Klavye delikanlılığı dijitalin normali. Dijital benliklerimiz, “gerçekteki biz”in aynısı olmak zorunda değil.
Hiç kitap çaldınız mı? Peki, orijinalini almak yerine o bayıldığınız korsan kitap sitesinden download ettiniz mi?
Sahi neden ikinci soru normal bir aksiyon gibi geliyorken, birinci soruyu bir hırsızlık suçlaması gibi algılıyoruz? Bu soru bize dijital davranışımızı anlamak için bir kapı aralıyor. Biraz irdeleyelim.
Online ortamlarda kimsenin suratına bakmak, kimseyle aynı ortamda bulunmak zorunda olmadan alışveriş yapabiliyor, oyun oynayabiliyor, iş çözebiliyor, sohbet edebiliyoruz. Bu durum, iyi veya kötü, fiziksel ortamda yapması daha zor olacak birçok şeyi yapabilmemize sebebiyet veriyor. Söylemesi zorsa, yazması daha kolay oluyor. Teams üzerinden istifa konuşması daha kolay mesela… Fiziksel ortamda “şimdi herkesin ortasında rencide etmeyeyim” diye kendimizi tutarken, dijital ortamda özellikle herkesin ortasında söylemek istiyoruz. Bu rahatlığın (!) üstüne bir de görünme, duyulma içgüdüsü yerleşiyor. Herkesin negatif yorumladığı bir konuda daha görünür olmak içgüdüsüyle daha negatif oluyoruz. Zaten yapılabilecek tüm negatiflik yapılmış. Küfür ediyoruz. Like almak için sivrileşiyoruz. Hâliyle negatifi daha fazla yürütüyoruz.
Dijital davranışı anlamak, dijital varlıklarımızı nasıl yönetmemiz gerektiğiyle ilgili temelleri de bize anlatıyor. Dijital hayatlarımız, dijital varlıklarımız her geçen gün daha önemli hâle geliyor. World of Warcraft karakteriniz, Instagram story’leriniz, attığınız tweet’ler artık kendi başına, fiziksel benliğinizle alakalı olmak zorunda olmadan yönettiğiniz değerler. Hâlâ influencer’larla gerçek hayatta arkadaş olduktan sonra “Hiç Instagram’da paylaştığı gibi biri değil” diyenlerimiz var. E değil, Instagram hesabı kişinin tüm doğrularını ve karakterini yansıtmak zorunda değil. Yarın Tiktok’ta başka bir şekilde var olabilir, metaverse evreninde sizi daha da çok şaşırtabilir.
“Dijital varlık, dijital algı” konularında derinleşmekte fayda var. Hissiyatı sanal olan bu konunun hayatımızı nasıl “gerçekten” dikte ettiğini, birçoğumuzun mesleği, başarısı veya belası hâline geldiğini kabul edelim. Bizleri “sadece online” tanıyan birçok insan var ve bu sayı her geçen gün katlanarak artıyor. Sadece online. Bunu bir düşünelim. Bu kişiler, attığınız tweet’lerden, yaptığınız Instagram paylaşımlarından zihinlerinde oluşan “bir imaj” olarak tanıyorlar sizi. Bu imajın nasıl olacağını ise büyük ölçüde siz belirliyorsunuz. Kişisel, iş veya marka hesaplarında durum birbirinden farklı değil. Bu kişiler, sizden bahsetmek durumunda olduklarında seramik hobiniz veya yüzme kariyerinizle değil, yüksek ihtimalle paylaşımlarınız odağında sizden bahsedecekler.
Klavye delikanlılığı dijitalin normali. Dijital benliklerimiz, “gerçekteki biz”in aynısı olmak zorunda değil. Çoğunlukla yakın da değil. Hâliyle varsaydığımız iletişim gerçekleri aslında geçerli değil. Bir marka, ürününden hiç bahsetmeyen, kendisiyle ilk bakışta hiç bağdaşmayan bir Instagram hesabına da sahip olabilir. Bir influencer farklı mecralarda farklı personalara sahip de olabilir. Kim bilir, dijitalde etkili olmak için belki tam da böyle yapmamız gerekiyordur…
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.