MediaCat

Kitap okumak uçuracak: Kitapcan ile tanışın

İstanbul’dan Londra’ya, Herkese Kitap Vakfı’ndan Alametifarika’ya…

Kitap okumak uçuracak: Kitapcan ile tanışın

Söze acı gerçekle başlayalım: Türkiye kitap okumuyor.

Okuma yeterliği konusunda 65 ülke arasında sonlarda 42’nci sırada yer alıyoruz. Çocuklarımızın okuma becerisi ise 35 ülke arasında sondan 28’inci sırada. Öğretmenlerimizin sadece yüzde 33’ü düzenli kitap okuyor. Okullarımızın yüzde 70’inde kütüphane yok. Nüfusun yüzde 58’i ders kitabı dışında hiç kitap okumamış. Toplumun sadece yüzde 1’i düzenli kitap okuyor. Türkiye insanı ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitabı 235’inci sıraya koymuş; darbeli matkabı bile kitabın önünde bir sıraya yerleştirmiş! Kitap okumakla ilgili bu olumsuz tablo sonucunda dünya cahillik endeksi araştırmasında Türkiye en cahil 9’uncu ülke olarak belirlenmiş. Çocuklarına kitap hediye eden ülkeler araştırmasındaysa, Türkiye 180 ülke arasında sonlarda, 140’ıncı sırada.

Herkese Kitap Vakfı, Türkiye’de kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için çalışmalar yapıyor. Bugüne kadar yaklaşık yarım milyon kitabı ihtiyaç sahibi okullara ve cezaevlerine gönderdi. “Okuyan Türkiye İçin Herkese Her Yerde Kitap” sloganı ile çalışan vakfa umarız herkes katkı verir.

Bu acı verilerin yanına Türkiye için umutlu hedefleri ekleyip yola çıkan Herkese Kitap Vakfı Kurucu Genel Başkanı Bülent Şenver, Alametifarika’nın kapısını çalar ve olaylar gelişir. İstanbullu ekibe Lonra’dan Derya Durmaz da katılır ve yeni bir maskot doğar: Kitapcan. Hikâyeyi, kahramanlarından dinleyelim.

“Bunun adı Kitapcan, vakfınızın maskotu”

Herkese Kitap Vakfı Kurucu Genel Başkanı Bülent Şenver

Herkese Kitap Vakfı’nı kurmak için çalışmalar yaptığım sırada, çocuklara kitap okumayı sevdirmek için vakfımızın sevimli bir maskotunun olması faydalı olur diye düşünmüştüm. Bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak yapabilecek, işini iyi bilen yaratıcı bir ajans arıyordum. Çevreme sordum, bana Alametifarika’yı tavsiye ettiler. Randevu talep ettim, verdiler. Akaretler’deki ofislerine gittiğimde beni Serdar Erener ve Uğurcan Ataoğlu karşıladı. Büyük bir masanın etrafında ajansın yaratıcı ekibiyle buluştum. Vakfımızın kuruluş amacını anlattım.

Serdar Erener masadan kalktı ve “Size bir şey göstermek istiyorum” diyerek odadan çıktı. Elinde bir kitapla içeriye girdi. “Bülent Bey, bu son okuduğum kitap. Size de tavsiye ederim, okuyun” dedikten sonra kitap hakkında bana bilgiler vermeye başladı. Toplantımız bir anda iki kitapseverin kitap sohbetine dönüştü. Sohbet sırasında hiç unutmadığım ve üniversitedeki öğrencilerimle hep paylaştığım şu tespitini bana aktardı: “Bülent Bey, birine bir şey yaptırmanın üç yöntemi vardır: tahrik ederek, teşvik ederek ve tehdit ederek. En etkili yöntem ise her zaman ‘tehdit’ ederek bir şey yaptırmak olmuştur” dedi. Ben bu tecrübeye “3T” adını koydum ve üniversitedeki öğrencilerimle her dönem paylaşmaya başladım.

Bu hoş sohbet sonrası Uğurcan Ataoğlu Bey, “Biz sosyal sorumluluk projesi olarak vakfınıza destek olmak isteriz. Çalışalım, size geri döneriz” dedi. Yaklaşık üç hafta sonra beni tekrar Akaretler’deki ofislerine davet ettiler. Gittiğimde çok hoş bir sürprizle karşılaştım.

Beni ofislerinde bu defa ilkokul çağında bir erkek çocukla karşıladılar. “Bunun adı Kitapcan, vakfınızın maskotu” dediler. İlk bakışta çok sevdim. Büyük bir kitaptan kanatları olan ve bu kanatlarıyla uçabilen, sevimli bir çocuktu. Kitaptan kanatları sanki bir sırt çantası gibiydi. Başında güvenlik için bir kask ve gözlük vardı. Mavi renkli bir kahraman gibiydi. “Uğurcan Bey, çok güzel düşünmüşsünüz. Ellerinize sağlık. Biz ‘Kitapcan’ı kullanalım” dedim. O gün bugündür Kitapcan bizim çocuğumuz oldu.

“Kitap okumak, çocukluk sonrası eriştiğim bir keyif”

İllüstratör Derya Durmaz

Kitapcan benim için çok keyifli bir çalışmaydı. Çocukken kitap okumayı sevmezdim; yük gibi, ödev gibiydi. Çocukluk sonrası eriştiğim bir keyif oldu kitap okumak. O yıllar kayıp gibi geliyor bana. O nedenle çocuklara kitap sevdirmek adına ufacık da olsa bir katkı yapabilme fikri muhteşemdi. İnsanları kitap okumaya teşvik eden sevimli bir karakter, sırtında kitabı kanatları olmuş, daha güzel bir brief olabilir mi?

Daha da güzel yapan iki şey vardı bu brief’i: birincisi zaman sıkıntısı yoktu, ikincisi bu süreçte Uğurcan Ataoğlu ile çalışıyordum. Bu projenin bir parçası olduğum için çok mutluyum.

“Kitapcan bireyseldi, kurumsal oldu”

Reklamcı & Tasarımcı Uğurcan Ataoğlu

Kitapcan’ın yüzü, gözü, ağzı, ayakkabısı, her şeyini beş yıl önce, bu projede benimle birlikte gönüllü olarak çalışan karakter tasarımcısı Haluk Erkmen’le birlikte yapmıştık. 3D animasyonlar yapmayı hedeflediğimiz için illüstrasyon da 3D olarak hazırlandı. Bu bizi baskılı kullanımlarda teknik olarak zorladı. Üstelik bugüne kadar animasyon yapma fırsatı da bulamadık. Nedeni, faaliyetler ve zaman.

Bu zorluklar ve karakterin tasarımı yüzünden Kitapcan, istediğimiz kadar duygusunu ifade edemedi, karşı tarafı etkileyemedi. Başka bir iş için, Londra’da yaşayan bir illüstratörle çalışıyorduk. Adı Derya Durmaz. Çizgilerindeki masumluk beni Kitapcan’ın karakter revizyonu için harekete geçirdi. Gönüllü çalışma teklifimi kabul edince iki ay önce mail yoluyla çalışmaya başladık. Çıkan sonuçtan memnunuz. Bunları kullanmaya başlayınca farkındalığımız çok artacak. Kitapcan’ın tipi değişmiş diyenler olsa bile bu negatif değil, pozitif bir bakış olacak.

Kitapcan bu yolculuğa tek başına çıktı. Beş yılda çoğaldı, rengârenk bir ekip oldu. Bireyseldi, kurumsal oldu.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.