Bayer Tüketici Sağlığı ve IPSOS’un bu yıl ikincisini yayımladığı Herkes İçin Sağlık 2024 Tüketici İçgörüleri Analizi’ni Bayer Tüketici Sağlığı CMO’su Tuna Demiralp ve IPSOS İş Geliştirme Kıdemli Direktörü Özlem Tekintaş Aydın ile masaya yatırıyoruz.
“Herkes İçin Sağlık Tüketici İçgörüleri” analizinin bu sene ikincisini yayımladınız. Bu rapor bize neler söylüyor?
Bayer Tüketici Sağlığı CMO'su
Tuna Demiralp
TUNA DEMİRALP: “Sağlık” artık sadece tıbbi bir terim değil, hayatın merkezinde bir konu. Biz de insanların sağlıkla ilgili gündemlerini anlamaya, endişelerini tespit etmeye ve buna destek olmaya çalışıyoruz. Geçen yıl Ipsos ile hazırladığımız “Herkes İçin Sağlık Tüketici İçgörüleri” raporunun ikincisini yayımladık. Rapor, 2023’te olduğu gibi 2024’te de zihin sağlığı kaygısının dünya genelinde en önemli sağlık konusu olduğunu gösteriyor. Globalde yüzde 45 ile birinci sırada. Türkiye’de ise kanser endişesi ilk sırada olsa da stresin giderek yükseldiğini görüyoruz. Bu da insanların sağlığı fiziksel ve zihinsel boyutlarıyla bir bütün olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Biz de bu önceliklere göre ürünlerimizi, hizmetlerimizi ve iletişimimizi şekillendiriyoruz.
Zihin sağlığı neden artık küresel ölçekte bir öncelik haline geldi?
ÖZLEM TEKİNTAŞ AYDIN: Zihin sağlığının küresel gündemin en üst sırasına yerleşmesi tesadüf değil. Araştırmamızda öne çıkan altı temel dinamik bu dönüşümü açıklıyor: Toplum yapılarındaki köklü değişim, teknolojinin hızlandırdığı tempo, ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesi, çevresel krizler, politik bölünmeler ve sağlığa bakış açısındaki dönüşüm… Bu faktörler, bireylerin zihinsel dayanıklılığını sürekli sınayan bir baskı yaratıyor. Özellikle Z ve Y Kuşağı için zihinsel sağlık artık sadece bir gündem değil, yaşamın merkezinde bir ihtiyaç. Dolayısıyla sağlıktan söz ederken, yalnızca bedensel iyilik değil, ruhsal dengeyi de kapsayan bütünsel bir yaklaşım geliştirmek zorundayız.
Siz Bayer Tüketici Sağlığı olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
TD: Biz zihin sağlığının küresel gündemde öne çıkmasını çok yakından izliyoruz. İnsanların daha iyi bir iy lik haline ulaşabilmesi için sağlığa bütüncül ve kolektif bakmak gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden sadece ürün geliştirmekle kalmıyor, sağlık okuryazarlığını artırmaya yönelik projeler yapıyoruz. Ipsos ile hazırladığımız rapor da bu yaklaşımın önemli bir parçası. İçgörüleri sadece kendi stratejilerimizde değil, herkesin faydalanabilmesi için kamuoyuyla da paylaşıyoruz. Çünkü ancak birlikte hareket edersek gerçek bir fark yaratabiliriz.
Sağlıkla ilgili konularda doğru bilginin yaygınlaştırılması konusunda markaların rolü ne olmalı?
TD: Doğru bilgiyi paylaşmak bizim için en önemli sorumluluklardan biri. 2017’de “365 Gün Sağlıklı Yaşa” mottosuyla başladığımız yolculukta, 365gun.com üzerinden sağlıklı yaşam içerikleri sunduk. Ardından MEB ile birlikte ilkokul çocuklarına yönelik “Teneffüste Sağlık” projesini yaptık. Sonra “22 Ekim Sağlık Okuryazarlığı Günü” ile bu çalışmaları tek çatı altında topladık. İlk yılda toplumun sağlık anlayışını ölçtük, ikinci yılda ise “Sağlığı Anlamak” sergisiyle 445 bin kişiye ulaştık. Şimdi de Ipsos ile hazırladığımız rapor sayesinde hem Türkiye’de hem dünyada sağlık gündemini yakından takip ediyoruz. Bu veriler bizim için olduğu kadar tüm markalar için de yol gösterici.
Önümüzdeki dönemde tüketici sağlığı alanında ne tür ihtiyaçlar öne çıkacak?

IPSOS İş Geliştirme Kıdemli Direktörü
Özlem Tekintaş Aydın
ÖTA: Bu yılki bulgular çok net: Globalde her 10 kişiden 8’i “zihinsel olarak kendime bakmalıyım” diyor; 6’sı stresin günlük yaşamlarını doğrudan etkilediğini belirtiyor. Bu tablo, sağlığın artık yalnızca bedensel iyilik değil, zihinsel dayanıklılıkla da tanımlandığını gösteriyor. Dahası bireylerin yüzde 64’ü, “Gelecek belirsiz olduğu için bugün için yaşıyorum” ifadesine katılıyor. Meditasyon, uyku ve stres yönetimi gibi pratikler yükselişte olsa da kalıcı bir iyilik için yeterli değil. Yeni denge modelleri, sosyal bağları güçlendiren yapılar ve kolektif çözümler devreye girmedikçe bireysel çabalar sınırlı kalıyor. Çünkü gelecek öngörüsünün kaybolduğu bu dönemde en büyük ihtiyaç, insanlara yalnızca kolaylık değil; güven, direnç ve anlam duygusunu kazandırmak olacak.
TD: Sağlıkla ilgili konularda doğru bilginin yaygınlaştırılması toplumların uzun vadeli iyilik hâli için de kritik. Küresel sağlık gündemi çok hızlı değişiyor. Öte yandan önümüzdeki dönemde doğru bilginin, sadece bilimsel doğruluğuyla değil, hayatın temposuna uygun, erişilebilir ve uygulanabilir olmasıyla da değer kazanacağını düşünüyorum. Biz de bu beklentileri karşılayacak şekilde hem ürünlerimiz hem de bilgilendirme çalışmalarımızla bütünsel sağlık yaklaşımını destekleyen içerikler geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu nedenle rapordan elde ettiğimiz içgörüleri hem bireylerin günlük yaşamına dokunan hem de toplumsal ölçekte farkındalık yaratan projelerle buluşturmaya devam edeceğiz.
Bütünsel sağlık yaklaşımı Türkiye’de ne kadar benimseniyor?
TD: Türkiye’de insanlar giderek daha fazla bütünsel sağlık yaklaşımını benimsiyor. Özellikle gençlerde bunun bir yaşam tarzına dönüştüğünü görüyoruz. Biz de kampanyalarımızda bu bakışı yansıtıyoruz. Mesela Supradyn’in “Durma, Devam Et” kampanyasında inişler çıkışlar olsa da yeniden ayağa kalkmayı teşvik ediyoruz. Redoxon’da ise “İyiliğinizin Gardı” yaklaşımıyla kişinin önce kendine iyi bakmasının önemini vurguluyoruz. Amacımız sadece farkındalık yaratmak değil, ilham veren kampanyalarla iyi yaşam alışkanlıklarını desteklemek.
ÖTA: Türkiye’de katılımcıların yüzde 76’sı stresin günlük yaşamlarını etkilediğini, yüzde 83’ü ise kendilerine zihinsel olarak daha iyi bakmaları gerektiğini söylüyor. Bu tablo, sağlık bakış açısında globalden farklılaşmadığımızı; aynı baskılar ve aynı iyi olma çabasının bizde de yaşandığını gösteriyor. Stres ve kaygılar artık bireysel bir mesele olmaktan çıkıp toplumsal hayatın dokusuna işlemiş durumda. Özellikle gençler için sağlık, sorun anında başvurulan bir alan değil; yaşamlarının ayrılmaz bir parçası. Bu kritik bir bakış açısı değişimi: Sağlık onlar için yalnızca hayatta kalmak değil, nasıl bir yaşam kurmak istediklerini tanımlayan bir değer…
Herkes için Sağlık 2024 Tüketici İçgörüleri Analizi’nin çıktıları Bayer Tüketici Sağlığı olarak sizi nasıl etkileyecek? Gelecek dönemde bu içgörüleri de göz önünde bulunarak hangi konuları önceliklendireceksiniz?
TD: Ipsos ile gerçekleştirdiğimiz Herkes için Sağlık 2024 Tüketici İçgörüleri Analizi aynı zamanda gelecekte atacağımız adımların da yol haritası. Bizim için önemli olan, elde ettiğimiz bu içgörüleri yalnızca stratejik planlamamızda değil, toplumsal faydayı gözeten tüm projelerimizde rehber olarak kullanmak. Böylece bireylerin ve toplumun uzun vadeli iyilik hâline katkıda bulunmayı sürdüreceğiz. “Herkes için Sağlık, Sıfır Açlık” misyonumuz doğrultusunda, faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda sağlık bilincini güçlendirecek uzun vadeli stratejiler benimsiyoruz. Zihin sağlığı, stres yönetimi ve günlük yaşamda sağlıklı alışkanlıklar, önümüzdeki dönemde de öncelikli alanlarımız arasında yer almaya devam edecek.
Here you'll find all collections you've created before.