Tinder, izleyicilerini zamanda aşk dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Bir başına hayattan zevk alamaz olan bir mağara adamı, günün birinde bir mağara kadınıyla karşılaşır. Birbirlerine bakar ve birlikte olmaya karar verirler. Bu kadar basit.
Aradan milyonlarca yıl geçer; bu kez insanlar, sevdikleriyle birlikte olamadıkları sancılı dönemlerde bulurlar kendilerini. Yalnızca sevmenin ve istemenin yeterli olmadığı, birlikteliği meşru kılacak sosyo-kültürel ve maddi denkliklerin olmazsa olmaz kabul edildiği bu karanlık yıllarda istemek, Taş Devri’nde olduğu gibi yeterli değildir artık.
Sonra Tinder gelir ve işler epey bir kolaylaşır. Bir zamanlar olduğu gibi insanlar yeniden yalnızca kendi seçimleri doğrultusunda, başka hiçbir değişkene boyun eğmeden kiminle birlikte olacaklarını seçmeye başlarlar.
En azından Tinder, platformun hayatlara girmesiyle yaşanan durumu bu şekilde yorumluyor. Tinder’ın gelişiyle gönül işlerinin eskisine kıyasla daha sancısız olduğunu ve kolaylaşmaya devam edeceğini izleyenlerini zamanda bir aşk yolculuğuna çıkararak anlatan platformun 70 saniyelik reklam filmi prodüksiyon ajansı Buck imzası taşıyor.
Here you'll find all collections you've created before.