Bu ay Yaratıcılığın İzinde söyleşi serimizin konuğu İtalyan tasarımcı Mario Trimarchi oldu.
Messina, Sicilya ve Milan. İtalyan tasarımının inceliklerini kalp atışlarında hissetmiş bir tasarımcı Mario Trimarchi. Mimarlık eğitimi alarak başladığı kariyerinden dünyanın ilk uluslararası yüksek lisans tasarımı okulu olan Domus Academy’de direktörlük de geçti, 1999’da kurduğu kurumsal kimlik stüdyosu Fragile da, 10 yılını geçirdiği ve kişisel bilgisayarlar tasarladığı Olivetti Design Studio da, Alessi işbirlikleri de…
Türkiye’de kendisinin ismini duyuran şey ise geçtiğimiz yıl Paşabahçe Mağazaları Omnia Su Koleksiyonu tasarımcılarından biri olarak, mucizevi bir şekilde dengede duran objelerle, suyu başka türlü hayal etmesiydi. Trimarchi’nin takıntılı olduğu “kararsız denge” kavramı, dengesizliğin yarattığı cazibe, gündelik yaşama attığı sıradışı bakış, onun dünyaya açılan başka bir penceresi olduğunu kanıtlıyor. İtalyan tasarımcının güzelliğin büyüsünün peşinden koştuğu tasarımları, bazen bir bardak bazen bir musluk bazen de bir espresso makinesi olarak hayat buluyor.
Trimarchi’nin penceresine, ufak bir dünya turu atmak için konuk olduk.
Mimarlık eğitimi aldım ve hepimizin bildiği gibi İtalyan mimarisi, iç mekândan ürünlere ve grafiklere dek projenin tüm boyutlarıyla ilgilenir. Andrea Branzi’yle ve kendisinin yanıtlar bulmaktan ziyade sorular üretmeye yarayan, tasarımı bir kuramsal yansıma disiplini olarak ele alan yaklaşımıyla tanışmak benim için önemliydi. Sonrasında birkaç yıl Olivetti Design Studio’da Michele De Lucchi ile birlikte çalıştım ki kendisi her zaman inovatif tasarım konusunda istisnalardan biri olarak anılmıştır.
Aslında hayatımızda her zaman ve yalnızca aynı şeyi çizer dururuz: Çok yüzlü bir otoportre. Bilgisayar, otomobil ya da bir saksı tasarlamamız hiçbir şeyi değiştirmez. Yapmaya çalıştığımız şey kendimizi anlamaktan ibaret.
Bana kalırsa bugün bir tasarımcının karşı karşıya olduğu zorlukların en büyüğü, güzellik kavramının peşinden gitmek ve bu arayışı sürdüren kültürü her yere yaymak. Şehirlere, evlere, nesnelere ve hatta en anlamsız yerlere… Burada, çok sayıda insanla güzellik hakkında konuşmak ve nesnelerin en ufak detaylarında dahi güzelliği keşfetmek, yaptığım işe bariz bir anlam katıyor.
Yeni bir tasarıma başlarken her zaman beni büyüleyen hikâyelerle çıkıyorum yola. Bir bulut, rüzgâr ya da yağmur çizmek gibi… Şanslıyım ki bazen bu sezgilerimin bazıları gerçeğe dönüşüyor ve maddi olmayan bir şeyin şiirselliğini gerçek nesnelerle anlatabiliyorum.
Zaman bir proje için olmazsa olmaz. Örneğin, bir Chopper motosiklet tasarladım, zamanla oksitlendi ve 50 yıl sonra tamamen yeşil, güzel bir nesneye dönüştü. Bu motorun anlamı artık, bu güzelliği çocuklarınızla hatta torunlarınızla paylaşmak için satın alacağınız bir nesne olmasıdır.
Bence tartışmak, insanların merak ettikleri şeyleri sorgulamak ve inovasyon ruhunu nerelerde bulabileceğimizi birlikte anlamak için başkalarına ihtiyacımız var. Ancak sonrasında yalnız kalmak çok değerli. Proje doğduktan sonra ve geliştikçe, yüksek sesli bir müzik eşliğinde çizim yapmak, sonra ortaya çıkan şeyi dikkatlice yargılamak… Fazlası değil, bundan ibaret.
Her şey çok hızlı yer değiştiriyor. İtalyan tasarım sistemi de hiçbir zaman yerinde saymadı, devamlı olarak kendini yeniledi ve yenilemeye devam ediyor.
Omnia Su koleksiyonu vesilesiyle bana verilen fırsat hayli enteresandı. Su teması etrafında olabildiğince serbest şekilde düşünmek… Takıntılı olduğum kavramlardan biri olan “kararsız denge” konusunda düşünmeye başladım ve sonrasında mucizevi bir şekilde ayakta duran ürünler tasarladım. Geometrinin sınırlarıyla oynamayı seviyorum. Bunun yanı sıra asimetrik ve çok hassas yapıda ufak heykellerden oluşan bir seri de tasarladım.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.