İnsanlık tarihinin en kritik zamanlarından birini yaşıyoruz. Sadece yaratıcılığı değil, tüm yaşayışımızı kökten değiştirecek bu teknoloji devrimini kucaklayıp, yeni ekipmanlarımızla hiç olmadığımız kadar yaratıcı olmamız mümkün.
Cannes’ın birkaç kilometre batısında La Bocca sahili vardır. Orada, sabah koşularım esnasında, birçok arabanın ufak ceplerde birbiri ardına sıralandığını gördüm. Hemen her sabah aynı manzara. Tesla’sından Lexus’una, Toyota’sından Renault’suna envai çeşit araç… Ceplerde sıra sıra bekleyen bu arabalar, festivalde günün başladığı saat 10:00’a yaklaşırken uygun yerde konuşlanıyorlar. Palais’ye (festival binası) gidecek festival katılımcılarını kaçırmamak üzere uygun yer alan Uber sürücülerinden bahsediyorum.
Bir tanesine biniyorum, farklı telefonlardan farklı farklı çağrı sesleri geliyor. Uber, Bolt, henüz kullanmadığım başka birkaç uygulama da var. Sürekli farklı fiyatlardan çağrı geliyor, haritalar açılıyor vs… Şoförle GPT-4o yardımıyla sohbete tutuşuyorum, buraya festival için St. Étienne’den geldiğini söylüyor. St. Étienne, Cannes’a 400 kilometre uzaklıktaymış. “Sadece bunun için mi geldin?” diyorum, “Evet” diyor. “Bir haftalık festival boyunca getir götür yapacağım, kazanabileceğim kadar para kazanacağım.” “Aslen nerelisin?” diye soruyorum, “Algeria” (Cezayir) diye cevaplıyor. “Peki bu planı nasıl yaptın, festivalden nasıl haberin oldu, her sene bunu yapar mısın?” diyorum. Cevap: “İnternet diye bir şey var.” Tebessüm ediyor.
Festival yine canlı, keyifliydi. Birçok konuşma, ilham, eğlence ve networking imkânıyla Cannes Lions her defasında farklı bir iz bırakıyor insanda. Üçüncü defa benzer hislerle ve farklı izlerle hatırlıyorum festivali. Efendim Elon Musk’ı dinledik, James Patterson’dan ilham aldık, müthiş işler gördük. Daha ne olsun… Festivale dair bir şeyler yazmak için oturduğumda aklıma makalenin girişinde bahsettiğim La Bocca sahilinde sıra için bekleyen arabalar geliyor. Çünkü aslında festivalin anlattığını, şu an içinde bulunduğumuz dünyayı ve yaratıcılığı çevresine zorlayan yeni iletişim teknolojilerini fevkalade örnekliyor: “İnternet diye bir şey var.”
Bugün St. Étienne’de oturan Cezayirli şoför, internetten festival takviminden haberdar oluyor. Buna göre planını yapıp telefonuna üç farklı mobilite çözümüne ait mobil uygulama yüklüyor. Bu uygulamalarda yapması gerekenleri yapıyor, aracını buna göre düzenliyor. Aracında açtığı Haritalar uygulamasından uygun yerde sıraya giriyor. St. Étienne’den gelen Cezayirli Youssef, Kanada’dan, Brezilya’dan, Hindistan’dan, Türkiye’den gelen potansiyel müşterilerini bir hafta boyunca toparlıyor ve ekonomisine önemli bir katkı yapıyor. Aslında festival de Cezayirli Youssef’ten daha farklı bir şey anlatmadı. Teknolojiyi kullanarak yaptığımız işi geliştirmeyi, artırmayı gösterdi.
Croisette sahiline bakıyorsunuz, bütün teknoloji şirketleri Lions çerçevesinde bir sahili kapamış. Festival günlerine bakıyorsunuz, her günün en yüksek katılımlı, hype’ı en yüksek oturumu OpenAI’a, X’e, Microsoft’a, Google’a ait… Mark Read’in sorusu üzerine Elon Musk gülüyor, e zaten yaratıcı dercesine “Yapay zekâ tabii ki yaratıcı olacak” diyor ve bir grup festival katılımcısının bir kez daha düşmanlığını kazanıyor. “AI nasıl yaratıcı olabilir???” Bu grup, yaratıcılığın sadece insana özgü bir şey olduğunu savunuyor. Sanki yaratıcılığın tanımı izleyene en damar şekilde hikâyeyi aktarabilecek filmi çekmekten ibaretmiş gibi bir yerden konuyu sadece kendisine getirip bu tartışmaya giriyor. Hatta bir tayfa yapay zekâ konulu oturumlara girmeyi reddediyor… İnsana ait bir özellik var. Bir kimlik, bir “kendi” inşa ediyor insanoğlu ve hemen her şeyin merkezinde o olduğunu düşünüyor. 500 yıl önce Kopernik her şeyin Dünya’nın etrafında değil de Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü söylediğinde de ona inanan çok az kişi vardı. Nasıl olurdu canım, tabii ki her şey insanın etrafında dönmeliydi…
İnsanlık tarihinin en kritik zamanlarından birini yaşıyoruz. Sadece yaratıcılığı değil, tüm yaşayışımızı kökten değiştirecek bu teknoloji devrimini kucaklayıp, yeni ekipmanlarımızla hiç olmadığımız kadar yaratıcı olmamız mümkün. Yeniden korkmak yerine onu kucaklayıp daha iyi hikâyeler, daha özgün işler icat etmemiz ve “hayatı artırmamız” mümkün.
Tıpkı Cezayirli Youssef gibi…
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.