MediaCat

“Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım”

Brand Week Istanbul’da ikinci gün sona erdi.

“Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım”

Brand Week Istanbul, ikinci gününde; sermaye olarak veri, Türkiye’de kadın meselesi, rekabet ve bütünsellik konularının masaya yatırıldığı sabah oturumlarının ardından öğleden sonra da ilgi çekici konu ve konuklarla ilham vermeye devam etti.

Brand Week Istanbul’un ikinci gününün ikinci yarısından satırbaşları şöyle…

Erkekler neden makyaj yapmaz?

Hikâyesi bir apartman dairesinde başlayan erkek kozmetik markası WAR PAINT’in kurucusu Daniel Gray bu soruya yanıt vermek için Brand Week Istanbul’daydı. Gray, erkeklere özel makyaj markası oluşturabilmek amacıyla çıktığı yolda WAR PAINT markasını yaratarak makyajı cinsiyetsiz bir hale getirmeye çalıştığını belirtti. 2019’da artık erkeklere özel makyaj ürünlerinden bahsetmeye başladığımızı söyleyen Gray, günümüzde meselenin sadece ürün satmak olmadığını, markayı satabilmenin de önemli olduğunu düşünüyor çünkü tüketiciler hikâyelerini bildikleri markaları satın alıyorlar artık. “Biz de stratejimizde bunu anlatmaya çalıştık. 21 ayda 100 bin ürün satıldı, 80 ülkede satışa girdi. Dünyanın her yerinde erkek makyaj ürünlerine yönelik bir pazar oluştu.”

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

Gray, markanın müşteri kitlesine yönelik ise şu paylaşımlarda bulundu: “Müşterilerimizin yüzde 32’si 50 yaşın üzerinde. Ürünü satın alanların yüzde 44’ü ise kadın. Burada erkeklerin, kendileri için eşlerinden bu ürünü almalarını istediklerini görüyoruz. Bu da önceden eşlerinin makyaj ürünleri kullanmasından hoşlanmayan kadınların artık bundan rahatsızlık duymadıklarını gösteriyor.” Gray, e-ticaretin yanı sıra perakendede de ürünlerini sunmaya başladıklarını belirterek erkeklere herhangi bir damgalama olmadan istedikleri makyaj ürününü seçip alabilme fırsatı sunduklarını belirtti.

Sunumunun sonunda Daniel Gray, influencer Duygu Özaslan’ın sorularını yanıtladı. İkili ürünlerin içeriği ve erkeklerin makyaj ürününü online ya da mağazadan alma konusundaki hissiyatları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

“Erişilebilirlik konusunda bir kültür oluşturmayı hedefliyoruz”

Digital Future Hub by Garanti BBVA sahnesi günün kapanışını Erişim, Adalet ve Teknoloji başlıklı sunumuyla Microsoft Chief Accessibility Officer Jenny Lay-Flurrie ile gerçekleştirdi. Günümüzde tanımı değişmekte olan engelliliğin dünya genelinde 1 milyar insanın gerçekliği olmasına karşın yalnızca yüzde 10’luk bir kesimin ihtiyaç duyduğu araçlara erişebildiği bilgisini paylaşarak başladığı sunumunda Jenny Lay-Flurrie, erişilebilirlik özelinde Microsoft’un hayata geçirdiği uygulamalar hakkında detaylar paylaştı.

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

Erişilebilirlik konusunda diğer oyuncuları etkilemeyi ve bir kültür oluşturmayı amaçladıklarını belirten Lay-Flurrie, Microsoft’un erişilebilirlik konusunda yıllara yayılan birikimine de dikkat çekti. Kendisi de işitme engelli bir birey olan Lay-Flurrie, günümüzde engelli bireylerin oluşturduğu yetenek havuzundan faydalanılabilinmesi için şirketlerin işe alım süreçlerinden internet sitelerine kadar birçok boyutta erişilebilirliği göz önünde bulundurmaları ve müşterilerine sundukları ürün ve deneyimlerde de aynı perspektife sahip olmaları gerektiğini söyledi. Engelli bireylere eğitim ve destek sunulması gerektiğini vurgulayan Lay-Flurrie, Microsoft bünyesinde oluşturulan destek hattında ayda 10 milyona yakın görüşme gerçekleştirildiği bilgisini sundu.

“Tek tip bir Müslüman kadın yok”

Brand Week Istanbul’un ikinci gününde, Brands & Trends sahnesindeki ilk oturum Ogilvy İslami Pazarlama Başkan Yardımcısı Shelina Janmohamed ve Ogilvy İslami Pazarlama İcra Direktörü Akashah Q ile başladı. İkili; global markaların Müslüman kadınlarla diyalog kurmasının neden önemli olduğunu veriler ışığında anlattı.

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

Sunumdan satır başları şöyle:

  • Müslüman tüketicilerin yüzde 90’ı, inancının tüketimini etkilediğini söylüyor.
  • Dünyanın en hızlı büyüyen 12 pazarında, Müslüman tüketicilerin yüzde 60’ı global markaların kendilerini yeterince anlamadıklarını söylüyor.
  • Müslüman kadınların içindeki çeşitliliği kavramak çok önemli, tek tip bir Müslüman kadın yok. Ancak bazı benzerliklerden bahsetmek de mümkün. Bu benzerlikleri şu başlıklarda birleştirebiliriz: inanç ve moderniteyi dengelemek, aile ve “ben”i dengelemek, başkalarının beklentileri ve kendi beklentileri arasında denge bulmak, bu dünya ve spiritüel düzeydeki “başarı” arasında denge kurmak.
  • Müslüman kadınlar yaşam tarzlarını destekleyici ürün ve hizmetlerin arayışındalar.
  • Markaların Müslüman kadınlarla diyalog kurmak için es geçmemeleri gerekenler ise şöyle: kapsayıcı olmak, evrensel değerlere vurgu yapmak, özel dönemlere odaklı yaratıcı iletişim çözümleri bulmak, güçlü bir duruş benimsemek, farklı/detaylı/derinlikli bir hikâye sunmak.

Türkiye’nin Lovemark’ları

Tüketicinin evine girmek zor değil. Ancak gönlüne girmek ve evinin bir üyesi olmayı başarabilmek de her markanın harcı değil. Brand Week Istanbul’un ikinci gününde, MediaCat ve Ipsos işbirliğiyle 13’üncüsü gerçekleştirilen Türkiye’nin Lovemark’ları araştırmasının sonuçları MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan tarafından online bir seremoniyle açıklandı.

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

16 farklı kategoride Türkiye’nin gönlünde en çok yer eden markalar şöyle:

  • Ambalajlı Su: Erikli
  • Banka: Ziraat Bankası
  • Cam Eşya: Paşabahçe
  • Çamaşır Deterjanı: OMO
  • Dijital TV Platformu: Netflix
  • Diş Macunu: Colgate
  • El Kremi: Arko Nem
  • Havayolu Şirketi: Türk Hava Yolları
  • Kahve: Nescafé
  • Kişisel Bakım Marketi: Gratis
  • Online Alışveriş Sitesi: Trendyol
  • Sosyal Medya Platformu: Instagram
  • Spor Ayakkabı: adidas
  • Şampuan: Elidor
  • Tıraş Bıçağı: Gillette
  • TV Kanalı: FOX

Türkiye’nin Lovemark’larının 2020 yılı sonuçları hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

“CMO’lar şirketin dış dünyayı anlamasını sağlamalı”

Institute for Real Growth Kurucusu Marc de Swaan Arons, Brands & Trends by MediaCat London sahnesinde CMO’nun büyüyen, farklılaşan ve önem kazanan rolünü ve şirketlerin büyüme özelinde atması gereken adımları ele aldı.

Büyümeye dair geleneksel formüllerin yetersiz kaldığını söyleyen Marc de Swaan Arons, şirketlerin gerçek büyüme konusunda ihtiyaç duydukları yedi yapıtaşını şöyle sıraladı: mebzul pazarlar (abundant markets), insan odaklı büyüme (humanized growth), dönüşen deneyimler (evolving experiences), çoklu modeller (multiple models), açık kültür (open culture), bütünlüklü beyin (whole-brained), sezgisel organizasyon (anticipative organization).

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

Gerçek büyüme sergileyen şirketlerin yalnızca kâr odaklı bakış açısına sahip olmadıklarını, çok paydaşlı bir perspektifle, tüm paydaşlara fayda sağlamak için uğraştıklarını söyleyen Arons, kâr odaklı kısa vadeli bakış açısından ziyade uzun vadeli bakış açısını benimsemenin şirketin değerini artıracağını vurguladı.

Arons, günümüzde CMO’ların şirketin dış dünyayı anlaması, toplumda ve meslektaşları arasında nelerin olduğunu anlamlandırması gerektiğinin altını çizerek, başarının yakalanabilmesi açısından yönetim kademesinin fikir birliğinde olmasına duyulan ihtiyacı da belirtti.

“Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım”

Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, aRthuR Kurucu Ortağı Can Faga’nın moderatörlüğünde Kader, İçgörü ve Kadın başlıklı oturumda bir araya geldi.

İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı dizilerine ilham kaynağı olan Psikiyatr Budayıcıoğlu, meslek hayatı boyunca bireysel olarak insanlara yardım etmiş olmakla birlikte şimdilerde TV’nin gücünü kullanarak toplumu iyileştirmek adına gayret gösteriyor.

Dizilerle birlikte insanların kimseye anlatamadıkları iç dünyalarını görmelerini ve kendilerinin farkına varmalarını amaçladığını söyleyen Budayıcıoğlu, empatinin de böyle inşa edilebileceğine dikkat çekiyor: “Ben üzerimizdeki örtünün altındakini göstermek istedim insanlara. Empati güçleri arttıkça önyargılar kırılmaya başlıyor. Bu da topluma barışın egemen olması demek. En önemli son hedefim de şiddetti. Bugüne kadar kimse şiddeti verilerle, cezalarla önleyemedi. Çünkü köklerini çocukluktan alıyor.”

"Değişim için yola kadınlarla çıkmamız lazım"

Psikiyatra üç kadına karşılık bir erkeğin geldiğini ve o kişinin de kadınların yönlendirmesiyle ulaştığını belirten Budayıcıoğlu’nun mesajı şu oldu: “Kadınlarımızın aşamadığı bir eşik var. Toplumda kadına ve erkeğe çok net roller verilmiş. Bu kodları bir türlü kıramadık. Ancak toplumda bir değişim kaydetmek istiyorsanız yola kadınlarla çıkmanız lazım. Çünkü kadınlar değişime daha açıklar.”

Budayıcıoğlu’nun insan hikâyelerinin etkililiğine yönelik açtığı başlığı Hasan Süel devralarak ilham veren hikâyelerin dönüştürücü gücüne inandıklarını ve Vodafone olarak, insanlara, teknolojiyi kullanarak kendi hikâyelerini yazmaya yardımcı olduklarını yani aslında yan rolü üstlendiklerini belirtti. Süel, Kırmızı Oda’ya verdikleri desteğe dair ise şunları kaydetti: “Diziye verdiğimiz desteği kadına yönelik şiddetle mücadelemizin bir ayağı olarak görüyoruz. Kadına şiddetin dili, dini, ırkı yok. Her üç kadından biri şiddeti, hayatı boyunca kendisini etkileyen bir sorun olarak görüyor ve bunu, başka bir küresel salgın olarak adlandırıyor. Türkiye’de kötü bir tablo var. Biz bunu önlemek için çalışıyoruz ancak önemli olan tüm toplumun, kurumların katılımıyla bunu başarmak.”

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.