Z Kuşağı’na ulaşmak ve uzun vadeli bağ kurmak isteyen pazarlamacılar, geleneksel stratejilerden saparak daha yenilikçi ve samimi yöntemler benimsemeye başlıyor.
Pazarlamacılar, markalarına sadık Z Kuşağı kitleleri oluşturmak adına geleneksel taktikleri bir kenara bırakırken, bu süreçte dikkat edilmesi gereken pek çok doğru ve yanlış ortaya çıktı.
Ad Age’in NextGen Zirvesi’nde konuşan pazarlamacılar; garip ve tartışmalı TikTok trendlerine yönelmekten, deneyim odaklı etkinliklere bütçe ayırmaya ve çevrimdışı stratejiler geliştirmeye uzanan çeşitli yöntemlerle Z Kuşağı’na etkili biçimde ulaşmanın en iyi yollarını paylaştı.
Z Kuşağı kurumlara değil, kişilere güveniyor
İş dünyası, finansal kuruluşlar, eğitim sistemi ve kurumsallaşmış sosyal medya, Z Kuşağı’nın güven duymadığı yapılar. Z Kuşağı’nın hayatına ve alanına giren bu yapıların güven kazanmalarının önündeki en büyük engel, bir yüze sahip olmamaları. Bu nedenle, Z Kuşağı’na başarılı bir şekilde ulaşan markaların, liderlerini sosyal medya kanallarında aktif ve etkileşimli hale getirerek ya da markayı bir influencer gibi konumlandırarak insan merkezli içerikler ürettikleri görülüyor. Zira bu durum, iletişimi sadece reklam aralarına sığdırmaktan ziyade samimiyeti tesis ediyor.
Z Kuşağı, yalnızca söylemde değil, eylemde de inandığı değerlerin arkasında durmak istiyor. Harris Poll CSO’su Libby Rodney’ye göre bu kuşağın yüzde 55’i alışveriş tercihlerini bir tür protesto biçimi olarak kullanıyor; yani satın alma davranışlarını kendi değerleriyle uyumlu hale getiriyor.
“Z Kuşağı’nın, markanızın mesajlarını yalnızca pasif bir şekilde tüketmek istemediğini fark ettik. Onlar sürece gerçekten katılmak, sesini duyurmak ve yalnızca izleyici değil, karar verenler arasında yer almak istiyor” diyor deneyimsel pazarlama ajansı Pinch’in genel müdürü Nomi Leasure. Z Kuşağı, dijital dünyada yoğun bir yaşam sürse de, markalarla fiziksel düzeyde bağ kurma isteği taşıyor. Bu da yüz yüze deneyim sunan etkinliklere olan ilgiyi artırıyor. Markaların, gençlerle birebir temas kurabildiği bu tür deneyimsel aktivasyonlar, kalıcı bağlar kurmak için önemli bir fırsat sunuyor.
Z Kuşağı, dergiler gibi fiziksel olarak elinde tutabileceği materyallere ya da çıkartmalar gibi sosyal ortamlarda kendi ilgi alanını yansıtabilecek araçlara giderek daha fazla ilgi gösteriyor. Bu tarz dokunsal, gerçek dünyayla temas kuran medya, dijital gürültü içinde fark yaratmanın etkili bir yolu haline geliyor.
Göz ardı edilen kitlelere değer verin
Daha az ilgi gören bölgelerde deneyimsel etkinlikler ya da yaratıcı kampanyalar düzenlemek, genellikle göz ardı edilen Z Kuşağı bireyleriyle güçlü bir sadakat bağı kurmanın etkili ama yeterince kullanılmayan bir yolu olarak görülüyor. Büyük şehirler dışındaki topluluklara ulaşmak, bu genç kitleye gerçekten önemsendiklerini hissettirmekle kalmıyor; aynı zamanda markaların samimiyetini ve kapsayıcılığını da ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, Z Kuşağı’nın değer verdiği topluluk hissini besliyor ve markalar için uzun vadeli sadakat yaratma potansiyeli taşıyor.
Viral sosyal medya trendlerinin gücü, insanların o anı bizzat deneyimlemek ya da kendi versiyonlarını yaratmak istemelerinden geliyor. Markalar, bu anları genç tüketiciler için erişilebilir ve tekrar edilebilir kılarak büyük bir rol oynayabiliyor. Örneğin, sunduğu Triple Dipper mozzarella çubuğunun ne kadar sündüğünü görmek isteyen ve bunu videoya alan Z Kuşağı müşterilerinin olduğunu fark eden Chili’s’in, bu eylem etrafında başarılı bir sosyal medya kampanyası geliştirdiği görülüyor. Chili’s Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jesse Johnson, bu trendin yalnızca 2024 yılında 29 milyon Triple Dipper satışı sağladığını belirtiyor.
Nostaljiye modern bir dokunuş katın
Z Kuşağı’nın geçmişe olan ilgisi artık bilinen bir gerçek. Ancak markalar sadece geçmişi yeniden sunmak yerine günümüzle harmanlayarak taze bir bakış açısı getirmeli. Örneğin JanSport, nostaljik ürün lansmanlarında markanın klasik tasarımlarını kullanıyor; fakat bu tasarımları modern desenler ve yeni nesil malzemelerle birleştirerek geçmişe değil, geleceğe dönük bir nostalji yaratıyor. JanSport’un küresel marka başkan yardımcısı Alexandra Reveles’in aktardığına göre bu strateji, genç kitleye tanıdık gelen bir his sunarken onları yenilikle de buluşturuyor.
“Hayran kitlenizi desteklemek ve onlardan ürününüzü deneyip yorumlamalarını istemek oldukça etkili bir strateji. İnsanlar bir markayı seviyorsa, bu sevgiyi paylaşmak ister” diyor Bojangles’tan Tom Boland. Gerek çevrimiçi platformlarda gerekse fiziksel mağazalarda bireysel tüketicilerle doğrudan iletişim kurmak, tek başına güçlü bir pazarlama aracı haline gelebilir. Akdeniz mutfağı sunan restoran zinciri Cava’nın baş deneyim sorumlusu Andy Rebhun, mağaza çalışanlarının vardiya sırasında birkaç kez “sevgi düğmesine basmaları” için teşvik edildiğini belirtiyor. Bu, ilk kez gelen müşterilere, sadık ziyaretçilere ya da kötü bir gün geçiren birine ücretsiz bir yemek sunmak gibi küçük ama etkili jestlerle uygulanıyor.
Sosyal medya trendleri çok hızlı bir şekilde yayıldığı için bazen pazarlamacıların onlara yetişmesi zor olabiliyor. Bu noktada hem zamanlamayı iyi ayarlamak hem de bilinçli hareket etmek arasında bir denge oluşturmak önemli. Bu yaklaşım, markaların popüler kültüre uyum sağlarken aynı zamanda değerlerini de korumasına yardımcı oluyor. JanSport’tan Alexandra Reveles, sözkonusu durumla ilgili “Bir trendin neden ortaya çıktığını dinlediğinizden ve anladığınızdan emin olun. Bir şeyin arkasındaki bağlamı tam anlamadan sadece trende kapılmak yaygın bir hatadır. Hızlı hareket etmeye istekli olmalısınız, ancak aynı zamanda bilinçli olmalısınız” diyor.
Z Kuşağı için en etkili pazarlama, her zaman büyük bütçelerle yapılıyor. Mondelēz’in dijital tüketici deneyimi lideri Kelly Amatangelo, Nutter Butter’ın TikTok’ta, daha büyük Mondelēz International markaları olan Oreo’ya kıyasla, viral anları kaçırmamasını ve boyutunun gücüne dayanan niş bir hayran kitlesi bulmasını örnek olarak verdi. Bunun yerine, Nutter Butter, daha az engel ve daha hızlı yaratıcı özgürlükler sağlayan ajansı Dentsu Creative ile güçlü bir işbirliği kurarak pazarlama stratejisini başarıyla şekillendirdi.
Nutter Butter, yıllar içinde TikTok’ta kurabiye temalı karakterlerle yaptığı gerçeküstü ses ve görüntü dizileri içeren paylaşımlarıyla kendine has bir tarz geliştirdi. Kelly Amatangelo’ya göre, Nutter Butter, TikTok’a giren ilk Mondelēz markasıydı ve videolarını, hayranlarının yorumlarına ve geri bildirimlerine göre düzenleyerek içeriklerini şekillendirdi. Dentsu Creative’in kıdemli sosyal medya yöneticisi Zach Poczekaj, bunun tamamen Nutter Butter’ın içeriden gelen bilgisini ve markanın sosyal medya mitolojisini hayranlarla birlikte büyütme çabası olduğunu belirtiyor.
Kelly Amatangelo, Nutter Butter’ın garip TikTok varlığının her zaman kolayca sürdürülemediğini ve ilk kez dikkat çekmeye başladığında markanın pazarlama ekibinin viralliğin iyi mi kötü mü olduğunu tam olarak bilemediklerini belirtti. Amatangelo, “Bazen markalar, virallik gördüklerinde korkar çünkü yaratıcılar sosyal bir anı yakaladığında anlatınız ve markanız üzerindeki tüm kontrolü kaybedersiniz,” diyor. “Bununla başa çıkmak ve özür dilemeden rahat bir şekilde devam etmek zorundaydık.” Bu yaklaşım sayesinde markalar, özgünlüklerinden ödün vermeden yaratıcı özgürlüklerini kullanabiliyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.