Son günlerin en çok konuşulan reklam yüzlerinden İdo ile McDonald’s reklamları ve kariyeri üzerine konuştuk.
McDonald’s reklamlarıyla birlikte birden çok mecrada sıklıkla rastlar olduğumuz İdo Tatlıses’le bir araya geldik ve reklam deneyimini konuştuk. Müziğin kendisi için her zaman öncelikli olduğunu söyleyen İdo, bu topraklarda yaşayan herkesin içinde bir parça arabesk olduğu ve olacağını düşünüyor.
Nasıl bir araya geldiniz McDonald’s ile?
Abi McDonald’s çok peşimden koştu. Ben böyle telefonları falan açmadım hiç… Şaka yapıyorum tabii. Bana da sürpriz oldu aslında. Bir telefon geldi reklam ajansından. Görüşmeye gittim, bir baktım ki McDonald’s için çağırmışlar. Öyle olunca anneme dedim ki “Hemen, ne olursa olsun evet diyoruz”. Büyük bir marka, dünyanın ilk 10 markasından biri. Bu yüzden hiç düşünmeden kabul ettim diyebilirim.
Reklam filminde rol almak nasıl bir tecrübe oldu sizin için?
Klip çekimleri yapıyoruz, biraz da olsa aşina olduğum bir durum ama klip reklama göre biraz daha basit kalıyor. Çünkü reklamda birçok şeyi birden düşünmeniz lazım. İlk önce eşlik ettiğiniz marka var ki bence, benden önce onu öne çıkarabilmek lazım. Tabii bunu yaparken beni de belli bir ölçüde gösteriyorsunuz. İkisini aynı anda yapabilmek hakikaten zor iş. Zormuş, daha doğrusu. Öğrenmiş oldum. Ama hoşuma gitti, fırsat olursa devam edeceğim inşallah.
Marka da kendi iş hedefleri açısından kampanyanın etkili olduğunu söyledi. Yeni müşteriler kazanmışlar, kampanyadaki menülerin satışları artmış… Herşey güzel gidiyor.
“Ekiple konuşmayalım, hemen evet diyoruz” sözünüzden hareketle soracağım. Nasıl bir ekiple yön veriyorsunuz kariyerinize?
Toplamda 12-13 kişilik bir ekibiz. Başta şirket (Deriko Müzik) sahibi olarak Derya Tuna var. Herkesin bir görevi var: Biri medya planlamasını, biri PR’ını, biri albümde çıkacak şarkıları, biri gelen teklifleri inceliyor örneğin. Anneme, büyük patrona, “kimseyle konuşmuyorsunuz, ben tamamım” derken “tüm bu süreçlerden geçmemize gerek yok, ben hazırım” demek istemiştim…
İbrahim Tatlıses’in adı kariyerinizi nasıl etkiliyor dersiniz?
İbrahim Tatlıses’in adı var, doğru. Ama artık onun dışında bir İdo Tatlıses adı da var. Ne mutlu bize ki bu adı yaratabildik. O yüzden bu ve benzeri işlerde son sözün bende olması söz konusu ki bu da harika bir şey bence.
Berklee College of Music’te aranjörlük ve prodüktörlük üzerine bir sertifika programı tamamladınız. Müzik yaşantınız için ne ifade etti bu program?
Müzikle ilgileniyorum malum. Bu bir donanım meselesi. Bunun yanında Türkiye dışında farklı bir kültür, farklı bir yer görme isteğimle de alakalıydı. Hoş Amerika’nın da öyle çok büyük bir kültür olduğunu düşünmüyorum ama… Bir farklılığı var tabii, pop müzik konusunda özellikle. “Orası bana bir şeyler katar” diyerek gittim ve kattı da. En basitinden, gitmeden arabesk yapan ben, şimdi pop müzik, DJ’lik yapıyorum.
Arabesk’ten pop müziğe geçiş keskin sayılabilecek bir dönüş. Müzik konusunda nasıl bir rota var aklınızda, nereye doğru seyredeceksiniz bundan sonra?
Türkiye’de herkesin damarında arabesk var. Ben ne kadar “Elektronik müzik yapacağım. Caz yapacağım veya hicaz yapacağım” falan desem de, öyle veya böyle bir arabesk damar var. Hiçbir zaman da gitmeyecek. Çünkü bu duygular çok uzun zamandır hissediliyor. İsterseniz elektronik müzik yapın, illaki bir yerinde arabesk kokusu alıyorsunuz -sözünde, müziğinde, yorumunda vesaire.
Ben elektronik müzik veya arabesk müzik yapıyorum demeyi değil, hoşuma giden müziği yapıyorum demeyi tercih ediyorum. Kulağıma güzel geliyor, benim hoşuma gidiyorsa; benim söylemekten hoşlandığım şeyi söylemem dinleyenlerin de hoşuna gidiyorsa tamam. Bunun için çalışıyorum zaten, beni antipatik bulanlar da mutlaka müziğimi dinlesin diye bir endişem yok. İdo’nun aşk hayatı, aldığı ev, yaşam tarzı gibi şeylerle ilgilenmesin kimse. Müziğiyle, reklam filmiyle, oradaki oyunculuğuyla ilgilensin insanlar.
Oyunculukla da tanışmış oldunuz reklam filmiyle. Müzik mi daha cazip geliyor size yoksa oyunculuk mu?
Aslında oyunculukla daha önce tanışmıştım. 10 yaşında yoktum henüz, babamın bir klibinde oynayarak. Ama tabii müzik benim sevdiğim iş. Mesleğim bu benim. Hayatımı bu şekilde kazanıyorum. Oyunculuk da ilerlerse o da yaşamımın bir parçası olacak elbette. Aslında farklı dallar ama o kadar alakasız değiller. Becerebilmek mühim olan, reklamlarda becerebildim mi bilmiyorum ama…
Becerebilmiş misiniz, ne diyor insanlar?
İnsanların tepkisi olay güzel. Hatta “Bu nasıl oyunculuk ya, bir dizide oynasana” diyenler bile var. Böyle yorumlar geliyor, ben de evde tek başımayken gaza geliyorum. “Tamam ben kendi kendime dizi çekiyorum o zaman” deyip işte telefondan kendimi çekip Snapchat’e veya Instagram’a video koyuyorum… Şu an için olay bu seviyede.
Sonsuz Teşekkürler isimli single’ınız yalnızca YouTube’da 22 milyondan fazla kez izlenmiş. Dijital dünyayla aranız gayet iyi görünüyor. Nasıl yönetiyorsunuz oradaki varlıklarınızı?
Sonsuz Teşekkürler toplamda 30 küsur milyon -38 veya 39 olması lazım- kez izlendi. Valla ben sosyal medyayı çok iyi kullandığımı düşünüyorum. Seviyorum da. Her çağın bir trendi vardır ya, bu da bu zamanın trendi işte. Evde oturup televizyon izlemiyor sanki insanlar eskisi gibi. Şimdi yolda giderken bile olsa kendi istediğin, ilgini çeken şeyi YouTube kanalından takip ediyorsun. Kim yeni ne yapmış, nereye gitmiş, neden etkilenmiş…
Bunu televizyonda bir hafta beklemek var; öbür tarafta da YouTube’da yaptıklarını iki günde bir yayınlayan, bunu da çok güzel montajlayarak yapan insanlar var. 80 kişinin bir televizyon programını götüremediği, bir kişininse 80 milyon izlendiği durumlar söz konusu olabiliyor bu dünyada. Böyle bir şeye imkân sağladığına göre, demek ki YouTube baya güzel bir şey. 1,5 – 2 ay sonra ben de kendi yaşamımı konu alan bir kanalla YouTube’da yer almaya başlayacağım. İlerde nasıl bir şeye dönüşür, toplamda sekiz kişi mi izler bilmiyorum ama bakalım.
Babanızla tarzlarınız epey farklı. O ne diyor sizin müziğiniz hakkında?
Pek bir şey söylemez o. Yaptığım işte hata bulmadığı sürece beğenir. Beğenmediğinde de söylemez bu arada, belki de kendi hatamı kendim bulayım istediği için böyledir. Öyle çok da müzik konuşmayız zaten… Şaka tabii bu, konuşmalarımızın yüzde 95’i müzik hakkındadır hep.
Reklamla yeni bir macera başladı diyebiliriz sizin için. Buradan sonra nasıl ilerleyeceksiniz? Hedeflerinizde neler var?
Çok şükür her şey güzel gidiyor. Ben hakikaten çok heyecanlıyım. Bir ara nereye baksam kendimi görüyordum, bir ara psikolojim bozuldu “Her yerde bu çocuk var ya” diyordum. Geçenlerde magazincilerin bir arada olduğu bir röportaj vardı. “Bu sene sizin yılınız gibi oldu” dediler. Böyle bir yorumun onlardan gelmesi çok önemli tabii. Ne mutlu bana, gerçekten öyle olduysa.
Oyunculuğa daha erken girdim ama müzik her zaman benim için ön planda. Bir ay sonra çıkacak yeni bir single için çalışıyorum şu sırada. Ondan 4 – 5 ay sonra da 11 şarkılık bir albüm yapacağım. Şu anda durum böyle. Umarım her şey böyle güzel devam eder.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.