MediaCat

Kendini sevmek öğrenilebilir mi?

Covid-19 krizi milyonlarca insanın stres, kaygı ve depresyon düzeyini yükseltti. Birçok geleneksel ilaç tedavisi ve terapi seçeneği işe yaramıyor, çoğunluk ise hesaplı ve pratik çözümlere erişemiyor. Dr. Christophe Morin’in “Dinginliğin Şifresi: Stres, Kaygı ve Depresyondan Kurtulmanın Yolları” kitabı uygulanabilecek yeni yolların derinlerine iniyor.

Kendini sevmek öğrenilebilir mi?

“Dinginliğin Şifresi, sınırlı sayıda özsevgi alışkanlığının, hayatınıza sakinlik ve dinginlik getirecek kritik nörotransmitterlerin üretimini bilimsel olarak nasıl artırabileceğini açıklıyor. Doğuştan sahip olduğunuz beyin plastisitesi sayesinde dinginliğinizi hızla geri kazanıp sürdürebilir, hakkınız olan bu keyifli ve mutlu varoluşu her gün deneyimleyebilirsiniz.”

Dr. Christophe Morin kitabının başında böyle diyor. Kendi deneyimlerinden ve beynin işleyişi üzerine uzmanlığından yola çıkan Morin son araştırmaları da göz önüne aldığı çalışmasında “[…] hayatınızı değiştirecek ve daha fazla dinginlik kazanmanıza yardımcı olacak özsevgi alışkanlıklarının anlaşılması ve uygulanması”na yönelik kuramını bizlerle paylaşıyor. Kitabı “Dinginliğin Şifresi: Stres, Kaygı ve Depresyondan Kurtulmanın Yolları” beynin işleyişi ve o işleyişte stresi azaltmak ve dinginliği, dolayısıyla iç huzuru artırmak için yapılabilecek iyileştirmeler hakkında bolca bilgi sunuyor.

Morin’e göre benlik

Morin’e göre beynimiz esas olarak üç benlik sistemi üzerine kurulu: ilkel, rasyonel ve ruhsal. Morin’in kitabı gerçek mutluluğun gizli olduğu ruhsal sistemi “hack”lememize ve ilkel sistemin zararlı yan etkilerini dizginlememize yardımcı olmayı amaçlıyor.

Morin’in yaklaşımının temelini yine en iyi kendisi özetliyor: “Benliğinizin bütününü ne kadar entegre eder ve hayata geçirirseniz; stres, kaygı ve depresyon semptomları üzerinde o kadar kontrol sahibi olursunuz.”

Morin, benliği “duygusal, bilişsel ama aynı zamanda ruhsal durumların deneyimlenmesini sağlayan çokboyutlu beyin ağları bütünü” olarak tanımlıyor. Ona göre, “Benliğin her bir bileşeninin sınırlarını aşabilmek, farkındalığın artmasıyla mümkün olabilir. Benliği bilmek, her ağın potansiyelini sonuna kadar kullanarak güçlü ve mükemmel örgütlenmiş bir benliğe ulaşmanızın yolunu açacaktır.”

Bu tanımın şöyle bir faydası var: Benliği anlamak için nasıl davrandığımızı gözlemlemek ve ölçümlemek gerekir. Hem benliği hem de kişilik profillerini anlamak ise kimliğimizin farklı yönlerini keşfetmek için gerekli sağlam temeli meydana getirir. Morin ayrıca, “Benliği bir bütün olarak kabul etmek, dönüştürmek ve sevmek, dinginlik formülünün can alıcı unsurlarından biridir” tespitinde bulunuyor.

Morin özellikle rasyonel benliği daha ustaca kullanmayı öğrenmenin önemini vurguluyor: “İlkel beynin bilinçaltı hâkimiyeti altında olmadığınız zaman daha mantıklı kararlar alabilirsiniz. Korku, karar verme yetinizi bulandırır. Teoride hepimiz daha iyi kararlar alabiliriz ama gelen bilgilerin işlenmesini etkileyen sayısız bilişsel önyargı, sık sık doğrusal ve mantıksal düşünceden sapmamıza neden olur. Bununla birlikte, negatif duyguların akıl yürütme yetimiz üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek, nihai olarak da azaltmak için rasyonel beynin işlevlerine ihtiyacımız var. Stres, kaygı ve depresyon problemi yaşayanlar, endişelerin zihni nasıl işgal ettiğini ve beyinde can sıkıcı, zaman zaman da acı verici bir gürültüye neden olduğunu çok iyi bilirler. Bu endişelerin yeniden incelenmesi için rasyonel beyni kullanmayı öğrenmediğiniz takdirde, ilkel beynin korku temelli bilinçaltı hâkimiyetinin kölesi olmaktan kurtulamazsınız. İlkel beynin sizi saniyeler içinde korkuya sürükleyebileceğini asla unutmayın. Diğer yandan rasyonel beyin sizi korkudan özgürlüğe götürebilir. Rasyonel beyin, çok geniş ve kapsamlı bilişsel kaynaklara erişebilme kapasitesine sahiptir. Rasyonel beynin kişiliğiniz ve davranışlarınız üzerindeki etkisini kullanabilmek, asla küçümsememeniz gereken büyük bir güçtür.”

Dinginliğin üç faktörü

Morin stresi azaltan ve dinginlik hissini güçlendiren üç faktör tespit ediyor: benlik, sevgi ve alışkanlıklar (veya özsevgi alışkanlıkları).

Modern dünyamızda, insanların yaklaşık yüzde 30’u stres, kaygı ve depresyondan mustarip. Morin’e göre, bu stres, kaygı ve depresyonla (SKD) mücadelenin yolu, kendimize olan sevgimizi pekiştiren birtakım özsevgi uygulamalarından geçiyor. Ayrıca yazar SKD’nin her bir boyutu için kendimizi değerlendirmemize yardımcı olacak yöntemler ve sorular sunuyor.

Christophe Morin’e göre bu yolculukta kilit kavram özsevgi. Özsevginin de çeşitli alışkanlıkların yerleştirilmesi yoluyla pekiştirilebileceğini savunuyor. Özellikle üstünde durduğu özsevgi egzersizleri farklı bağlantı biçimleri içeriyor. İlkel beyni sakinleştirmek için doğa, hayvanlar ve nefes; rasyonel beyni pekiştirmek için gülme, müzik ve hikâyeler; ruhsal beyin için meditasyon tavsiye ediyor. Bunlarla amaçladığı şey, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacak beyin kimyasını yaratmak üzere beynimizi eğitmek.

Bağlantı kurmak

Morin beynin biyokimyasını ayrıntılı bir şekilde açıklıyor ve yaptığı önerileri her zaman bilimsel bir temele oturtuyor. İlkel beyni sakinleştiren bağlantı egzersizleri yapıldığında, bireyin çeşitli bedensel ve duygusal sistemlerindeki stres azalır, beyin oksitosin hormonu salgılar, bu da beyin ve bedende pozitif etkiler yaratır.

Morin’e göre rasyonel beyni pekiştiren egzersizler yapıldığında motivasyon ve odaklanma iyileşecek, biliş artacak, oksitosin seviyeleri yükselecek ve kortizol seviyesi düşecektir.

Morin şu noktanın altını çiziyor: Beynimizi yeniden yapılandırarak daha fazla dinginliğe ulaşmak mümkün. Yine de, günlük özsevgi alışkanlıkları düzenli sürdürülmediği takdirde, bu düzelme kısa süreli kalacaktır. Oysa bu alışkanlıkları kalıcı hâle getirmek suretiyle beynimizi yeniden yapılandırma ve SKD nedeniyle tetiklenen birçok negatif tepki ve örüntüyü değiştirme gücüne sahibiz.

Bir uyarı ve tavsiye

Kitapta sık sık altı çizilen önemli bir nokta daha var: Belli düzeyde stres ve kaygı normal ve faydalı ancak ikisinin de fazlası sağlıklı değil. Aşırı stres ile depresyon arasında güçlü bir bağlantı var. Aynı bağlantı, kaygı ile depresyon arasında da mevcut. Dolayısıyla, yazara göre stres ve kaygı düzeyimizi ne kadar hızlı düşürürsek, depresyon riskini de o kadar azaltmış oluruz.

Öte yandan, bu kitabı alacak kişiler muhtemelen ilaç tedavisinin ya da farklı terapilerin yerini alacak veya tamamlayacak alternatif bir çözüm arayışında olacaktır. Morin ilaç tedavisini bırakmamızı ya da terapiye gitmekten vazgeçmemizi kesinlikle önermiyor. Ama alternatif yöntemler ve tamamlayıcı seçeneklerin de mevcut olduğunu aklımızdan çıkarmamamızı salık veriyor.

Dr. Christophe Morin, kendimizde değişimi sağlamanın yollarından birinin özsevgi alışkanlıkları adını verdiği dönüştürücü davranışların düzenli olarak tekrar edilmesi olduğunu vurgulayarak kitabını bitiriyor: “Özsevgi alışkanlıklarını uygulama disiplini, daha fazla dinginliğe kavuşmak için ihtiyacınız olan ilaçtır.”

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.