Değerli amaçların izinde

Maltepe Üniversitesi, İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İonna Kuçuradi’nin düşünsel dünyasına bir yolculuk.

Değerli amaçların izinde

Kariyerindeki sorunlara, olaylardan “sonra” oluşan bir kadercilikle yaklaştığını söyleyen Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, değerli amaçlar gerçekleştirmek için yapılabilecek çok şey olduğu düşüncesinde. Dünyanın son yıllarda kendisini heyecanlandıracak bir gelişme sunamadığı Kuçuradi’yi içten içe öfkelendiren ise değer bilgisi yokluğunu yansıtan davranış veya sözler.

İnsanlık olarak zor zamanlardan geçtik, geçiyoruz ve geçeceğiz. Kariyerinizde veya özel yaşantınızda yola devam etmekte güçlük çektiğiniz zamanlarda, yaşama iradesini ve var olma istencini nerede aradınız? Bu arayış sizi nerelere götürdü?

İnsanlık bazen az bazen de çok zor zamanlardan geçti, şu anda da geçiyor. Bunun böyle devam edeceğini de bilmek gerekir. Özel yaşamımda, sizin ifadenizle “yola devam etmekte güçlük çektiğim zamanlar” pek olmadı. İş hayatımda ise kişilerin hırslarının neden olduğu problemlerle karşı karşıya kaldığım zaman “Bu da geçer” deyip devam ettim.

Aslında yaşamımda yol açtığı değişikliklerden dolayı bu problemler, “Her şerde bir hayır vardır” demeye götürüyor. Bir tür kadercilik denebilir buna ama olaylardan “sonra” oluşan bir kadercilik. Değerli amaçlar gerçekleştirmek için yapılabilecek o kadar çok şey var ki!

Türkiye’de felsefenin bilinirliğine ve pratiğine çok büyük katkı sağlamış, bu uğurda yıllarını vakfetmiş duayen bir akademisyensiniz. Tüm bu süreçte, kariyeriniz boyunca, sizi en gururlandıran anlar hangileriydi?

“Gurur” eğer kişinin kendisiyle ilişkisinde duyduğu bir duygu ise ve kişiye doğrudan veya dolaylı olarak kendi “imgesine” uygun davranıldığı zaman yaşadığı bir duygu ise; beni gururlandıran bir şey olmadı. Çünkü kendim hakkımda bir imgem yok.

Önem vererek yaptıklarım görülünce, sevinç adını verebileceğim sıcacık bir duygu yaşarım ama bu da çok kısa sürer. Sonra hayat akışına devam eder. “Gurur duydum”, “gururum kırıldı” gibi ifadeler, olan bitenlere kafamıza sokulmuş değer yargılarıyla bakmaktan, “gurur”u “şeref”le, “onur”la karıştırmaktan ve “insan onurumuzu uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla koruduğumuzun ya da ayaklar altına aldığımızın” farkında olmamaktan kaynaklanıyor olsa gerek.

Son dönemde Türkiye’de ya da dünyada sizi en çok heyecanlandıran gelişme neydi?

Son yıllarda olumlu anlamda beni heyecanlandıran bir şey hatırlamıyorum. Ama beni, belirtmesem de, içten içe öfkelendiren şeyler oldu, oluyor –örneğin değer bilgisi yokluğunu yansıtan davranışlar veya sözler.

İnsanlık olarak geçtiğimiz iki yılda katettiğimiz yolu bir felsefeci gözüyle nasıl yorumlarsınız? Sizce yaşanan ve yaşanmakta olanlardan bir ders çıkarabildik mi, yoksa aldığımız dersleri unutmaya mahkûm muyuz?

Bir doğa olayı olan bu pandeminin ortaya çıkmasında insan payı ne kadar, bilmiyorum. Ancak bu pandemi bitmediği hâlde dünyanın bir ucundan öbür ucuna kadar insanların çoğunun nasıl davrandığına bakarsak, insanlık olarak bir ders almışa pek benzemiyoruz.

Kariyerinizde bugün olduğunuz kişi olmanıza önayak olan, kendinize rol model aldığınız biri oldu mu?

Bugünkü moda terimiyle “rol model” aldığım kimse olmadı. Ama kitaplar dışında, kendilerinden bir şeyler öğrendiğim birkaç insan var: annem, hocalarım Takiyettin Mengüşoğlu ve Hilmi Ziya Ülken, Athenagoras ve Kemal Demirel. Kendilerinden bir şey öğrendiğimin farkında olduğum bunlardır.

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.