Figopara ve MediaCat Kitapları işbirliğiyle okuyucularla buluşan İyilik İçin Dijital kitabının yazarı Chris Skinner dijitalleşme konusunda acı bir gerçeklik sunuyor: “Gerçekten dijital olma yolculuğumuzda hâlâ erken bir aşamadayız. Dijitalleşmenin henüz yüzde 1’inin tamamlandığını görüyoruz.”
20.02.2023 - 11:31 | Barış Cezar
Çevresel, toplumsal ve yönetişimsel gündemlerin dijital dönüşümle kesiştiği tarihî bir kavşaktayız. Buna finans sektöründeki fintech devrimini ve teknoloji ile finansın gezegenimizi nasıl kurtarabileceğine dair bir arayışı ekleyin. İşte Chris Skinner İyilik İçin Dijital kitabında buradan yola çıkıyor.
Finans ve teknoloji alanının önde gelen isimlerinden Chris Skinner kitabında dijitali ve dijitalleşmeyi artısı ve eksisiyle geniş bir perspektiften anlatıyor. Finans sektörünün o katı, yıkılmaz kalıplarının dijitalleşmeyle birlikte nasıl yıkıldığını ve iyiye, eşite evrildiğini somut örneklerle açıklayan Skinner; finans teknolojilerinin geleceğini daha netleştiren bir vizyon çiziyor.
Dünyamızın yakın geleceğinde bizi bekleyen tüm riskleri sıralayarak finans sektörünün bu konularda neler yapabileceğini sorgulayan Skinner’ın bu soruları yönelttiği dünyanın ileri gelen fintech sektör liderleri, sundukları farklı perspektifler ve çözümlerle gelecek için ümit veriyorlar.
Chris Skinner’ın dijital teknolojilerin en iyi kullanım örneklerini okurlar için bir araya getirerek, teorik bilgileri örneklerle somutlaştırdığı İyilik için Dijital Figopara ve MediaCat Kitapları işbirliğiyle raflarda.
Bu büyük bir soru. Yine küresel bir durgunluk yaşıyoruz; her zamanki gibi dünya çapında savaşlarımız var. Endüstriler, iş modelleri ve fikirlerin sorgulanmasıyla servet kazanan ve kaybeden insanlarımız var. Fransızların dediği gibi “Plus ça change, plus c’est la même chose” yani değişmeyen tek şey değişimdir.
Ama daha büyük sorular var. Benim ömrüm boyunca gezegendeki insan nüfusu iki kattan fazla arttı ve bu süreçte insanlar gezegenimizi yok etmeye odaklandı. Bu sırf çevreyle ilgili değil; daha çok doğanın dengesi ve bizim diğer hayvanlarla olan rolümüzle ilgili. Sonuçta biz de hayvandan başka bir şey değiliz. Yine de geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca, var olan hayvan popülasyonlarımızın çoğunun yaşam alanlarını yok ettik ve görünüşe göre bunu pek umursamıyoruz. Dolayısıyla, benim için 21’inci yüzyılda insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük zorluk, yaşam döngüsünün nasıl sürdürüleceğidir. Ne de olsa, biyoçeşitliliği ne kadar çok kaybedersek, yaşanmaz hâle gelen habitatlar ve zehirlediğimiz okyanuslar ne kadar artarsa, insanların bir veya iki yüzyıl içinde fazla yaşamama olasılığı o kadar artar.
Gerçekten dijital olma yolculuğumuzda hâlâ erken bir aşamadayız. Örneğin, bugün hâlâ kimin neyi, kime, ne için ödediğini anlamaya çalışmak için çok zaman harcıyoruz. Evet, daha iyiye gittiği doğru ama bugün karşı karşıya kaldığımız bilgisayar korsanlığı ve siber güvenlik sorunları çok fazla. Dünya gerçekten dijital olduğunda, her şey gömülü ve görünmez, güvenlikli ve istikrarlı, sağlam ve insanların güvenine haiz olacaktır. Bugün bundan çok uzağız ama attığımız her adımda oraya biraz daha yaklaşıyoruz. Aslında, danışmanlık şirketim 11:FS’nin ruhuna uygun olarak, biz dijitalleşmenin henüz yüzde 1’inin tamamlandığını söylüyoruz. Daha gidilecek çok yol var.
Sektörler arasında yıldızların aynı hizaya gelmekte olduğunu görmeye başlıyoruz. Tarıma yatırım yapan bazı sigorta ve finans firmalarının teknolojilerini fiziksel dünyadaki teknolojilerle nasıl ilişkilendirdiği buna bir örnek. İyilik İçin Dijital kitabına katkıda bulunan Hollandalı finans firması Rabobank, mahsullerin sağlığını, havadaki asitliği, yağış miktarını ve mahsullerin bozulma olasılığını izlemek için tarlalardaki sensörleri kullanıyor. Tüm bunlar, sistemlerine ve çiftçilik müşterilerine sigortadan krediye kadar sunabilecekleri korumaları gerçek zamanlı olarak besliyor. Burada özel olan, bunun böcek ilaçları ve sulama sistemleri gibi kaynakların çok daha verimli kullanılabileceği anlamına gelmesi.
Bu gelişmeler, sağlık teknolojisinin fintech’e, yaşam bilimlerine ve daha fazlasına katılması, gezegenimizi daha iyi kullanmamızı sağlayacak.
Ayrıca, emeklilik fonlarından aktivist yatırımcılara kadar pek çok firmanın yeni fosil yakıt projelerine yatırım yapmamaları için bankalara baskı yapmaya başladığını görüyoruz. Bunu düzenleyiciler ve gerçek zamanlı raporlama sistemleri aracılığıyla izliyorlar ve bankaların hangi faaliyetlerde bulunduğunu kontrol ediyorlar. Bunlar ayrıca Extinction Rebellion gibi aktivist gruplar tarafından internetteki soruşturma araçlarını kullanarak izleniyor. Eskiden bir şeyi saklamak için dosyalardın. Bugün, her şey ağda bulunabileceği için saklayabileceğiniz hiçbir şey yok. Elon Musk ve Jack Ma’nın uçuş rotaları bile ilgili vatandaşlar tarafından izleniyor. Artık hiçbir şey gizli değil.
Bazıları karşılıyor, bazıları ise karşılamıyor. Birçoğunun bu alanlara sözde bağlılık gösterdiğini veya halkla ilişkilerinde ÇSY’ye (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) odaklanmış gibi göründüklerini ancak yeşil aklama suçu işlediklerini düşünüyorum. Aslında, bu firmaların çoğu paydaş odaklı değil tamamen kâr odaklı oldukları için söylediklerinin gerçeklerle hiçbir ilgisi yok. Önümüzdeki onyılların savaşı tamamen, paydaşlara sağlanan getiriler ile hissedarlara sağlanan getiriler arasında olacak.
Ben iflah olmaz bir iyimserim ve bu yüzden evet, gelecekten umutluyum. İnsanlar inanılmaz bir uyum yeteneğine sahip ve geleceğimizi daha parlak, daha güvenli ve daha iyi hâle getirmenin yollarını bulacağız. Ne de olsa, Charles Darwin’in Türlerin Kökeni’nde dediği gibi:
Hayatta kalan, türlerin en zekisi değildir; hayatta kalan, en güçlü olan değildir; hayatta kalan tür, kendisini içinde bulduğu değişken ortama en iyi uyum sağlayabilen türdür.
Meta Verified ilk etapta Avustralya ve Yeni Zelanda’da kullanıma sunuluyor.