MediaCat

Platformlar ve manşetler

Amazon MGM’i 8,5 milyar dolara satın aldı. Bu haber, atağa kalkan Amazon Prime Video için önemli bir gelişme. Zaten bir kitlesi olan ve kendini ispatlamış mega varlıkların canlandırılması, Amazon’un büyüme planlarını besleyecek.

Platformlar ve manşetler

“Amazon MGM’i 8,5 milyar dolara satın aldı. Platformlar savaşında el artırıyor.” Mayıs ayının en popüler haberlerinden biri.

175 milyon aboneyi geçen Amazon Prime, geçen seneye göre yüzde 70 daha fazla izleniyor. Amazon Studios bu sene 12 dalda Oscar adayı oldu (iki tane de kazandı). Bir sezonu 465 milyon dolara mal olan Lord of the Rings dizisi için de gün sayıyor.

Bunların yanında MGM haberi de atağa kalkan Amazon Prime Video için önemli bir gelişme.

Çünkü bir platformun başarısı için yeni prodüksiyonlar kadar back katalog da önemli.

James Bond, Rocky, Adams Family, Robocop gibi saymakla bitmeyecek bir listeyi MGM, çantasında Amazon’a getirecek.

Buradaki gerçek değer bu yapımların eski hali değil elbette. Amazon’un bunları yeniden çekmeyi planlaması. Zaten bir kitlesi olan ve kendini ispatlamış bu mega varlıkların canlandırılması, Amazon’un büyüme planlarını besleyecek. Tıpkı Star Wars/Disney veya House of Cards/Netflix eşleşmeleri gibi.

Çok oyunculu bir satranç tahtası

Hep Netflix merkezli konuşuyoruz ama artık çok oyunculu bir satranç tahtasına bakıyoruz.

Gelişmeler o kadar dinamik ki, yaşananlar çocukluğumdaki eğlenceli tekerlemeleri andırıyor.

Netflix 207 milyon aboneyi yeni geçmişti ki, klasik manşetler yerini aldı: “Ulusal TV kanallarının yerini Netflix mi alacak?”

Derken Disney+ 18 ay içerisinde 110 milyon gibi çılgın bir rakama ulaşınca manşetler tazelendi: “Disney, Netflix’in tahtını zorluyor. Yeni lider Disney mi olacak?”

Haksız da değiller. Netflix’e neredeyse tüm dünyada ulaşılırken, Disney ülkemizin de dahil olduğu birçok coğrafyada izlenemiyordu. Üstelik içerik olarak daha da zenginleşmiş “Star” markası ile daha da kitleselleşmesi ve Netflix’in tahtını zorlaması kaçınılmazdı.

AT&T, Time Warner’ı aldığında atılan bir başka manşette, “Telekom operatörlerinin geleceği TV/Film endüstrisinde mi?” deniyor, AT&T CEO’sunun “data tüketiminin yüzde 70’i videodan geliyor, bu birleşme kaçınılmazdı” sözleri yatırımcıyı heyecanlandırıyordu.

Mayıs 2021’de Warner Media dışarı çıkarılıp Discovery ile birleşeceği açıklanınca, heyecan yerini biraz da şaşkınlığa bıraktı. Yeni şirket Warner Bros Discovery olarak adlandırılacaktı. AT&T hissedarları yeni şirketin de yüzde 71’ine sahip olacak, Discovery’nin CEO’su David Zaslav yeni yapıyı yönetecekti. Warner üzerinden gelecek HBO kalitesi, Discovery’nin “reality dünyasındaki kasları” ile birleşiyordu.

“HBO Max çok güzel oldu ama marka ABD dışında ne kadar başarılı olur ki?” diyenler, şimdi de “Yıllık 20 milyar dolar yatırımla 400 milyon aboneyi hedefliyoruz” cümlesini tartışıyor.

HBO yolda mı?

Biraz daha speküle etmek gerekirse, BluTV’nin yüzde 35’ini alan Discovery, şimdi Warner ile birleştiğine göre, acaba HBO’nun evlerimize gelişi tahmin ettiğinizden daha mı yakın?

Bizdeki gelişmeler de pandemi çıkışında iyice hızlanacak.

Disney+’ın (Star) bu sene büyük bir yatırımla ülkemizde de lansmanı yapılacak.

Amazon bu yılın ikinci yarısında Türkiye yatırımlarını iyice artırırken, Prime paketinin doğal uzantısı olan Prime Video tabanını da genişletecek.

Exxen, GAİN ve hatta koridorlarda bolca konuşulan TRT platformunu da atlamamak lazım.

Yeni hamleler yolda

Oyuncular arttıkça alan sıkışıyor, rekabet artıyor. Bazı oyuncular henüz hamlesini yap(a)madı. Spot ışıkları şu anda onlara dönmüş durumda.

ABD’de CBS/Viacom ve NBC’nin Peacock’u yalnızları oynuyor. CBS en başından beri inatla tek başına savaşmayı seçti. Hulu’nun ilk yıllarında bile dışarıda kalarak kendi platformunu lanse etmişti. Sonra Viacom’la birleşse de, içerik eksikliği ve yatırım kapasitesinin darlığı yüzünden bugün köşeye sıkışmış durumda. NBC’nin büyük ümitlerle lanse ettiği Peacock da hayal kırıklığı. Üstüne üstlük ellerindeki Bravo, E! gibi değerli varlıkları birçokdeğişik platforma yayarak dağınık bir resim de çiziyorlar.

40 milyonun üzerinde abone bazıyla ve bugüne kadar az sayıda ama çok kaliteli yapımlarla gündemde olan Apple+’ın yapacağı hamleler de merakla bekleniyor.

Prime Video, Netflix, Disney ve Warner Discovery. Bu grubun toplam yıllık içerik yatırımı 60 milyar doların üzerinde olacak.

Peki önümüzdeki beş senede ne olacak? Bize yansımaları neler olacak?

Kan kaybı devam edecek

Bu konudaki tahminlerimde bir değişiklik yok. Ulusal kanallar -özellikle orta-üst segmentlerde- yavaş yavaş kan kaybetmeye devam edecek. 2022-23’te 10 milyonun üzerinde bir abone bazı ile prime time’daki izlenme alışkanlıkları değişecek. Pandemi bu değişimi hızlandırdı, bu hızlanma kırılmaya dönüşecek.

Peki neden?

Sebebi çok basit.

Türkiye’de prime time’ı sürükleyen top TV yapımlarını 100-150 milyon dolar gibi bir bütçeyle bu platformlara çekebilirsiniz. Dakika maliyeti en fazla 5 bin dolar olan bu yapımlarla bütün dünyada izlenirlik alırsınız. Zaten şu anda olan tam da bu: Bütün platformlar Türk prodüksiyon şirketlerinin kapısını aşındırıyor, uzun toplantılarda projeler tartışılıyor.

Bütün platformlardan çıkacak yerli prodüksiyonların bolluğu, bizdeki kırılmayı diğer ülkelere göre daha da hızlandıracak. +100 dakikalık yoğun reklamlı prime time dizilerinin yerine platformlar daha çok izlenecek.

Ortalama Türk ailesinin veya gençliğin bu kadar çok aboneliğe yetecek bütçesi var mı?

Var. Zaten paylaşma yoluyla ve 50- 60 liralık bir bütçeyle 3-4 platformluk bir dünya yaratabilirler. Her evin baş köşesinde duran en büyük eğlence kutumuza yapılacak küçük bir yatırımdan bahsediyoruz.

Rekabetle fiyatların daha da düşmesi bekleniyor. Bu da yayılmayı destekleyecek.

Cep telefonu faturalarını nasıl hayatımıza aldıysak, bu bütçeleri de alacağız. En azından 20-25 milyonluk kritik bir kitle buraya geçecek.

Ulusal kanalları tümüyle terk etmeseler de, seçtikleri birkaç programı takip edip geri kalan zamanlarını -özellikle prime time dilimini- bu platformlara teslim edecekler.

Çözüm eğlence dünyasında olabilir

Yakın gelecekteki gelişmeler ulusal kanallar için sıkıntılı bir dönemi işaret etse de, çözümü eğlence dünyasında bulmaları muhtemel. Talk show, format ve eğlence programlarını prime time diliminde daha çok görebiliriz. İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy gibi mega starlarımızı ekranda daha fazla izlememiz mümkün.

Talk show ve yarışma formatları hem uygun maliyetli hem de esnek yapılarıyla prime time’da ulusal kanalların elini güçlendirecek. Uygun maliyetli formül diziler ve salonlarımıza gelecek eğlence/magazin/reality dünyası bu kanalların can simidi olacak. Tıpkı 90’lı yılların başındaki kuruluş dönemleri gibi.

Öte yandan, uzun formatlarda izlenmenin bir kısmı da YouTube’a kaymaya devam edecek. Instagram ve TikTok da genç kitlenin kısa format ihtiyacını görerek toplam video havuzunu büyütecek.

Uzun lafın kısası, senaryoda değişen bir şey yok. Her şey beklendiği gibi -hatta pandemi çarpanıyla hızlanarakdevam ediyor. Amazon MGM gibi yeni satın alımlar görülmeye devam edecek. Büyük oyuncular küresel yayılımını hızlandıracak. Biz de her zamankinden daha fazla TV içeriği tüketmeye devam edeceğiz. Dört büyük küresel oyuncu ağırlığını iyice artıracak. Hatta beşincisi de yolda olabilir. Yakında CBS – NBC ikilisi ile bir teknoloji devinin flörtünü duymak şaşırtıcı olmaz.

“TV izlenmeyecek” diyenlerin aksine, TV’nin platin çağına girdik bile.

Salondaki büyük ekranı değiştirme konusunu bir daha gözden geçirmekte fayda var.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.