Dream Team 2021

Geçtiğimiz yılın fark yaratan, ilham veren ve örnek olan işlerinin künyelerine bakarak belirlediğimiz Dream Team 2021 karşınızda. Seçkimizde bu yıl pazarlamadan medyaya, tasarımdan PR’a farklı disiplinlerden dokuz ismi ağırlıyoruz.

Bu yıl fotoğraf çekimi için Jaguar Projects’te bir araya geldiğimiz kıymetli ekibe, sektörün 2021’ini, zorlu yılı kişisel olarak nasıl hatırlayacaklarını ve 2021’de imza attıkları işler arasından parçası olmaktan en gurur duydukları projeleri sorduk.

Sadelik, insaniyet ve yaratıcılık

Geçtiğimiz yıla bakınca Covid-19 etkisinden kurtulmaya çalışan bir dünya ve fakat kendini tekrar eden krizler, ekonomik ve sosyal bir buhran görüyorum. Hayata pozitif bakan bir birey ve profesyonel olarak yegâne önceliğim ailemin, yakın çevremin, mesai arkadaşlarımın ve tüketicilerimizin moralini yüksek tutmak oldu. Özellikle bu dönemde sadelik, insaniyet ve yaratıcılık pusulam oldu diyebilirim.

Yarının Suyu hareketi kapsamında Kıvanç Tatlıtuğ ile çektiğimiz reklam benim için yılın en güçlü işiydi. Su tasarrufu mesajımızı yerelleştirmeli, tekrar ederken heyecanı korumalıydık. Çare Biziz lansmanımız da bunu başardı ve hem Felis’ten Büyük Ödül hem de tüketicilerimizden son derece olumlu geridönüşler aldı. “Ben Adanalıyım” diye başlayan iletişimimiz, herkesin çocukluğunda hatırladığı o bolluk dolu günlere götürdü izleyicileri. Beni en mutlu eden konu ise sektörde yarattığımız pozitif etki. Pek çok uluslararası ve yerel şirketin de sosyal ve çevresel etki alanında çalışmaya başladığını görmek çok değerli.

Yeter ki doğru koşullar sağlansın

Bir yanım “Artık 40’lara geldin, buraya kurumsal, sahte umut dolu, yeni teknolojilerden falan bahseden bir şeyler yaz” diyor, diğer yanım ilkini hiç umursamıyor. 2021 zorluk seviyesinin arttığı, iyi iş yapmak için harcadığımız çabanın katlandığı, yetenekli insanların sektörle ilgili soru işaretlerinin arttığı bir yıldı. Bir de birbirimize iyice uzak kaldığımız için her ajansın bir adaya dönüşüp bencilleştiği bir seneydi sanki. Bencillik demişken; bizim için en iyi işlerimizden bazılarını yaptığımız, karşılığını müşteri memnuniyeti ve ödül olarak aldığımız bir zaman dilimiydi. Evlat olsan sevilmezsin fakat seviyorum seni 2021. Hazır alanı bulmuşken, her şeye rağmen hevesiyle, becerisiyle, zekâsıyla Punch BBDO ateşini canlı tutan tüm mesai arkadaşlarıma bir kere de buradan teşekkür edeyim.

2021’de Terapi Yorum, Protesto Fragman, Eşit Masallar gibi kendinden bahsettiren işler yaptık. Benim bu yılki favorimse Ford Gelecek Gerçek kampanyamız. Stratejisinin ilk satırından post’un sonuna kadar ajanstaki herkesin büyük emeğiyle yaptığımız bir iş. Doğru saha ve hava koşullarında bu ülkeden de dünya çapında filmler çıkabileceğinin en iyi kanıtı olduğunu düşünüyorum. Süreçten uzun uzun bahsedip sizi yormayayım fakat kampanyayı üretirken beraber çalıştığımız yönetmeninden müzisyenine kadar herkesin ajansa kattığı uluslararası tecrübe de bizim için çok çok önemli bir kazanç.

Gülümserken ağlatan bir iş

2020’den sonra gelen herhangi bir yıl, iyi bir yıldır. Bu, gelen yılın iyiliğinden çok giden 2020’nin berbatlığından kaynaklı bir durum. Sektör olarak da gözlemim budur, kişisel olarak da hissim budur.

2021’de sevdiğim birçok işimiz var açıkçası ama son işimiz “meyhanedeyiz.biz – HADİ Mİ” işiyle çok gurur duyuyorum. Hikâyesinin absürtlüğü bir yanda, işi ele alış biçiminin dizi gibi, kısa film gibi olması bir yanda, 21 sayfa senaryosunun olması, muhteşem oyuncularla çalışma fırsatı buluşumuz, işin yönetmeni Ozan Açıktan’la uyumumuz diğer yanda, başından sonuna keyif aldığım bir projeydi. Bir yeni yıl işi yapmak istiyorduk ama daha önce anlatılmamış bir hikâyeyle yapmak istiyorduk. Bunu yaparken umuttan, cesaretten bahsetmek istiyorduk. Tüm bunların yanında da insanları güldüren bir proje yapmak istiyorduk. Hepsini hatta fazlasını becerdiğimizi düşünüyorum. Gülümserken ağlatan bir iş oldu. Mutluyum.

Asıl fikir hissiyat

Covid-19 penceresinden bakarsak, 2021, öncesindeki ağır kapanma ve karantina kâbuslarının ardından derin bir nefes gibi geldi aslında. Artık fazla önemsenmese de virüsün etkisi devam ediyor tabii ama en azından setler, alınan önlemlerle güvenli bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Dört duvar arasına sığmayan fikirler, özgürlüğüne kavuştu. 2021 döneminde aynı zamanda alıştığımızın ötesinde az ve öz kavramlarını daha çok benimsedik. Covid-19 tedbirleri çatısında hayat bulan setlerde ajans ve prodüksiyon tarafı hiç olmadığı kadar yakınlaştı. Daha az ve risk alınmayan zamanda daha verimli iş nasıl çıkartırız diye bol bol bol konuşuldu. Tüm bu süreçte çıkan işler 2021 öncesine göre kötü mü oldu derseniz, bence değil! Daha çok dinlemeyi ve ortak çözüm üretmeyi öğrendik. Asıl fikrin “hissiyat” olduğu bir dünyaya evrildik.

Ben hep şuna inandım; bir işin samimiyeti ve ruhu varsa başarı budur. Günümüzde teknoloji inanılmaz boyutlarda, yapılamayacak iş yok. Bizim işimiz iletişim; insanı anlamak ve ona dokunmak… Tek derdimiz var aslında; izleyiciye bu samimi duyguyu geçirebiliyor muyuz? İzleyici o reklamdaki karakterin yerine koyabiliyor mu kendini? Onun adına seviniyor ya da onun gibi üşüdüğünü hissediyor mu izlerken? Özdeşleştiği an ürünle de markayla da sadık bir dostluk kuruyor çünkü. İşte asıl mesele bu. İzleyiciyle ne kadar bağ kurabildiğiniz ve izleyicileri hikâyenin içine ne kadar çekebildiğiniz önemli bence. Heves, tutku, hüzün, mutluluk, yeni başlangıçlar… filmlerimizde ne mesaj vermek istiyorsak bence dokunmamız gereken tek nokta var -ki onun yerini hiçbir teknoloji alamaz- o da samimiyet.

Bu sene gurur duyarak yaptığım birden fazla iş oldu aslında. Ziraat Bankası – Merak Etme Sen ve Şekerbank – Sürdürülebilir Bankacılık filmlerini belki bir adım ileri koyabilirim. Ziraat Bankası filminde tam da bahsettiğim samimiyet ve doğallığı ajansla kovaladık ve “mış” gibi yapmayan gerçek sahneleri görselleştirdik. Şekerbank filminde ise sürdürülebilirlik ve çevre bilinci vurgusunun değeri beni çok heyecanlandırdı. Benim her işimde aslında egoların olmadığı, asıl öznenin fikir ve bu fikre can katan film olduğu bir işbirliği hâkim oluyor. Ve güçler bu şekilde birleşince ortaya çıkan işin kalitesi ve samimiyeti filmden net olarak hissediliyor.

Cesaret edenler hep hatırlanır

Türkiye’de reklamcılık hep krizle boğuşmak anlamına gelse de, 2021 bir önceki pandemi yılına kıyasla daha üretken geçti. Bu yıl da, aslında her yıl olduğu gibi, cesur reklamverenlerin işleriyle hatırlanacak. Ünlü kullanımı olarak Zeki Müren ve Ebrar cesur tercihler, her iki iş de bu cesaretin karşılığını alarak haftalarca konuşuldu. BluTV’nin Handmaid’s Tale dublaj işi ve Netflix’in Aşk 101 TV hack işi benim kişisel favorilerimden.

Bu yılın benim için şöyle özel bir yanı var: Bu yıl ajansımızın 20’nci yılı ve yine bu yıl Rafineri’nin kendinden 20 yaş küçük bir kardeşi oldu. Rafineri Studio, güçlü tasarım kaslarımızı kullanan, işin ihtiyacına göre freelancer yeteneklerle büyüyen bir proje ajansı. İlk müşterimiz Anatolian Craft için hazırladığımız marka dünyasıyla hem Felis hem de Kristal Elma yarışmalarında çok sayıda ödül aldık. Yeni girişimimizin daha ilk aylarında bu kadar çok ödül kazanması bizler için büyük motivasyon oldu.

Fikir aşamasından başlayan yaratıcılık

Medya sektörü, dünyanın içinde bulunduğu pandemi ortamının etkileri dolayısıyla evlerde daha çok vakit geçiren izleyici kitlelerine hızlı içerik yetiştirebilmek için uğraştı. Pek çok yeni dijital platformun piyasaya açılmasıyla beraber biz yaratıcı ekipler için de pazar oldukça genişledi. Öte yandan yine pazarlama sektörü dijital alanlara yönelik daha özgür ve cesur pazarlama fikirleri üzerinde çalışmaya başladı. 2021 yılında Netflix orijinal TV serisinde görüntü yönetmeni olarak rol aldım. Şu anda isim veremiyorum ancak yakında hep beraber izleriz. Benim için 2021 kariyerim açısında çok yoğun, öğretici ve müthiş bereketli geçti diyebilirim.

Sevan Bıçakçı için çektiğimiz, Barış Sarhan’ın yönetmeni olduğu ve benim de görüntü yönetmenliğini üstlendiğim Shaping Dreams into Art da bu bahsettiğim, içerik açısından özgür projelerden biri oldu. Bir paragraf ile başladığımız düşlerde, Sevan Bıçakçı’nın dünyasını ve ilhamlarını görüntüye aktarmak müthiş bir yaratıcılık alanı sağladı. Bu açıdan izlediğimiz her an özgün ve eşsiz diyebiliriz. Her zaman parçası olmaktan büyük zevk aldığım harika bir yaratıcılık ortamı. Zira benim için görüntü yönetmenliği prodüksiyon sürecindeki teknik rollerimin çok ötesinde, fikir aşamasında başlayan yaratıcı bir süreç. Bir projenin görsel dünyasının oluşumunda başından sonuna kadar ne kadar dahil olabilirsem o kadar çok tatmin oluyor ve iyi sonuçlar doğurabiliyorum. Tribal Worldwide İstanbul’un bize sunmuş olduğu bu harika projede, Jaguar Projects yapım şirketinin de projeye olan inancı ve yaratıcılık sürecine verdiği tam destekle müthiş bir sonuca ulaştık. Bence Shaping Dreams into Art sonuç olarak tüm bu süreçten hep beraber ne kadar keyif alarak çalıştığımızı gösteriyor. Kendi adıma daha nice bunun gibi projeler diliyorum!

Zor ama güzel bir yıl

Uzaktan çalışmayı pandeminin başından beri pek sevemedim. Dolayısıyla bu yıl benim için kişisel anlamda en yorucu şeylerden biri uzaktan çalışmaydı. İşim sunum yapmak, insanları belli bir konuya ikna etmek olduğu için insan temasından uzakta kalmak 1,5 yıl boyunca benim için en zor şeylerden biriydi. Mesela artık toplantılarda insanları dinlerken kendim bile odaklanamıyorum, içimdeki sesin beni “Berkant, haydi odaklan!” diye dürttüğünü fark ediyorum çoğu zaman. Ama onun dışında bizim ajans olarak gerçekten büyüdüğümüz bir yıldı; hem var olan markalarımız hem yeni markalar için güzel projeler yaptık. O açıdan 2021 benim için yoğun geçti hatta nasıl geçti, nasıl başladı ve nasıl bitti hâlâ anlam veremiyorum. Kısacası kişisel anlamda zor fakat ajans özelinde güzel bir yıldı diyebilirim.

Bir reklamcının hayatında kariyerini değiştiren, yönlendiren ve onu geliştiren birkaç marka olur. Benim için o markaların başında Elidor geliyor. Elidor’la sadece DDB’de değil Manajans döneminden de beş yıllık bir geçmişim var. Elidor zaten amaçlı marka yolculuğuna beş yıl önce başlamıştı, bu markanın stratejisti olmaktan büyük gurur duyuyorum. Özellikle #KendiYolumuzda kampanyasında ciddi bir emek olduğunu belirtebilirim. Bu yıl en ses getiren, en bilinen işimiz ise Ebrar ile yaptığımız #DedimOlabilir kampanyası oldu; o da tabii ki çok gurur vericiydi. Özellikle o projedeki kreatif ekibin müşteri ilişkilerinin de hakkını çok vermem lazım; çok proaktif davrandık, çok hızlı harekete geçtik. Ebrar’ın paylaşımıyla kampanya arasında 20 gün gibi rekor sayılabilecek derecede kısa bir süre vardı mesela. Bu yüzden çalıştığım ekip adına gurur duyuyorum.

Onun dışında Big Bold – Ya Big Ya Hiç ile çok güzel bir lansman yaptık, o da yine bu yıl en gurur duyduğum işlerden bir tanesi. Diğer çok taze: Feyyaz Yiğit’le Lipton kampanyamız. Lipton kampanyası, şöyle söyleyeyim, ajansa başladığımdan beri neredeyse iki yıla yakın bir süredir üzerine konuştuğumuz bir meseleydi. Lipton’un şu anki stratejisini yeniliyoruz; Konuşalım Artık platformu sabit ama markanın özellikle iş ve pazarlama iletişimi anlamında gideceği yönü birazcık şekillendirmeye çalışıyoruz. Orada da “Make Tea, Young and Cool Again” misyonunu edindik kendimize; onun ilk adımlarından biri Tek Dem’di, güzel ve eğlenceli bir kampanya da oldu.

Onun dışında Bosch’la çok küçük bir iş oldu. Sosyal medya kampanyası bile denemeyecek bir post çalışması hazırladık. Dünya Ebeveynler Günü’nde ebeveyn olmanın eşit rol dağılımı gerektirdiğine dair sosyal medyada bir anket düzenledik. İnsanlar beklediğimizden daha çok katılım gösterdi ankete. Ardından insanlara “Evet, Anneler Günü’nü ve Babalar Günü’nü kutluyoruz, çok güzel ama Dünya Ebeveynler Günü diye toplumsal cinsiyet eşitliğine dair daha çok katkıda bulunabilecek bir gün var” bilincini verebileceğimiz, rol dağılımlarını konuşmaya zemin hazırlayabileceğimiz bir post çıktık. Bu sene de o adımın devamı gelecek. Diğer işlere göre çok küçük ama beni cidden mutlu eden bir çalışmaydı bu.

Tüketici değil, insan

Sert sosyal ve ekonomik değişimler, değişimi yönetme becerisi pek çok sektöre göre daha iyi olan biz iletişimciler için bile sıradışı seviyelerdeydi. 2021’de brief’e, masada tartışmasız en güçlü sandalyenin de sahibi olan “gezegenimiz Dünya’nın” katkısı büyük oldu. 2021’i astroloji jargonuyla yorumlayacak olsam “İletişim evinizde iklim krizi, sosyal ve ekonomik adalet gibi başlıkların sert etkilerini hissetmek zorlayıcı bir açı gibi görünse de, bunun yaratıcı tartışmalara kazandırdığı derinlik sektör adına bir kazanımdır” derdim. Sağduyusu zayıf yaratıcılığın, empatiden yoksun stratejilerin ve 15 dakikalık şöhretçiliğin de giderek eski sezonlarda kalmaya başlaması yeni sezonlara dair ümitlerimi ayrıca yeşertiyor.

İletişimin gezegen, canlılar ve markalar için gerçekten dönüştürücü olması adına “tüketici” kelimesini geride bırakmalı ve “insan”dan yola çıkmalıyız. Süreç boyunca gücünü bu tanımdan alan projelerimiz 2021’de bize geleceğe dair umut verdi. AXA Sigorta ile Dünya için Hareket Et, Bepanthol ile İyiliğe Ninniler, Bepanthol SensiDaily ile Türkiye Cilt Bakım Araştırması, Cif ile Temizken Güzel, Domestos ile Okul Hijyeni Programı, Elidor ile Kendi Yolumuzda, Lipton ile En Güzel Hediye İletişim Babalar Günü Projesi, OMO ile İyilik İçin Kirlenmek Güzeldir, Unilever Temiz Gelecek Vizyonu ve Unilever Pozitif Güzellik Vizyonu projelerimiz Sobraz için yılın öne çıkanları arasında yer aldı.

Aidiyet hissi ve ortak amaca koşabilmek

2020’de pandemiyle gelen hızlı ve zorunlu değişimleri daha sindirdiğimiz bir dönem oldu 2021. Yaşanan belli olumsuzluklara rağmen sektör büyüdü, konkurlar hız kazandı, kalifiye insan kaynağı ihtiyacı en önemli konu olmaya devam etti, mekân bağımsız çalışma artıları kadar eksilerini de hissettirmeye başladı. Şunu biliyorum ki bu sektördeki tüm paydaşlar çok çalıştı, hepimiz çok çalıştık, çok yorulduk.

Aidiyet hissi ve ortak amaca koşabilmek çok önemli. Bunun için ciddi bir efor ve etkili bir takım oyunu gerekli. Ben hep takım oyununa inandım, iyi bir takımın ortaya koyacağı etkinin bireysel etkiler toplamından çok daha büyük olduğunu defaten gördüm. 2021’de bu çok yoğun tempo içinde büyük ve yetkin bir takım olarak birçok başarıya imza attık, bu başarıda tüm takım arkadaşlarımın payı var ve hepsiyle gurur duyuyorum. İrili ufaklı yeni işler kazandık ve ajans olarak organik büyümenin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Müşterilerimizin memnuniyetini sürdürdük, başarılı projelerle hem Türkiye’de hem de yurtdışında ödüller kazandık, yılın medya ajansı olma başarısını gösterdik. Bir taraftan sektör genelinde yaşanan zorlukları hatırlarken diğer yandan bu zorluklara rağmen çabuk evrilip adapte olmayı başararak, birbirimizi destekleyip var olan gücümüzü katlayarak elde ettiğimiz tüm güzel sonuçları düşününce mutlu oluyorum.

Ne mutlu bize ki çok sayıda güzel ve etkili projeye imza atabildik. P&G ile birlikte Prima Kulübü ve BanaBak mobil uygulamamız özelinde çok başarılı işler yaptık. BanaBak 1,5 milyon kullanıcısıyla sektörünün öncü sadakat uygulamalarından. Grup sinerjimizden faydalanarak uygulamayı bir adım ileri taşıyabildik. Uygulamaya yüklenen alışveriş fişi datasını okuyup anlamlandırmayı otomatize ettik. Bu sayede ham veri olarak akan data, bizlere hedef kitle, içgörü, kullanıcıların fayda & ihtiyaç analizi çıkarımlarını yapmak, ödül havuzu içeriğini ihtiyaca göre genişletmek, medya iletişimini şekillendirmek, P&G markaları özelinde sunulacak fırsatları belirlemek gibi birçok alanda olanaklar tanıdı. Yine uygulamada açılan anketlerle görsel dünyamızı da gözden geçirmemiz gerektiğini gördük ve günümüz gençlerinin dünyasına daha yakın bir iletişim yolu/kreatif dünya belirledik. Böylece aktif kullanıcı sayısı son iki yılın rekorunu kırdı. Gençler arasındaki bilinirliği 12 puan arttı.

Başka bir projeyle Akbank için konvansiyonel açıkhavayı ölçümlediğimiz ve dijital medyayla senkronize ettiğimiz bir çalışma yaptık. Bankacılık sektörünün BDDK regülasyonları çerçevesinde kullanabileceği dijital envanter oldukça daralmış durumda. Ayrıca yayınların ölçümlenmesi çok kritik, bu nedenle var olan adserver ve DSP olanaklarımızla daha iyi ölçüm yapabilmek adına daha önce Türkiye’de denenmemiş offline OOH ölçümü yapmak ve bunu dijital medyada kullanmak üzere harekete geçtik. Bu doğrultuda altı ilde 4 binden fazla klasik offline OOH lokasyonunu tek tek pin’ledik. Bunların her birinin yakınında olan ve belirli bir süre harcayan tüketicileri DSP üzerinden etiketleyerek OOH reklamlarına maruz kaldıklarını proje ortağımız Adform ile tespit ettik. Sonrasında bu kişilerin dijital medya envanterinde verdikleri tepkileri, DOOH mecralarında ise reklamlarımıza tepki sürelerini ölçtük. Bu verileri kampanyada frekans datası olarak kullanarak medya optimizasyonunda kullandık. Bu sayede OOH reklam modelinin dijitale etkisini ölçmenin yanı sıra offline OOH datasını ekstra frekans olarak kullandık. Bu ölçüm sayesinde pin’lediğimiz kişilerin hangi ünitelere ne kadar süreyle baktığını ve reklama tepki verdiğini bilebildiğimiz için sonraki kampanyalarda da ünite ve mecra kullanım karmamızı optimize edebiliyoruz. Offline OOH datasının DSP üzerinden ekran planlaması anlamında kullanılması da bize ekstra bir kampanya artısı olarak geridönüş sağladı.

Diğer gururlandığımız bir projemizi de Bayer’in Supradyn Energy Focus ürünüyle gerçekleştirdik ve devamının geleceğini düşünüyoruz. Supradyn Energy Focus ürünü ilaç değil, gıda takviyesi kategorisinde yer alan bir multivitamin. Gamer’lar için özellikle iyi bir enerji kaynağı olacağı için ve hedef kitleyle de hem uygunluğu hem de artan espor oyuncu sayısını da göz önünde bulundurarak Supradyn Energy Academy’i kurduk. Türkiye’nin profesyonel esporcularını yetiştirmek üzere kurduğumuz espor dijital akademi diyebiliriz. Türkiye’de hızla gelişen espor dünyasında genç yetenekleri doğru yönlendirme ve bilimsel çalışmalarla yetiştirmek ve bu spora kazandırmak öncelikli hedefimiz oldu.

Haziran ayı itibarıyla duyurusunu yaptık ve bir ay süreyle 12 bin üzerinde başvuru topladık. Ardından gamer ve gamer influencer’lardan oluşan bir jüriyle ön elemeler gerçekleştirildi. Ön elemelerle birlikte Supradyn Energy Espor Akademi sosyal medya hesapları aktif hâle getirildi. Instagram, YouTube, Twitch, Twitter hesaplarından düzenli olarak duyurular yapıldı. Ön elemeyi geçen adaylar online olarak yapılan maçlarla 30 gün boyunca test edildiler. Takımlar ve gruplar kurularak adayların farklı takımlarla maç yapmaları sağlandı. Tüm bu maçlardan alınacak birçok bireysel veri tek tek değerlendirilerek 28 aday final aşaması için davet edildi. Elemelerin ardından belirlenen 28 aday son bir hafta daha ayrıntılı denemelere tabi tutuldu ve bir haftalık deneme süresi sonucunda akademide eğitim alacak 14 öğrenciye karar verilmesi akabinde üç ay sürecek eğitim sürecine başlandı. Seçilen kişilere temel eğitimleri gamer koçlar tarafından verilirken Teams üzerinden İngilizce eğitim de aldılar. Mini turnuvalarla süreç boyunca turnuva deneyimi kazanmaları sağlandı. A’dan Z’ye, fikir aşamasından, çözüm ortağı seçimine ve uygulamaya kadar MediaCom projesi olan bu akademinin devamının da geleceğini öngörerek yola çıktık ve zaman içerisinde esporun da gelişmesiyle yatırımlarımızın artacağı kaçınılmaz. Süreçte başta markamızın desteği ve bize olan inancıyla ve Teori Medya’nın performansıyla projeyi iyi bir yere getirdik. Bu kadar iyi düşünülmüş ve doğru medya çözümü olan projenin de ödül alması bizler için sürpriz olmadı.