Markaların Z’uzaylılarla ilişkisi bugün gençlik pazarlamasıyla sınırlı. Ancak birkaç seneye mezun olup hayata atıldıklarında ve Z’uzaylıların arasına katılan X ve Y’lerin sayısı artmaya başladığında hemen tüm kategorilerde şenlik başlayacak.
“Millenial kuşağı (Y) geliyor!”
Bir zamanlar sunumların vazgeçilmez başlıklarından biriydi. 1980-1995 arasında doğan, Y Jenerasyonu olarak da adlandırılan bu topluluk gelecekte hayatımızdaki pek çok şeyi kökünden değiştirecekti.
Bugün, o slide’lardaki “yarın” geldi. 20-36 yaş grubuna ulaşan Y’lerin dörtte biri çocuk sahibi oldu. Y gençliği, Y ebeveynlerine dönüştü. Accenture’a göre 600 milyar dolarlık bir ekonomiyi temsil ediyorlar ve 2021’de bu rakam 1.4 trilyon dolara ulaşacak.
İşyerlerinde BB ve X’lerden gelen statükoyu sonuna kadar zorladılar. “Sıkıcı” buldukları eski jenerasyonların karşısında dimdik durdular.
Teknolojiye adapte olmaya çalışan X’lerin yanında TV seyrederken sosyal medyada “surf yapan” kitlelerdi onlar. Sosyal medyanın omurgasını oluşturup, “bağlı kitleler” ile dönüşümü tetiklediler.
Markalar bugün Instagram’da dolaşan Y’lerle nasıl etkileşeceğini düşünedursun, Snapchat’teki Z’uzaylılar yepyeni slide’ların manşetini süslüyor bugün.
Kimileri 1995 sonrası doğan Z Jenerasyonu’nu “son kuşak” diye tanımlıyor. Ben Z’uzaylı diye adlandırmayı seviyorum. BB, X ve Y “birbirinin ileri versiyonları” iken, tüm bu gruplara uzaylı olan yepyeni bir ırkın temsilcisi onlar.
Z’uzaylıların özellikleri
“Y”lere göre daha görseller. Daha gelecek odaklılar. Daha realistler. Global bir ekonomik krizin (2008) içine doğdular ve daha çocukluk yıllarında bunun etkilerini hissettiler.
“İnternet’e günde şu kadar saat giriyorlar” cümlesi anlamlı değil, çünkü oradan neredeyse hiç çıkmıyorlar. Hemen hepsi sosyal medyada. BI Intelligence’a göre sosyal medya tercihleri Instagram ve Snapchat. Yaygın olarak kullanmalarına rağmen, Facebook’u “modası geçmiş” ve “aile büyüklerinin girdiği” bir yer olarak tanımlayanlar var.
Y Jenerasyonu, onların yanında markalarına daha sadık. Hatırı sayılır bir kısmı -biraz daha teknolojiyle harmanlanmış olsa da- X’lerle (1968-1979) benzer özellikleri sergiliyor. Örneğin alışveriş merkezleri ve mağazalardaki deneyimden keyif alıyorlar. Her ne kadar sosyal medya sosuyla harmanlasalar da, salonda TV seyretmeyi en az X’ler kadar seviyorlar.
Oysa Z’lerin ana alışveriş platformu online. Mağazaya “sadece problem çözmek için” gidiyorlar. Problem olarak tanımladıkları, ürüne “dokunma ihtiyacı” da olabilir, “ideal bedeni bulma çabası da”.
Neredeyse kesin olan şey, Z’lerin mağazadan müzik alışverişi yapmayacak olmaları. Snapchat’in ardından hemen Spotify’ın gelmesi belki de bu yüzden.
Ellerinde cep telefonuyla doğdular. Her işlerini cep telefonu üzerinden halletmeye alıştılar ve bunu sürdürmeye devam edecekler.
Dikkat süreleri sadece 8 saniye. İlk 2-3 saniye son derece kritik. İlgilerini çekemezseniz, dönmemek üzere gitmeleri işten bile değil.
Doğayla bağları hiçbir jenerasyonda olmadığı kadar kuvvetli. Değerlerine ve dünyaya tutkunlar. Sadece bu konu için bile sayfalarca yer ayırmak gerekebilir. Ama tek cümleyle özetlemek gerekirse; değerleriyle, topluma ve dünyaya katkılarıyla öne çıkan markaları tercih edecekler.
Siz siz olun, onlara Millenial muamelesi yapmayın. Çok farklılar.
Z ve ardından gelecek kuşaklar artık “yaş aralığı” ile tanımlanmayacak. Z’uzaylı olmak bir davranış biçimi.
Teknoloji hiç olmadığı kadar erişilebilir, adapte olabilmek artık hiç olmadığı kadar kolay. X ve Y’lerin tek yapması gereken bariyer ve önyargılarından kurtulmak.
Markaların Z’uzaylılarla ilişkisi bugün gençlik pazarlamasıyla sınırlı. Ancak birkaç seneye mezun olup hayata atıldıklarında ve Z’uzaylıların arasına katılan X ve Y’lerin sayısı artmaya başladığında hemen tüm kategorilerde şenlik başlayacak.
Peki, siz bu şenliğe hazır mısınız?
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.