2017’de ajansların temel meselesi reklamveren cephesiyle arasındaki güvensizliği gidermek ve güven tazelemek olacak. Konunun iki ayağı var; ilki medya ajanslarının etrafında dönen şeffaflık sorunu, ikincisi ise üretim. Pivotal Research Kıdemli Analisti Brian Wieser bu endişelerin bu yıl çok sayıda konkura neden olabileceğini söylüyor. Bazıları ise var olan anlaşmaları revize edip ücret ve anlaşma ölçeği değiştirmek şeklinde olabilir.

Danışmanlık şirketi R3 Worldwide Genel Müdürü Melissa Lea ise tüm kabahati ajanslara yüklemenin haksızlık olacağı görüşünde. Ajansların üzerinde “daha azıyla daha fazla iş yapma” gibi bir baskı var. Bu onlar için -her ne kadar el altından iş yapma konusunda gerekçe vermese de- şeffaflık konusunda genel bir sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden yapılması gereken her iki tarafın da, marjlar azalırken bütçelerin arttığı gerçeği konusunda hemfikir halde açıkça tartışabilmesi.
Ekim ayında Association of National Advertiser’s Masters of Marketing Conference’ta konuşan P&G CMO’su Marc Pritchard da benzer bir konuya değinmiş, ajansların üzerindeki baskının ortadan kalkması gerektiğini belirtmişti:
“Artık yeni bir sayfa açma zamanı. Olumsuz davranışlara son vermeliyiz çünkü ajans çalışanları da iyi insanlar ve bizimle birlikte mucize yaratmak için iyi işler çıkarıyorlar. Haydi pozitif enerjimizi birleştirelim ve yaratıcı dünyaya bu zamana dek gördüğü en ihtişamlı patlamayı yaşatalım.” Pritchard’ın bu bakış açısı her ne kadar olumlu bir hava yaratsa da, özellikle geleneksel ajansları dijital ajanslarla karşı karşıya getiren talepkâr tavrın devam ettiğini söylemekte fayda var.