli ve onu yapmalı. Bu süreçten ruhen ve bedenen, mümkün olduğunca en az zararla çıkmanın yolu sanırım bu.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.