TikTok Türkiye Pazarlama Lideri Ertan Güneş, Brand Week Istanbul’daki konuşmasında ROA (Return on Attention) kavramının önemine her zamankinden daha fazla vurgu yapıyordu. Başka bir deyişle tüketicinin sorgulaması büyüyor: “Sana verdiğim dikkate karşılık ben ne alıyorum?”
Brand Week Istanbul’un son gününde Time to Influence sahnesinde söz alan TikTok Türkiye Pazarlama Lideri Ertan Güneş, “Bugün pazarlama dünyasında en değerli şey ne?” diye soruyordu izleyicilere. Bu soruya verilebilecek onlarca farklı yanıt var elbette. Ancak üzerine biraz düşününce, tüm muhtemel yanıtlar Güneş’in yanıtına temas ediyor: İlgi.
“Reklam ilgisi, ne yaparsanız yapın satın alınan değil kazanılan bir şey” diyor Güneş. Kulağa hoş gelen bu çaba, bugünün pazarlama ve medya ekosistemi içinde her zamankinden daha zorlayıcı. Çünkü elimizde kuvvetli bir gerçeklik var: Dikkat aralığımız yalnızca 8,2 saniye. Farklı tartışmalarda sıklıkla anılan bu veriyi, bir de “Stolen Focus” kitabının yazarı Johann Hari’nin gözünden ele alalım. Hari, Guardian’da kaleme aldığı “Dikkatiniz dağılmadı, çalındı” isimli makalede şöyle diyor: “Öğrendiklerim beni, yaşadığımız şeyin, tüm jenerasyonların zamanla içinden geçtiği, dikkat konusunda basit bir anksiyete olmadığına ikna etti. Bizler ciddi bir dikkat krizi yaşıyoruz ve bu da yaşam tarzımızı inanılmaz etkiliyor.”
Şimdi bunun üzerine biraz kafa yoralım.
Tom Fishburne’ün karikatürüne konu olan şakanın kaynağı çok yeni değil. Time, 2015 yılında yayınladığı bir haberde duyuruyordu insanlık olarak dikkat aralığımızın Japon balıklarının altına düştüğünü. Microsoft’un paylaştığına göre, 2000 yılından beri 12 saniye olan dikkat süremiz 8 saniyelere gerilemişti. Kanadalı araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen araştırmayla varılan bu sonucun müjdelediği şey ise biraz tartışmalı bir noktada duruyordu: Tüm bunlar aynı anda birden fazla görevi yerine getirme kabiliyetimizi etraflıca geliştirdi. Ve muhtemelen bu kabiliyetler arasında sürekli olarak “relevant” (ilgili) olma hâlimiz de var.
Güneş, konuşmasında “ilgi” meselesini madalyonun iki tarafını da çevirerek ele alıyor. Yaptıkları araştırmada, kullanıcıların “TikTok’taki içerikleri nasıl tanımlarsınız?” sorusuna “eğlenceli ve keyifli vakit geçirten” şeklinde yanıt verdiklerini; ancak ayırıcı bir nokta olarak TikTok’taki reklamlar için de aynı tanımlamayı yaptıklarını belirtiyor. Güneş’in hem kullanıcı içerikleri hem de reklam içeriklerinin sağladıkları bu ortaklığa yönelik tespiti “ilgili içerik yaratma” gücüne dayanıyor: İlgili olmanız için o dünyayı deneyimlemeniz ve sürekli orada vakit geçirmeniz lazım. Çünkü tabiri caizse zamana yenik düşme konusunda hayli başarılı olan “ilgi” meselesi sizi bugünden yarına “kel alaka” bir konuma sokabilir.
Güneş’in madalyonun diğer tarafına yerleştirdiği şey ise “ilgi”nin tüketici tarafındaki okuması. ROA (Return on Attention) kavramı üzerinde duran Güneş, tüketicilerin asıl meselesini şöyle açıklıyor: “Sana verdiğim dikkate karşılık ben ne alıyorum?” Örneğin, TikTok için ROA değerlendirmesi ilk beş saniyede saklı, diyor Güneş.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.