MediaCat

İlahi Kreasyon 3

Her ikisi de çalışkandı lakin Goygoy’un Gıybet’e göre daha acar ve girişken oluşu dikkatlerden kaçmıyordu.

İlahi Kreasyon 3

Reklam Tanrısı Jargon, çok konuda öncü olarak bilinirdi. Geleneksel Kristin Haydar ödül törenlerini protesto edip gitmemek, Olimpos Dağı’nın en sarp yamacına oturup tek başına, içindeki benle scrabble oynamak ve böylece kesinlikle galip gelmek, sunumlara bilhassa azıcık gecikip birdenbire toplantı ortamına zembille inmek, bunlardan bazılarıydı.

Vedat Özdemiroğlu: İlahi Kreasyon 3Son yaptığı ‘maymunlar numarası’ da çok yankı uyandırmıştı. Düzenli olarak yürüyüş yapıp paparazzilere yakalandığı liman rıhtımında, Deniz Tanrısı Poseidon, Jargon’a iki adet yavru beyaz maymun armağan etmişti. Jargon, kucaklayıp ajansa getirdiği ve sekiz hevenk muzla şımarttığı bu ikiz maymunlara ‘Goygoy’ ve ‘Gıybet’ isimlerini takmıştı.

Maymunlar, daha ilk günden ajans halkının gönlünde taht kurdu. Sütlü muz püreleri, Nutella’ya bandırılmış grissiniler, meyveli yoğurtlar ve daha neler nelerle beslenen Goygoy ile Gıybet, kısa zamanda serpilip güçlendiler, boy attılar. Öyle ki, Strateji Tanrıçası Çisil’in annesiyle birlikte ördükleri lila süveterler, on gün sonra maymun bebelere dar gelmeye başladı. Zeus’un oğlu olmanın avantajıyla ofise sızmış olan Fayton’a da eğlence çıkmıştı, maymunlara elleriyle şişe kola içirip fıstık yedirmeye bayılıyordu.

Hattızatında Fayton, zıvanadan çıkmıştı. Toplantılarda dile getirdiği fikir ve öneriler, diğer kreatifleri öylesine darlıyordu ki, Jargon ajansa kadrolu bir tansiyoncu tutmak zorunda kalmıştı. Saçmalamadığı zamanlarda da komik video izliyordu; İsmail YK’lı Dora Hospital reklamlarını yüksek sesle yarım gün izlediği için yanında çalışan Slogan Tanrısı Pekşat depresyona girip rapor almış, böylece tatil için Assos’a gitme geleneği başlamıştı. Jargon, Zeus’u ne kadar seviyorsa, Fayton’u da o denli sevmiyordu; bu ziyanlık çocuk yüzünden Çok Tanrılı inancını kaybetmek üzereydi. İş tutkusu, profesyonellik ve altın sikkeler, bu çılgınlığı yapmasını engelliyordu neyse ki.

Ofis boy olarak çalıştıralım maymunları!

Bir zaman sonra, Goygoy ve Gıybet de Jargon’un sinirine dokunmaya başladı. Acıktıklarında kısa çığlıklar atıp kafa şişirdikleri gibi, doyunca da keyiften homurdanıp gene yoruyorlardı. “Bu böyle olmaz” diye masaya yumruğunu vurdu Jargon. “Böyle işlevsiz duracaklarsa gitsinler daha iyi!” Çisil sordu: “Ama nereye gidecekler?” “Çisil haklı” dedi Fayton, “Sen sus!” diye bağırdı Jargon.

Gayet sürpriz şekilde, çözüm önerisi tansiyoncudan geldi: “Boş durmasın bunlar madem öyleyse, ofis boy olarak çalıştıralım maymunları!” Böylece, dört günlük bir eğitimden sonra, Goygoy ve Gıybet, ajansın içinde çay, kahve taşımaya, ticket kullanarak küçük alışverişler yapmaya, su damacanalarını etiketleri öne gelecek şekilde hizalamaya, ihtiyacı olanlara masaj yapmaya ve benzeri işlere giriştiler. Her ikisi de çalışkandı lakin Goygoy’un Gıybet’e göre daha acar ve girişken oluşu dikkatlerden kaçmıyordu.

Maymunu bile reklamcı yaptım!

Şok gelişme, bir salı sabahı patlak verdi. Bir çakmak markası için fikir toplantısı yapılıyordu. Çok ünlü bir başka çakmağın sloganını sollamak için hummalı mesai sarf ediliyor, akıllar fikirler havada uçuşuyordu.

Tam da Fayton “Olimpiyat meşalesi bu çakmakla yakılsın, slogan da ‘Olimpiyat dört yılda bir, bizim çakmak her gün olsun” dediği an, odaya elinde limonlu soda tepsisiyle Goygoy girdi.

Goygoy önce fısıldadı: “Promete!” Fısıltıyı sadece Jargon duydu. “Durun” dedi, “susun! Ne dedin sen?” Goygoy, boğazını temizledi ve konuştu: “Promete oynasın!”

“Ve Goygoy’un dediği oldu!”

Ve Goygoy’un dediği oldu. Çakmak reklamında sıradan, ölümlü insanlara ateşi veren, bu sebeple de tanrılar platformundan dışlanan Promete oynadı: Ateş henüz olmadığı için boş şömineyi seyreden dört kişilik çekirdek aileye Promete yaklaşıyor ve cebinden beyaz çakmağını çıkarıp ailenin reisine uzatıyordu. Uzatırken de “Çak çak yak!” diyordu. (Bu noktada Fayton’un itirazı olmuştu, sloganın “Dök dök ye” şeklindeki ünlü slogana aşırı benzediğini, daha dün evrim geçirene gösterilen ilginin -her nedense- kendisinden esirgendiğini, önüne gelene belirtip duruyordu.) Reklamın devamında anne ve çocukları, ateşi renkten renge, şekilden şekle girerek çatırdayan şöminenin karşısında saadetle otururken, ailenin reisi, Promete’nin kolundan dostça tutuyor ve “Adamsın!” diyordu.

Goygoy, artık kreatif olmuştu. Mutluydu. Jargon daha da mutluydu. “Maymunu bile reklamcı yaptım, bir sonraki hedefim muhabbet kuşundan müşteri temsilcisi yaratmak” diyor ve kahkahalar atıyordu. Mutluluğunu Zeus’un telefonu bozdu, Olimpos Parkı’na yapılacak AVM ile ilgili görüşmek için çağırıyordu.

Haberi tatilde alan Pekşat, kendi kendine “Diren Olimpos!” diye mırıldandı.

İlgili İçerikler

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.