“Yeni amaç odaklı devrimler şirketleri; satışlarını, kârlılığını ve hissedar kazançlarını artırmanın ötesinde daha fazlasını başaran bir iş amacına yöneltiyor” diyor David Aaker.
“Markalama”nın babası David Aaker ileri yaşına rağmen güncel kalmaya ve üretmeye devam ediyor. MediaCat Kitapları etiketiyle yayımlanan son kitabı Amaç Odaklı Markalama değişen küresel ve toplumsal konjonktüre ayak uydurarak “amaç” kavramını markalama ve iş stratejisinin temel bir parçası olarak ele alıyor.
“Yeni amaç odaklı devrimler şirketleri; satışlarını, kârlılığını ve hissedar kazançlarını artırmanın ötesinde daha fazlasını başaran bir iş amacına yöneltiyor” Aaker’a göre zira “Toplumun karşılaştığı problem ve zorlukların karşısında bir kenarda durmak artık iyi bir seçenek değildir. Harika ürünler yapmak artık paydaşlar ve çalışanların bir kesimine ilham olmak için yeterli değildir. Artık iş amacının veya beraberindeki sosyal amacın ciddi problemlere, ihtiyaçlara ve toplumun karşılaştığı sorunlara değindiğinden emin olmak gerekir. Amaç odaklı çağda güncel kalabilmenin yolu budur.”
Aaker buna yol açan en önemli değişimlerden birinin “Bir kuruluşun görevi hissedarlarının varlıklarını artırmaktır” olarak özetlenebilecek hissedar paradigmasının yerini “firmaların bütün toplumsal paydaşlara değer dağıtması gerektiği”ni savunan paydaş paradigmasına bırakması olduğu tespitinde bulunuyor.
Aaker’a göre bu “yüce” amacın iş geneline ve kârlılığa bir ayak bağı olması gerekmiyor. Markalama doğru yapıldığı takdirde amaç ile iş stratejisi karşılıklı olarak birbirini destekleyen iki güce dönüşebiliyor. Burada da kilit nokta bir “imza sosyal program” yaratmak.
Aaker üç adımlı bir yaklaşım tavsiye ediyor: imza sosyal programlar ile toplumsal sorunları hedef almak, o imza sosyal programları işe entegre etmek ve ardından ilham veren ve güvenilir imza sosyal markalar yaratmak.
David Aaker sosyal programları mümkün kılan ve onlara ilham veren bir amacın yanı sıra kültürün önemine dikkat çekiyor. Bir şirket eğer toplumsal konular ve programlar konusunda aktif olma kültürüne sahip değilse, yürüteceği program ve kampanyaların da çok etkili olması beklenemez.
“Bir firmanın toplumun karşı karşıya olduğu sorunları ele alma ve etkileme yönünde ilerlemesi firma içinde böyle bir çabanın desteklendiğine ve teşvik edildiğine dair ortak bir inanç gerektirir. Bu bir ilave değil, iş stratejisinin ve kültürünün bir parçasıdır” diyor Aaker.
Yazara göre kurum kültürü; amacı, misyonu ve stratejiyi hayata geçirir. İmza sosyal programların sponsor kuruluşun kültüründe yer bulması çok önemlidir. Kabul edilen ve sosyal olarak uygulanan güçlü bir kültür, kurumsal bir başarı için önemlidir. Çalışanların motivasyonunu, katılımını ve şirkette kalma olasılıklarını artırır. İşletmeleri tüm paydaşları için daha çekici hale getirir. İş amacı veya misyonu hakkındaki iletişimi netleştirir. Bir program kültür tarafından desteklenirse rüzgârı arkasına almış demektir.
Aaker kitabında imza sosyal programın, işletmenin ticari markalarıyla nasıl entegre edileceğini, paydaşlarla nasıl ortaklıklar kurulacağını, etkili bir markaya dönüştürülmüş bir sosyal programın ne kadar güçlü bir araç haline geleceğini, her adımı ve kavramı açıklayarak pratik bir şekilde anlatıyor.
Kitabını bitirirken başarılı bir sosyal programın mümkünse ölçeklendirilmesi gerektiğini de belirten Aaker şöyle diyor:
“Dünya çapında yüzlerce ticari firma ve kâr amacı gütmeyen kuruluş; etkili, amaca yönelik ve hayatları değiştiren; ancak yalnızca sınırlı coğrafyalarda ve belki de yalnızca kendi yerel topluluklarında olan programlar başlattı. […] Amaç toplumsal bir ihtiyacı etkilemekse bunu ölçeklendirmek, başka coğrafyalarda veya bağlamlarda çoğaltarak erişimini çok daha fazla insana ulaştırmak son derece mantıklıdır.”
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.