Kültür gelecek için altın değerinde

Brand Week Istanbul’da ilk gün oturumları tamamlandı.

12’ncisi “Bir Tarihin Başlangıcı” temasıyla düzenlenen yılın en ilham verici haftası Brand Week Istanbul’da ilk gün heyecanı geride kaldı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşmasının ardından Nobel ödüllü MIT Enstitü Profesörü Daron Acemoğlu’nu ağırlayan Brand Week Istanbul, katılımcılarını dopdolu programıyla buluşturdu.

Kültür, gelecek için altın değerinde

World Cities Culture Forum Direktörü Laia Gasch, Brand Week Istanbul’un ilk gününde Inspiration Hall sahnesinden katılımcılara seslenenler arasındaydı. İklim değişikliğinden dünyanın dört bir yanındaki siyasi çalkantılara ve çatışmalara pek çok krizi yaşayan dünyanın durumunu uzmanların permacrisis (kalıcı kriz) olarak nitelendirdiklerini belirten Gasch, kültürün bu resmin neresinde olduğuna dair düşüncelerini ve kültürün daha iyi bir dünya yaratmadaki rolünü katılımcılarla paylaştı.

World Cities Culture Forum’un Londra, Tokyo, Paris, Sidney, São Paulo ve İstanbul’un da dahil olduğu altı kıtaya yayılan 45 şehirden oluşan bir ağ olduğunu belirten konuşmacı, kültürü daha iyi bir dünya için bir altın yol olarak gördüklerini, hedeflerininse kültürün kalbinde olduğu yükselen şehirlere sahip bir dünya yaratmak olduğunu aktardı. Kültürün iş, sağlık, turizm, topluluk, kimlik ve hareketlilik demek olduğunun altını çizen Gasch; filmsiz, müziksiz, tiyatrosuz, oyunsuz bir dünyanın ne kadar zayıf ve fakir görüneceğini vurguladı.

Yaratıcı işlerin ekonomiye katkılarını aktaran Gasch, kamu ve özel yatırımlarla oluşturulan, sanatçılara karşılayabilecekleri yaşam ve iş koşulları sunan alanların kültürü geliştirdiğinin, vatandaşların gurur duymasını sağladığının, ekonomik değer yaratılmasına önayak olduğunun altını çizdi. Londra’da her beş işten birinin yaratıcı iş olduğunu söyleyen, bu işlerin ekonomiye katkısının 50 milyar pound olduğunun altını çizen Gasch’in örneği ise yine Londra’da bulunan East Bank’ti.

Londra’ya gelen her beş kişiden dördünün kültür için geldiğini; genellikle dizi, film ve bilgisayar oyunlarının şehirlerle aşinalık sağladığını aktaran konuşmacı, turizmin kültürle canlanabileceğini fakat overtourism yani aşırı turizm tehdidine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Amsterdam, Venedik, Barselona’nın mustarip olduğu bu sorun için Londra ve Buenos Aires’te her yıl bir bölgenin belirlenerek turistlerin o bölgeye yönlendirildiğine değinen Gasch; deneyim ve kültür isteyen turistlerin böylelikle seyahatlerinden daha memnun ayrıldıklarını da ekledi.

Kültürün sosyal anksiyeteyi ortadan kaldırdığı, kişiyi pek çok açıdan daha sağlıklı kıldığı, daha arzulanabilir, sahiplenilebilir bir kimlik yarattığı, ekonomiyi güçlendirdiği de Gasch’in aktardıkları arasında yer aldı.

Yapay zekânın yarattığı gelecek ihtimalleri

WPP Chief AI Officer Daniel Hulme, Inspiration Hall sahnesinde yapay zekânın iş dünyasındaki farklı uygulama alanlarını masaya yatırdı. Otomasyon alanında insanların sıklıkla tekrar ettiği sıkıcı görevlerin yapay zekâya devredilebildiğini ve doğru şekilde uygulandığında büyük bir değerin yaratılabileceğini söyleyen Hulme, şimdi herkesin sahip olduğu büyük değerli modellerle, her türlü genel içerik, görsel, metin üretme yeteneğine kavuştuğunu söyledi ve organizasyonlar için asıl mücadele alanının yalnızca genel içerik üretmek değil, markaya özgü, farklılaştırılmış kaliteli içerik yaratmak olduğunun altını çizdi.

Hulme, insanların görünümünü ve davranışını tam olarak taklit edebilme yeteneği, içgörü çıkartma yeteneği, karmaşık seçimler yapabilme ve insan yeteneklerini geliştirmeyi ve güçlendirmeyi ifade eden insan ogmantasyonu gibi yeteneklere sahip olabilecek yapay zekânın yaratacağı gelecekle ilgili bir tablo paylaştı.

“Belirsizliğe şerbetliyiz”

Cambridge Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Ayşe Zarakol, “Eşi Benzeri Görülmemiş Bir Çağda Küresel Belirsizliği Anlamak” isimli sunumunda Türkiye’nin belirsizliklerle dolu dünyada nasıl konumlanacağının yanıtını aradı. Zarakol, 21’inci yüzyılı 20’nci yüzyıldan ayrıştıran dört temel unsur vurguladı: güven duygusunun global erozyonu, siyaseti kişiselleştiren liderlik anlayışı, uluslararası alanda sayısı artan oyuncular ve öngörülürlüğü düşük yapısal değişiklikler.

Zarakol, bu zamana kadar avantaj olan şeylerin önümüzdeki dönemde dezavantaj, dezavantaj olan şeylerin ise avantaj olacağını belirtti: “Biz Türkiye’de böyle bir ortama şerbetliyiz. Bu düzensizlik dönemini en az zararla atlatıp, yeni düzende başrol oynama şansımız Batı’ya ve Avrupa’ya göre daha yüksek.”

Sorun gerçek gazetecilerin neslinin tükenmesi

Brands&Trends sahnesine konuk olan Kafa Medya Grubu Kurucusu Candaş Tolga Işık, Kafa Radyo Kurucu Ortağı Nihat Sırdar ve Kafa Radyo Genel Yayın Yönetmeni Güçlü Mete dijitalleşmeyi, yapay zekâyı, teknolojik gelişmeleri konuştuğumuz bugünlerde medyanın geleceğini ele aldı.

Dijitalleşme veya konvansiyonel medya yöntemlerine rağbetin azalmasından ziyade, medyanın geleceğini tehdit eden en önemli sorunun habercilerin, gazetecilerin neslinin tükenmeye başlaması olduğunun vurgulandığı oturumda günümüz gazetecilerine, habercilerine duyulan güvenin sarsıldığına dikkat çekildi.

Oturumun gündeminde teknolojinin sağladığı avantajlar da vardı. Nihat Sırdar ve Güçlü Mete, yaygın görüşün aksine mesleğin ölmediğini söyleyerek, gelişen teknolojilerle beraber artan ulaşım olanaklarından bahsetti. Sırdar, “Radyolar dijital olarak ölçülmeye başlayacak, satış yöntemleri biraz daha farklılaşacak. İçerik daha önemli olacak dijitalleşmeyle beraber. Direnmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

İstanbul’un nüfusu 131 ülkeden fazla

Gazeteci ve Yazar Ozan Gündoğdu ve İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Dr. Buğra Gökçe, Brands&Trends salonunda Verilerle İstanbul adlı oturumda bir araya geldi. Dr. Gökçe, kendisinden önce Türkiye için Yeni Demografik Fırsatlar adlı sunumunu gerçekleştiren Gündoğdu’nun moderatörlüğünde İstanbul’u ve dolayısıyla tüm ülkeyi anlamamıza yardımcı olacak veriler paylaştı.

Konuşmasına İstanbul Planlama Ajansı’nın faaliyetlerine değinerek başlayan Dr. Gökçe, İstanbul ve ilçelerine ilişkin nüfus, eğitim seviyesi, turist sayısı, kültürel varlıkları, hane kişi ortalaması, gelir seviyesi, yapı yoğunluğu, su havzaları, kişi başına düşen yeşil alan miktarı ve ekonomi özelinde detaylı bilgiler sundu. İstanbul’un resmi rakamlara göre 16 milyon olan nüfusunun 131 ülkeden fazla olduğunu ve şehri bir ülke gibi ele almak zorunda olduklarını ifade eden Dr. Gökçe, şehir ve ilçelerinin detaylı analizlerinin yanı sıra bölgenin ve tüm ülkenin megakent ile ilişkisini de ele aldı.

Geçmişte uygulanan yanlış politikaları eleştiren Dr. Gökçe, şehrin ihracat ve üretim gibi konularda ülke genelinde sahip olduğu ağırlığın fırsatlar sunduğu kadar, özellikle deprem faktörü düşünüldüğünde tehlikeli olduğuna da dikkat çekti.

Geleceğin insanlığı

Healing Hall sahnesinden katılımcılara seslenen teknoloji düşünürü, girişimci, yatırımcı Emrah Kaya, “Geleceğin İnsanlığı” başlıklı sunumuna, son organik insan nesli olduğumuzu söyleyerek başladı. Akıllı telefon, gözlük gibi teknolojik ekipmanları vücut dışı birer aparat şeklinde kullanan neslin yakın zamanda sona ereceğinin sinyalini veren Kaya, organikten biyoniğe doğru geçişin adımlarını dinleyiciler ile paylaşarak, geleceğinin insanını tarif etti.

Kaya’nın ilk örneği sinemaydı. Önce büyük perdelerde hatırı sayılır mesafeden izlediğimiz içeriklerin televizyon, akıllı telefon ve artık gözlüklere kadar gelmesiyle artık lenslerde içerik tüketiminin başlayabileceğini aktarırken; içerik tüketim metotlarımızın geleceğin insanını nasıl beslediğini aktarmayı da ihmal etmedi.

Dünya üzerindeki 8,01 milyar insanın 5,44 milyarının akıllı telefon kullanıcısı olduğunu, internete bağlanabilen 5,16 milyar insanın 4,76 milyarının ise sosyal medya kullandığını ifade eden Kaya, sosyal medya platformlarının ekserisinin ücretsiz olduğunun altını çizdi. Ücretsiz kullandığımız sosyal medya platformlarının algoritmalarını verilerimizle beslediğimizi söyleyerek, platformların yanı sıra günümüzde yapay zekâ uygulamalarının da bu devasa veri havuzundan yararlandığını aktardı. Teknolojinin ilk kez insana bu denli yakınsadığı günlerde sanal ile gerçek arasındaki sınırın ortadan kalkmaya başladığını aktaran Kaya, Elon Musk’ın insanlığın bir simülasyonda olmama ihtimalini milyarda bir olarak gördüğüme dair açıklamasına atıfta bulunarak, “Biz gerçek değil miyiz yani?” sorusunu sordu. Bu soru, insan vücudunu bir deri gibi kaplayan Second Skin ve Neuralink gibi teknoloji şirketlerinin bizi pek çok konuda güçlendireceği fakat deneyimin kaynağının dijital olacağı günler için bir işaretti.

Kaya, sunumunu bir simülasyonda olmadığımızı fakat teknolojinin gelişmeye devam ettiğini ve yarını değiştireceğini söyleyerek ve çocuklara her ne olursa olsun iyi insan olmayı öğretmenin ne kadar önemli olduğunu söyleyerek son verdi.

Ve Brand Week Istanbul 2024 Onur Konuğu Ata Demirer Inspiration Hall sahnesinde!

Inspiration Hall sahnesinin son oturumunda Yekta Kopan, Brand Week Istanbul’un bu yılki Onur Konuğu Ata Demirer’i ağırladı. İkili keyifli bir sohbete imza atarken, Demirer hayatına ve kariyerine dair önemli noktaları, onu uzun yıllar sonra bile etkileyen anıları paylaştı.

Yekta Kopan’ın “Çocuk Ata neye gülerdi?” sorusu üzerine küçüklüğünde etrafında yaşam biçimleri ve hayata karşı duruşları ile onu güldüren kişileri anlatan Ata Demirer, müzikle ilişkisinin de çocukluğuna kadar uzandığını aktardı. “Siz müziği seçemezsiniz, müzik sizi seçer” diyen ünlü komedyen, sahneye komedyen olarak adım atmadan önce müzisyen olma hayaliyle yaşadığını belirtti.

Genç komedyenlerin bugün YouTube gibi platformları kullanarak insanlara ulaşabildiklerini ve bu nedenle bir hayli şanslı olduklarını söyleyen Demirer, mizaha ilgi duymaya başladığı, bir komedyen olarak sahnede olmak istediği dönemi anarken, “Ben barlarda başladım” dedi ve ekledi: “20 kişilik sahnelere gidiyorsunuz. Diyorsunuz ki benim hikâyelerim var, anlatabilir miyim? O 20 kişi önemli çünkü sonra 25 kişi oluyor, büyüyor.”

“Kader gayreti sever” diyen Demirer, kendisine Star TV’den 2001 yılında Korsan TV için teklif geldiğinde ise karakterlerin çoktan hazırlandığını söyledi; “Hayatta her şeye hazırlıklı olmak gerek” diye de ekledi. Kendisine olan inancı ise bundan çok daha önce meyvesini vermiş. Leman Kültür’e verdiği stand-up performans kasedinin, sonradan öğrendiği üzere kaybolmasının ona açtığı sahne yolu, kendine duyduğu güven, Türkiye’nin starlarından biri olma yolculuğa başlamasını sağlamış.

Avrupa Yakası’nın son sezonunda senaryo yazmaya başladığını belirten Demirer, ilk filmi Eyvah Eyvah’ın kazandığı başarının ardından sinemaya daha fazla önem verdiğini de aktardı. Önce karakteri ve tretmanı yazdığını, karakterin onu nereye götüreceğini görmek istediğini belirtse de her şeyin müzikle başladığının altını çizdi. Sahneden inerken sarf ettiği sözler ise büyük alkış topladı: “Enerjim olduğu sürece sahnede kalacağım.”

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.