Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkent olmuş dillere destan bir şehir İstanbul… Kozmopolitan yapısı içerisinde yüzyıllar boyu farklı din, kültür ve etnik gruplara ait kitlelerin birbirini beslediği bu şehirde eğlence hayatı da bir o kadar renkli…
Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkent olan İstanbul, dünya tarihinin en eski zamanlarından bu yana farklı dinlerin, kültürlerin, etnik grupların bir arada yaşayıp kaynaştığı bir şehir olageldi. Şehrin kozmopolitan yapısı farklı kesimlerin birbirini beslemesine izin verirken oldukça renkli ve çeşitli bir eğlence geleneğinin oluşmasına da ortam hazırlıyordu.
Halkın şaşaalı eğlencelere oldukça düşkün olduğu Antik Roma’da tiyatro ve dans gösterileri ile su yarışları bir yana çoğu ölümle sonuçlanan vahşi hayvan oyunları ve gladyatör dövüşleri dönemin başlıca eğlence aktiviteleri arasındayken, Bizans’ta dinin de etkisiyle eğlence hayatı tempoyu düşürecekti. Ta ki Osmanlı hâkimiyetinin başlangıcına kadar…
“İstanbul Eğleniyor: İstanbul’un Eğlence Atlası” kitabının yazarı Prof. Dr. Özlem Kumrular, o zamanlar şehrin esas merkezi olan Sultanahmet ve çevresinde Türk Müslüman eğlenceleri yoğunlaşırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun bünyesindeki gayrimüslimlerin eğlence hayatının Galata ve Pera bölgesinde yoğunlaştığını anlatıyor.
İmparatorluk yönetiminin halka sunduğu resmi nitelik taşıyan sünnetler, düğünler, şenlikler, şölenlerin yanında karagöz, meddah, orta oyunları tüm halkı bir araya getiriyordu. İSAM ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür A.Ş. ortaklığı ile hazırlanan “Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi” platformunda belirtildiği üzere, Tahtakale’de Kadı Hanı’nda, Baltacı Hanı karşısında, Balkapanı Caddesi’nde ve Galata’da bulunan kahvehaneler, Mısır Çarşısı civarı ve Beyazıt’ta bulunan Simkeşhane, karagöz oynatanların toplandığı başlıca mekânlardı.
Kökleri Bizans dönemine kadar uzanan meyhaneler ise Osmanlı yönetiminin farklı din ve kültüre mensup halkın yaşantısına gösterdiği hoşgörünün bir yansıması olarak varlığını sürdürmüştü. Meyhaneler; Galata, Yenikapı, Kumkapı, Samatya, Fener, Balat, Beyoğlu ve Kadıköy olmak üzere gayrimüslim azınlıkların yoğun olarak yaşadığı semtlerde, Ermeniler ile Rumlar tarafından işletiliyordu.
Osmanlı’nın batılılaşma yolunda attığı ilk adım olan Tanzimat Fermanı’nın ilan edildiği 19’uncu yüzyıldan itibaren şehir değişirken, Osmanlı topraklarının kozmopolit yapısı içerisinde eğlence yaşamı hızla renklenmeye ve çeşitlenmeye devam ediyordu.
19’uncu yüzyıl eğlence anlayışını miras alan Cumhuriyet Dönemi İstanbul’unda eğlence hayatının kalbi Beyoğlu’nda atıyordu. “Burası ilk operanın açıldığı, ilk modern tiyatroların, cafe’lerin geldiği, pastanelerin ilk defa yayılmaya başladığı, ‘Kafe Şantan’ dediğimiz, yine canlı müzik yapan, örneğini Fransa’dan alan lokallerin kurulduğu, her zaman canlılığını koruyan bir caddeydi” diye anlatıyor Özlem Kumrular, Cumhuriyet döneminin Beyoğlu’nu… Araştırmacı yazar Gökhan Akçura ise MediaCat’e verdiği görüşte milli mücadelenin merkezi olan Ankara’dan Anadolu’ya uzanan geniş bir perspektifte değerlendiriyor dönemin eğlence anlayışını ve şunları söylüyor:
“Dans, balo, kabare, sinema, operet gibi eğlence biçimleri hızla gelişti, özellikle de İstanbul ve İzmir’de yaşam biçimini değiştirdi. Ankara çabaladı ama daha büyük kent olamamıştı… Anadolu’nun ise pek haberi olmadı bu yeni eğlence biçimlerinden. Kıt kanaat, yavaş yavaş adapte olmaya çalıştı bu kentlere. Ama çarkın motoru İstanbul caddelerinde dönüyordu…” Beyaz Rusların da katkılarıyla eğlence hayatının doruğa çıktığını da ekleyen Akçura, toplumların eğlenmek için rağbet ettiği mekânların ve tercih ettiği aktivitelerin içinde bulundukları coğrafya ve dönemin konjonktüründen bağımsız ele alınamayacağını da ortaya koyuyor bu yorumuyla. Kasım 1917’de gerçekleşen Bolşevik Devrimi’nin ardından akın akın İstanbul’a göç eden Beyaz Ruslar, buradaki eğlence anlayışında büyük değişimler yaratacaktı. Pastane kültürü onlarla gelecek ve sadece eğlence hayatına değil, Türk gastronomisine de katkı sağlayacaktı Beyaz Ruslar.
O zamana kadar İstanbul Müslümanların ve gayrimüslimlerin iç içe yaşadıkları bir şehir olsa da kadınların dükkânlarda satış yapmalarına alışkın olmayan bir şehirdi. Çarlık Rusyası’nın kadınları bu tabuyu da kırmış ve edebiyat erbabının da uğrak yeri olan pastanelerle birlikte aslında eğlence yaşamının da içine dahil olmuştu. Rus mutfağı dört bir yana yayılmıştı, danslar değişmişti. Akçura, tüm bu değişimleri şu sözlerle anıyor: “Eski tip düşünce tarzları, Osmanlı’da kalmış bir kesim için haram hükmündeydi. Aklı başında, münevver diyebileceğimiz bir zümre temkinli yaklaşıyordu bu yeniliklere. Devlete, bulundukları mevki itibarıyla yakın olanlar ve koşulsuz Batı hayranları ise hemen adapte oldular. Hemen olamayanlar ise gayret ettiler. Dans hocaları, balo düzenleyicileri, plak şirketleri onlara yardımcı oldular. Ama bu batılılaşma, geleneksel eğlence biçimlerini de hemen ortadan kaldırmadı. Klasik Türk müziği, geleneksel tiyatro, halk oyunları; zaman içinde bazıları değişse hatta yok olsa bile yaşamlarını sürdürdü. Cumhuriyet yaşayanlara sahip çıktı. Zeybek dansı modernleştirildi. Klasik Türk müziği popülerleştirildi.”
Orient Express’in bir devamı olarak tarih sahnesine çıkan Pera Palas, gelen misafirlerin kendini huzurlu hissedecekleri şık bir otel olarak açılsa da oteller dönemin en popüler eğlence yerleriydi ve Pera Palas, uzun yıllar boyu bir dans salonu olarak kullanıldı hatta pek çok Cumhuriyet balosuna da ev sahibi oldu. “Peki sonunda ne oldu diye sorarsanız, bugünü gösteririm” şeklinde devam ediyor Akçura, “Karmaşık, kişiliği güdük kalmış, toplumun bütününü kucaklamayan bir eğlence yaşamı. Arabeskten senfonik müziğe, göbek havasından klasik baleye, saçmalığa güldüren komedi filmlerinden sanat sinemasına uzanan bir çeşitlilik içinde yaşıyoruz. Bu geniş yelpaze bir zenginlik mi? Keşke öyle olsa, ne yazık ki tam tersini doğuruyor.”
“Cool İstanbul”
İstanbul’da eğlence ve gece hayatının zirveyi gördüğü 90’lar, 2000’lere uzanıyoruz. Newsweek dergisinin İstanbul’u “Cool Istanbul: Europe’s Hippiest City” başlığıyla kapağına taşıdığı yıllara… Eğlence hayatının gözbebeği eskiden olduğu gibi bu yıllarda da yine Beyoğlu… Milliyet gazetesinin yazarlarından Mehmet Tez bir köşe yazısında şöyle anlatıyor o dönemi: “Grunge ve heavy metal ana akım olmuştu. Bu dönemin sonuna doğru elektronik dans müziği zirve yaptı. Magma gibi underground dans kulüpleri, Kemancı’dan Hayal Kahvesi’ne, Caz Stop’a, Gitar’a, Karavan’a rock ve metal mekânları, kendi halinde iyi müzik çalan Gizli Bahçe gibi kafemsi mekânlar… Gitane gibi rock barlar, Captain Hook gibi punk ve rock kulüpleri… 2019 gibi, Cool gibi mekânlar… Hepsi farklı eğlence anlayışlarını temsil ederdi.”
Bugün geldiğimiz noktada ise bu çeşitlilik ne yazık ki yok olmaya yüz tutmuş durumda. Her şeye rağmen İstanbul son birkaç yılda gerçekleşen dönüşüm projeleriyle eğlence ve sanatın gündelik yaşamın içine daha fazla entegre olduğu bir konum kazanıyor. 130 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en önemli endüstriyel miraslarından biri olan ve bir dönem İETT garajı olarak kullanıldıktan sonra kendi haline terk edilen Hasanpaşa Gazhanesi bu dönüşüm projeleri kapsamında verilebilecek örneklerden biri. Yıllarca süren kamusal mücadelenin ardından restorasyon sürecine alınan tarihi mekân, 2021’de kültür-sanat odaklı bir yaşam alanı konseptiyle, Müze Gazhane olarak kapılarını ziyaretçilere açtı. Yakın dönemde restorasyonu tamamlanan Yerebatan Sarnıcı ile Şerefiye Sarnıcı’nda gerçekleştirilen kültürel aktiviteler ve dijital deneyimlerle bezeli yeni nesil müzecilik anlayışları da sözkonusu dönüşümün önemli çarklarından bazıları. Dijital teknolojiler ve multidisipliner yaklaşımla hazırlanan etkileşimli sergilere ev sahipliği yapan Dijital Deneyim Müzesi ve yepyeni bir kültür merkezi haline gelen Bulgur Palas ve daha nicesi bugünün kültür-sanat ve eğlence hayatını şekillendirmeye devam ediyor.
Kapak görseli: İbrahim Çallı – Balo
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.