Reklamveren önce markasını tanımalı, ihtiyaçlarını belirlemeli ardından ihtiyaçlarına ve dengine göre bir ajans bulmalıdır.
Günümüz reklam dünyasında, her ne kadar patronlar tarafından kabul edilmese de ayan beyan ortada olan bazı gerçekler vardır. Bunlardan birisi de büyük ajansla çalışan küçük markalara gerekli ihtimamın sağlanamamasıdır. Eski dönemlerde işe duyulan saygının bir ifadesi olarak kabul edilen “müşteri velinimetimizdir” düşüncesi ve iş ahlâkı çok eskilerde kaldı.
Reklamveren önce markasını tanımalı, ihtiyaçlarını belirlemeli ardından ihtiyaçlarına ve dengine göre bir ajans bulmalıdır.
Ajans, reklamverene “Eee ekibimiz bütün hafta boyunca, dünyaca ünlü ‘XXX’ markası’nın yeni ürün lansmanına hazırlandı… E haliyle sizin yeni ‘çikilot’ ürününüzün tanıtımı da güme gitti” diyemiyor, olmuyor. Ajanslar reklamverenlerden ekstra zaman istiyor ama yine işler juniorlara paslanıyor ve kaçınılmaz son başlıyor.
Dediklerimi pazarlama bütçeleri sınırsız reklamverenler üstüne almayabilir. Reklamı yapan insan-dır… Elinde sınırlı bütçen varsa ve büyük bir ajansla çalışıyorsan; bütçenin yüzde yüzde 50’si ajans dekoruna, kirasına, araçlarına ve network’üne gider. ‘Neye para ödediğinin farkında olma’ durumu reklamverenlerin sorgulaması gereken çok önemli bir konudur.
Bu yazılanlardan “Gidin merdiven altı ajanslarla çalışın, para da cebinize kalsın” manası çıkartıma-sın. Fakat her büyük ajansın, markanız için kaliteli bir ajans olduğu anlamına da gelmez… Evet, tam da “Adamına göre muamele kardeşim! ” diyorum. Bazen iyi ekiplere sahip butik ya da ufak çaplı ajanslar reklamverenler için daha doğru birer alternatif olabilirler.
Ajans-reklamveren ilişkisi, aşk ilişkileriyle büyük benzerlikler taşır. “Hadi len ordan!” dediğinizi duyar gibiyim. Davul bile dengi dengine lafının en büyük düşmanı ‘fakir oğlan zengin kız hikâyesi’ gerçek olamayacak kadar güzel. Fakat gerçek dünyada işler böyle yürümez… Şimdi ajans kavramını erkek, reklamveren kavramını kadın olarak ele alalım ve 15 adımda ajans-reklamveren ilişkisinin nasıl doğduğunu, büyüdüğünü ve öldüğünü görelim.
Kadın davete katılmak için hazırlanır, süslenir. Kahramanımızın üzerinde mükemmel bir elbise vardır, salona girer ve ardından olaylar gelişir…
Yukarıdaki olaylar döngüsü, ajans-reklamveren ilişkisinin kaçınılmaz bir sonucudur. Fakat bu süreç kimi ilişkilerde daha kısa, kimilerindeyse daha uzun sürer. İmkânsız olduğunu düşünsek de çok uzun ilişkiler de vardır. Bu ilişkilerin uzunluğunu ve kalitesini belirleyecek şey ise: Markaya en uygun ve en doğru olacak ajans seçiminin yapılmasıdır.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.