Şimdiden markalaşan bir okul: Marka Okulu

Bir markanın gücü, tüketicinin davranışını etkileme yeteneğinde yatar. Güçlü markalar yaratmak, yönetmek için insan kaynağı yetiştirmek üzere yola çıkan Pazarlama İletişimi Yüksek Lisans Programı Marka Okulu, hayatım boyunca beni en çok gururlandıran projelerimizin başında yer alıyor. Bundan daha fazla gurur duyacağımız bir proje ileride olur mu bilemiyorum.

Geçtiğimiz yıl Haziran başında İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kaan Varnalı hocamız beni ziyarete geldi. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi kapsamında devam eden pazarlama iletişimi yüksek lisans programını yeniden yapılandırmak istediklerini ve sektörden kendilerine bir partner aradıklarını belirtti.

Uzun süre düşündükten sonra birkaç kez de İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu ile bir araya gelerek konuyu tartıştık. Ve tereddütlü bir süreç geçirdikten sonra tekliflerini kabul ettim. Tereddüt ettim çünkü nasıl bir iş çıkarabileceğimizi, başarıp başaramayacağımızı bilemiyordum. Eğitim işi yüksek sorumluluk ve bilinç isteyen bir alan.

İlk etapta, İstanbul Bilgi Üniversitesinin Pazarlama İletişimi Yüksek Lisans Programını yeniden yapılandırma, konumlandırma çalışmasında odaklanılması gereken en doğru alanın ‘360 derece marka yönetimi’ olduğu konusunda, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu ve yardımcısı Doç Dr. Kaan Varnalı ile görüş birliğine vardık. Bu kararımız doğrultusunda da araştırdık ve en doğru ismin Marka Okulu olduğuna karar verdik.

Büyük ilgi

Güz dönemi ve bahar dönemi için yapılan toplam bin civarında başvuru arasından mülakatlar yaparak seçtiğimiz 140’tan fazla yeni öğrencimizin bir bölümü 3 Mart’ta derslere başlayacak.

Marka Okulu Başkanı, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kaan Varnalı, son derece yetenekli, çok genç bir akademisyen. Varnalı Marka Okulu ile ilgili şöyle diyor: “Pazarlama iletişiminin temelinde yaratıcılık, yenilikçilik ve insan odaklı olmak var. Bu anlayış ışığında tartışan, uygulayan ve üreten bir akademik gelişim ortamını katılımcılarımızla paylaşmanın heyecanını yaşıyoruz. Teoriye haksızlık etmeyen, ancak teoride bırakmayan bir müfredat ile geleceğin pazarlama iletişimine yön veriyoruz.”

CMO Perspektifi

Sektörden çok değerli uygulamacıların da yer aldığı akademik kadroda, ben de bahar dönemi için ‘CMO Perspektifi’ adlı bir ders vermeye hazırlanıyorum. Farklı sektörlerden pazarlama ile ilişkili direktörlük pozisyonunda çalışan seçkin profesyonelerin, markalara hayat veren üst düzey yöneticilerin, CMO’ların, şirketlerin üst düzey yöneticilerine ilham veren, zaman zaman da ders veren sanatçıların ve gazetecilerin yer alacağı bir ders olacak bu. Tüm bu kişilerden öğrencilerimle birlikte içgörü damıtmaya çalışacağız. Sanatçı Ali Poyrazoğlu’ndan Numil Gıda Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu’na, Marka Danışmanı Güven Borça’dan Vodafone Pazarlama Direktörü Bilge Çiftçi’ye, Reklamcı Hulusi Derici’den Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Lale Saral Develioğlu’na, Siyasi İletişim Uzmanı Necati Özkan’dan Sanatçı Gülben Ergen’e kadar birçok önemli isim bu derse konuk olarak katılacak. Bunlar dışında bizimle dünyadan deneyimler paylaşacak çok değerli hocalarımız Jeff Jarvis, David Aakeer ve Piet Hein Van Dam’ı da ağırlayacağız.

Soldan sağa: Jeff Jarvis, David Aakeer ve Piet van Dam

Tüm bu sürecin sonunda okuldan mezun olacak ve sektöre gelecek insanların mükemmelliğini tahmin edemezsiniz. Şu anda daha yolun başındayken bile bize ilham veren onlarca öğrencimiz var. Kreatif direktörler, yönetmenler, sanat yönetmenleri, pazarlama uzmanları, sanatçılar, yeni mezun olmuş ama kendi markasını yaratmak isteyen cesur girişimciler, aile şirketlerini büyütmek isteyen ve markalaştırmak isteyenler… Bir avukatımız bile var. Beni en çok etkileyenlerden birisi de gastronomi okumuş, bu alanda dünyanın en iyi okullarından birisinde yüksek lisans yapmış bir öğrenci oldu. Marka Okulu’nu bitirmek istiyor çünkü Türk mutfağını dünyada marka yapmak, tanıtmak istiyor.

Son dönemlerde Türkiye’deki hiçbir şey beni öğrenciler kadar umutlandırmıyor. Türkiye’nin geleceği ve markalar dünyası için Marka Okulu öğrencilerimizin bir umut olduğunu düşünüyorum. Türkiye onların yaratacağı markaları, imza atacağı kampanyaları konuşacak gelecekte.