Unilever ve P&G’de neler oluyor?

Kraft Heinz’ın Unilever’e sunduğu (ve ardından geri çektiği) birleşme teklifi ve Procter&Gamble’ın kapısındaki yatırımcı Nelson Peltz. Bu iki olay aynı dönemlere denk geldi ve sektörü tam anlamıyla yerinden sallamaya yetti. Bu iki olay birbirinden bağımsız gibi görünse de aynı amaca hizmet ediyor: tasarruf ve maliyet kesintisi.

Nasıl mı?

Nelson Peltz hiçbir yatırımcıyla karşılaştırılamayacak büyüklükte portföylerle çalıştı ve özellikle yakın dönemdeki pek çok ayrılma ve bölünme hikâyesinde faal olarak rol aldı. Trian Partners’ın kurucusu olan Peltz sektördeki yaklaşımını “operational activism” olarak adlandırıyor. Yani şirketlerden hisse satın aldıktan sonra yönetim kurullarına dahil olan Peltz, ürün portfolyosu, gider kalemleri ve maliyetleri detaylıca inceleyerek verimliliği artıracağını düşündüğü bir senaryo koyuyor ortaya. 2012’de Kraft Foods ve Mondelez bölünmesinin başrolündeki ismin Peltz olduğunu hatırlayın.

14 Şubat’ta yapılan basın açıklamasıyla Peltz’in P&G‘den 3,5 milyar dolar değerinde hisse satın aldığı bildirildi. Bu, şirketin yüzde 1’i demek. Bu hamle halihazırda diğer pek çok yatırımcı için heyecan yaratmakla kalmadı, P&G’nin hisselerinde yüzde 3,4 artış görüldü.

Şimdi akıllarda aynı soru var: Bu P&G için bir bölünmenin sinyali mi?

Bazı analistler için evet. Ayrıca P&G’nin son dönemlerde verdiği sinyallerin Peltz’i kendine çektiğini söyleyenler de var. P&G sözcülerinden biri yaptığı açıklamada kapılarının yeni yatırımcılara açık olduğunu söylerken, doğrudan Peltz hakkında konuşmaktan kaçındı. Fortune’un belirttiği üzere, son dönemde yavaş büyüme rakamları ortaya koyan ve karlılıkta azalma yaşayan P&G’nin olası bir bölünme hamlesi, maliyetlerden kesinti anlamına gelecek.

Bir de Unilever cephesine bakalım. Kısa süre önce Kraft Heinz’ın Unilever’e bir birleşme teklifi sunduğunu; “Kraft Heinz, Unilever’e iki grubun birleşmesi ve uzun vadeli büyüme ve sürdürülebilir yaşam misyonuyla faaliyet gösterecek lider bir tüketici ürünleri şirketinin yaratılmasıyla ilgili kapsamlı bir teklif sunmuştur. Teklif Unilever tarafından reddedilmiş olsa da iki tarafın kabul edeceği koşullar üzerine çalışmayı arzu ediyoruz” ifadeleriyle öğrenmiştik.

Yorumculara göre birleşme planının da altında yatan şey yine aynı: İş güçlerini tek merkezde toplayarak fazlalıklardan kurtulmak.

İki dünya devindeki bu çalkantılı dönemin sonuçlarını bekleyip göreceğiz.