Günümüzün sosyoekonomik koşulları altında aile yapısı da ciddi bir değişim içerisinde. Sayısı gittikçe artan tek ebeveynli yani mikro aileler bu değişimin bir sonucu olarak karşımızda. Artık daha kapsayıcı düşünmek zorundayız.
Toplumdaki yaygın anlayış aileyi, “anne, baba ve çocuktan” oluşan, toplumun en küçük parçası olarak tanımlasa da günümüz aile yapısı, farklı sosyal ve ekonomik koşullar neticesinde ciddi bir değişim geçiriyor. Çocuklu ailelerde boşanma, eşlerden birinin yaşamını yitirmesi veya çocukların evlilik olmadan dünyaya gelmesi, çocuksuz bir bireyin evlat edinmesi gibi durumlarda çekirdek aile, yalnızca anne veya yalnızca baba ile çocuktan oluşan tek ebeveynli aileye dönüşerek varlığını sürdürüyor. Tek ebeveynli hanelerin sayısı günden günde artsa da toplumun, iş dünyasının, medyanın, reklam ve pazarlama dünyasının bu ailelere bakış açısının yeterli olgunlukta olmadığı üzerine yeni bir gündem oluşmaya başlıyor.
Boşanmalar ve gençlerin evliliğe bakış açısını etkileyen faktörlerle ilgili alt başlıkların içini kültürel yapı, duygusal ve ekonomik ihtiyaçların karşılanabileceği konusunda güvensizlikler, artan bireysellik ve daha birçok madde ile doldurmak mümkün. Konunun rakamsal boyutunu ortaya koyan TÜİK istatistiklerine göre, evlenme oranlarının giderek düştüğü son 20 yılda boşanma oranlarındaki artış oranı yüzde 89.
Boşanmaların yüzde 33,4’ü evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşiyor. Cinsiyet ve yaş kırılımına bakıldığında ise boşanmaların kadınlarda en çok 30-34, erkeklerde 35-39 yaş grubunda gerçekleştiği görülüyor. Rakamların ardında aile içi şiddet ve geçimsizlikten aldatmaya; ekonomik zorluklardan kadın işgücünün istihdama daha fazla dahil olması ve iş-yaşam dengesini kurmakta zorlanmasına kadar uzanan büyük bir nedenler zinciri var.
Bu rakamların hemen yanında bir de katılımcıların yüzde 55’inin aile yaşantısından memnuniyet duyduğunu bildirdiği, Türkiye’de Ailenin Değişen Yapısı Araştırması bulunuyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Areda Survey işbirliğinde 2022’de gerçekleştirilen araştırma ilk bakışta umutlu bir tablo çiziyor gibi görünse de önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerek. Yaşantıdan duyulan memnuniyet oranlarında gözle görülür bir düşüş var.
Yaşantısından memnun olmadığını bildirenlerin oranı bir önceki araştırmada yüzde 12 iken 2022’de yüzde 20’ye ulaştı. Boşanmanın temelinde yer alan en önemli faktörün ekonomi olduğu da araştırmanın bulguları arasında. Katılımcıların yüzde 55’i boşanma sebebi olarak ekonomik zorluklara işaret ederken, bir önceki araştırmada boşanmayı ekonomik nedenlere dayandıranların oranı yüzde 37 düzeyindeydi.
Sadece anne veya sadece baba ile çocuktan oluşan tek ebeveynli aile yapısı “mikro aile” olarak da adlandırılıyor ve sayıları her geçen gün daha da artıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Melis Yelsalı Parmaksız’ın Bekâr Annelerin Var Olma Sanatı adlı podcast serisinde belirttiği üzere, globalde tek ebeveynli hanelerin oranı yüzde 10 civarında. Bunların yüzde 85’ini bekâr anneler, yüzde 15’ini bekâr babalar oluşturuyor. Benzer bir durumun görüldüğü Türkiye’de de hanelerin yüzde 10’u tek ebeveynli. Bunların yüzde 80’ini tek ebeveyn anneler oluştururken, yüzde 20’sini tek ebeveyn babalar oluşturuyor. Yani 26 milyon hanenin 2 milyondan fazlası anne ve çocuktan, yaklaşık 600 bini baba ve çocuktan oluşuyor.
Mikro aileleri Türkiye’de yaşanan ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin bir sonucu olarak değerlendiren Türkiye’nin Anneleri başlıklı FutureBright raporu, boşanmanın erkeklerin sosyal hayatında büyük bir yük oluşturmadığına, kadınların ise dul olarak yaftalandıklarına ve hem sosyal hem duygusal açıdan bir yükün altına girdiklerine işaret ediyor. Türkiye’nin anne profillerini belirlemek amacıyla 267 binden fazla kullanıcıya ait sosyal medya yorumu, blog gönderisi, forum tartışmaları ve diğer sosyal medya etkileşimlerinin yapay zekâ ile analiz edildiği ve 1-6 ve 7-15 yaş aralığında çocukları olan 25-45 yaş arası bekâr anneyle yüz yüze görüşmelerin yapıldığı araştırmanın önemli tespitlerinden biri de tek ebeveynli hanelerin markalar ve medya tarafından yeteri kadar dikkate alınmıyor oluşu.
Bekâr Anneler Derneği Başkan Yardımcısı Esra Baykal da Milliyet gazetesine verdiği röportajda bu tespiti destekler ifadelerde bulunuyor. Bekâr annelerin önceliğinin daralan ekonomiyi yönetmek olduğunu ve indirimli ürünlere yöneldiklerini söyleyen Baykal şöyle devam ediyor: “Aile kampanyalarının sadece çekirdek ailelere uygun hazırlanması, tatil paketlerinin anne-çocuk olarak kurgulanmaması, kendilerine özel sadakat kartları olmaması, reklamlarda anne-çocuk birliğini görmek istemeleri en sık dile getirdikleri konular. Sosyal medyada kendileri gibi boşanan ve hayatlarına devam etme gücünü bulan influencer’ları takip etme oranları yükseliyor. Kişisel gelişim sayfaları, çocuk eğitimi ve psikolojisi konularında da daha fazla kanal takip etmeye başlıyorlar. YouTube burada en önemli kaynak oluyor” diyor.
Bekâr annelerin iş dünyasında nasıl konumlandıkları üzerine dikkate değer bir değerlendirme de yine Parmaksız’dan geliyor. Kurumlarda kapsayıcı ve eşitlikçi çalışma kültürü oluşturulurken ve bu yönde belirlenen politikalar uygulanırken dahi çekirdek ailelerin model alındığına dikkat çeken Parmaksız, “Çalışma saatleri, esnek çalışma imkânları, izinler… Tüm bu bahsettiklerimiz çekirdek aile, kadının ev işlerinden ve aile üyelerinin bakımından sorumlu olduğu ve genel olarak da çalışmadığı ya da aile bütçesine katkı olarak çalıştığı modele göre düzenlendiğinde bekâr anneler çalışma hayatını ve özel hayatını dengelemekte çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Bunu sürdüremeyeceklerini gördüklerinde çalışma hayatına daha az katılıyorlar. Geçici işlerde, kariyere yönelik olmayan işlerde ya da düşük gelirli işlerde çalışıyorlar” diyor.
Markalar ilgili reklam ve pazarlama projelerinde ağırlıklı olarak çekirdek ailelere hitap etse de bekâr anne/baba ile çocukları arasındaki bağlara dikkat çeken çalışmaların örneklerine rastlamak mümkün. Fransız süpermarket zinciri Intermarché’nin eşinden yeni ayrılmış bir babanın oğluyla birlikte geçirdiği ilk akşam yemeği deneyimine eşlik etmemize vesile olan Romance imzalı reklam kampanyası “Every meal has its own story” bu tarz çalışmaların etkili bir örneği. Filmin her sahnesinde hem babanın hem oğlunun yaşadıkları duygusal zorluklara ve baba-oğul arasındaki güçlü bağın iyileştirici gücüne vurgu yapılıyor.
Aile yaşamının çoğunlukla göz ardı edilen dip köşelerine ışık tutmaya cesaret eden IKEA, “Where life happens” projesiyle tek ebeveyn anne ve babaların çocuklarıyla yaşadıkları acı tatlı anları, hayata karşı verdiği zorlu mücadeleleri gözler önüne seriyor.
Çocukların gelişimine daha fazla katkıda bulunmak isteyen babalar için Mustela ve AÇEV işbirliğiyle hayata geçirilen “Baba Destek Programı” da Türkiye’de bekâr babaları çocuk yetiştirme süreçlerinde desteklemeyi amaçlayan değerli bir proje olarak öne çıkıyor. “kalptenbaba” adlı Instagram hesabından deneyimlerini paylaşarak takipçilerine bir babanın da çocuk yetiştirebileceğini göstermeyi amaçlayan ve Türkiye’de evlat edinen ilk bekâr erkek olarak tarihe geçen Serkan Özübek de projede yer alan isimler arasında.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.