Star Wars

Güç sizinle olsun, her zaman.

Star Wars

O, 1970’lerde George Lucas’ın hayaliydi. Ama teknolojik yetersizlikler ve bütçe yüzünden de aklındaki gibi yapamadığıydı. Tatooine dediğiniz yer, Tunus’taki çöllerdi, ama bizim için bambaşka bir gezegendi. Beyaz perdede beliren “Uzun zaman önce çok çok uzakta bir galakside…” cümlesi alkışın koptuğu ve nefeslerin tutulduğu andı. Çocuklar için her ince tahta parçası bir ışın kılıcıydı. X-Wing’ler ne kadar coşkuysa, “Luke, I’m your father.” cümlesi de bir o kadar dramdı.

Empire Strikes Back’te Yoda’nın öğütleri aslında herkes içindi. “No, try not. Do or do not. There is no try.” çoğumuz için bilgeliği simgeliyordu. Bütün bölümlerin müziğini yapan John Williams görünmeyen kahramandı. Imperial March, Darth Vader’ın kimlik kartıydı. Duel of Fates, düellonun heyecanını Qui Gon’a vedanın hüznüyle birleştiren bir başyapıttı. Cantina Band ise, bar sahnesinde gülümseten ve dilimize takılan melodiydi. Oyunlarda aramızda Luke Skywalker’ı hatırlamasak da, Darth Vader rolünü kapanların sayısı azımsanamayacak kadar çoktu.

Belki de Jaguar F-Type reklamında Ben Kingsley’nin dediği gibi; “Kötü olmak güzeldi”. Star Wars bir filmden çok daha ötesiydi. Aralık ayı yepyeni bir jenerasyonun Star Wars ile tanışmasına sahne olacak. Star Wars’u görmeyen yok diye düşünebilirsiniz. İzleseler bile, o filmler abilerine / ablalarına ve ebeveynlerine aitti. İlk jenerasyon IV, V ve VI ile büyümüş; ikinci jenerasyonsa I, II, III ile gemiye binmiş ve hikâyeyi bir yerinden yakalamıştı. Bu film, üçüncü kuşağın kendisine ait ilk başyapıtı olacak.

Star Wars

Kuşaklar arasında köprüyü kurmak, derin bir sevgiyle bağlı 7-77 herkesi mutlu etmek yeryüzündeki en zor işlerden biri. Star Trek’te bunu başarmış bir J.J. Abrams’ın, burada da ustalık eserine imza atması muhtemel. Star Wars’un derinliğini işlemenin yanında, en basitinden gövdeli savaş sahnelerinin “gamer” bir jenerasyonu etkileyeceği kesin. Bu kitle forumlarda ve sosyal medyada filmi ve Star Wars ekosistemini uzun zamandır tartışıyor. Örneğin, Kylo Ren ve Ren Şövalyeleri konusu dillendiriliyor ve merak ediliyor. Rey kim, soyadı ne, Han Solo ile akrabalığı var mı gibi sorular soruluyor. Luke’un R2-D2’ya dokunduğu an, Han Solo ve Princess Lea’lı sahneler geçmişe selam gönderiyor ama genelinde ana hedef kitlenin yeni jenerasyon olduğu çok açık.

Mesleki gözlükle bakınca Disney’in muhteşem pazarlama makinesinin ilk günden beri tıkır tıkır işlediğini görebiliyoruz. Marvel ekosistemini tozlu çizgi romanlardan çıkartıp büyük bir ustalıkla Hollywood’un ortasına anıt gibi diken şirketin, Star Wars’a da yeni bir kapı açıp onu ileriye götürmesi şaşırtıcı değil. Kylo Ren’in ışın kılıcı ve BB-8 gibi eşsiz detaylar, sadece satış üzerinden bile çılgın gelirlerin elde edileceğinin haberini veriyor.

Film ilk fragmandan itibaren yükselen bir gümbürtüyle sosyal ağlarda tartışılıyor. 16 Aralık geceyarısından sonra ortalık daha da kızışacak. Kimisi çok sevecek, kimisi 1980’lerde kalan bazı duygularının etkisiyle yorumlayacak. Ne olursa olsun, unutmamak gereken bir şey var: Star Wars hem sinema hem de pazarlama tarihinin en önemli yapıtaşlarından biri. Dev bir pazarlama makinesinin, en ince detayına kadar düşünerek, herkese dokunabilen bir geçişi nasıl yönettiğini izliyoruz. Size tavsiyem, ailenin genç bireylerini alıp en yakındaki sinema salonuna götürün. C-3PO/Yoda taklitleri, Darth Vader kostümleri ve babalarından dinledikleri anılardan sonra kendi başyapıtlarıyla tanıştırın onları. Ve tarihe bir kez daha tanıklık edin.

Güç sizinle olsun, her zaman.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.