Geçtiğimiz 25 Mart günü Avrupa Birliği’ni kuran Roma Antlaşması’nın 60’ıncı yıldönümüydü. Geçen 60 yılda Balkanlarda birçok trajedi yaşandı ancak tüm kıtayı saran bir savaş felaketinin olmadığı, en uzun sürmüş barış dönemiydi bu 60 yıllık süreç. Bununla beraber, son yıllarda kıtanın muhtelif yerlerinde gerçekleşen terör saldırıları kıta yerlilerinin, Avrupalılık kimliğini oluşturan barış, adalet, hoşgörü ve özgürlük gibi kavramlardan kimlerin yararlanabileceği, kimlerinse bu politik sınırlardan dışlanacağı konusunda farklı düşünceler üretmesine neden oldu. Örneğin Belçika’da 10 kişiden 7’si idam cezasının yeniden devreye sokulması gerektiğini savunmaya başladı.
Uluslararası Af Örgütü’nün Belçika’daki “İdam Cezası Testi” isimli kampanyası da tartışmaların arttığı şu günlerde, Belçikalı vatandaşların kimin yaşayıp kimin ölmeyi hak ettiğine yönelik kararın kendilerine ait olması durumunda yaşanabileceklere dair küçük bir senaryo sunuyor. Öyle görünüyor ki, biraz düşündüğünüzde suça yönelen koşulları anlamaya başlıyorsunuz. Elbette anlamak meşrulaştırmak değildir; suç işleyen kişileri yok etmektense suçu oluşturan durumu önlemeye yönelik iyileştirme çalışmalarına dair kafa yormaktır. Uluslararası Af Örgütü’nün testine katılan insanlarsa, test ilerledikçe “ölüm” seçeneğini rahatlıkla seçemediklerini ve idam cezasını tutkuyla savunmayı bıraktıklarını fark ettiler. İzleyin, karar verin!
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.
