Yıllardır sunumlara konulan sloganı artık değiştirmek gerekiyor: “Gelecek mobil değil, bugün mobil.”
– “Mobil reklamlar çalışmıyor. Biz yaptık, olmadı mesela.”
– “Cepten internet diye bi şey yok, sadece Facebook için giriyorlar.”
– “Telefondaki banner’lara kazara basıyorlarmış.”
– “Küçücük ekranda dizi mi seyredilirmiş? Gözleri bozulur insanın.”
– “Televizyon reklamlarından başka mecraya bütçe kalmıyor.”
Mobil dünyaya yönelik önyargılar muhtelif. Bu ve benzeri düşünceler, markaların mobil dünyada harekete geçmesini engelliyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) son raporunu okuyorum. Her zamanki gibi çarpıcı rakamlar var. Örneğin, mobil bilgisayar ve cepten internet hizmeti alan mobil genişbant abone sayısı 35 milyon 298 bin 635 kişi.
“Mobil internet abartılıyor, cepte linklere kazara tıklıyorlar” savı dillendirilse de buna cevap aynı rapordan geliyor: 35 milyonun yaklaşık yüzde 57’si ayda 250 MB’ın üzerinde mobil veri tüketiyor(1). Bunun en az 2-3 katını da muhtelif WiFi bağlantılarından sağlayacağını düşünürsek, aslında 20 milyonun üzerinde hatırı sayılır mobil internet tüketimi olan bir kitleden bahsediyoruz. Bu kadar kitlesel, aktif ve hatta kişisel kaç mecramız var?
Küçük ekranlar yerini daha büyük ekranlara ve “phablet”lere(2) bırakıyor. Ekran büyüdükçe, özellikle video tüketimi artıyor. Küçük ekranlarda gözler bozulur denilse de, geçtiğimiz Ağustos ayında programına göre 100 bin ila 250 bin kişinin sevdiği bir diziyi canlı/aynı gün mobil platformlardan tükettiğini biliyoruz. Düşünün, Kösem Sultan yayına girdiğinde bu rakam kimbilir kaç olacak.
Dijital ticaret dünyasında trafiğin yüzde 40-50’si artık mobil cihazlardan geliyor. İnsanlar cep telefonlarından uçak bileti de alıyor, elektrik süpürgesi de. Kredi kartını vermek istemeyen kitlelerden, cep telefonundan market alışverişi yapılan günlere geldik bile.
En büyük mobil cihaz da uzaktan bize göz kırpıyor. “Connected Cars” önümüzdeki 10 yılın en büyük mobil trendlerinden biri olacak. Bugün bluetooth ile bağlanılan araç içi ekranlar, yakında daha fazlasını sunacak. Üstelik en küçük ve ucuz modellerde bile.
Yıllardır sunumlara konulan sloganı artık değiştirmek gerekiyor: “Gelecek mobil değil, bugün mobil.”
“Mobil düşünmek”, diğer yeni mecra geçişlerinden farklı. “Kreatif ajansımıza söyleyelim, reklamın bir versiyonunu da mobil için çalışsınlar” cümlesiyle kurtarabileceğimiz bir konu da değil.
Mobil bir mecra değil. Tıklanma oranı ve site ziyaretçi sayısı değil.
Deneyim farklı, mod farklı, ihtiyaçlar farklı – her şey farklı!
İlla bir yere bağlamamız gerekiyorsa: O, bütün mecraların hatta hayatın uzaktan kumandası.
Saha aktivitenize adapte edersiniz, sosyal medyayla bağınız olur. Yüz binler hissettiklerini ve resimlerinizi paylaşır. Bir reklama yönlendirme eklersiniz, ekstra bilgi kaynağı olur. Gecenin bir vakti nöbetçi eczane arayana en yakın kaynaktır. Aracınızda navigasyon olur, hangi köprünün boş olduğunu söyler. Aracınız yoksa en yakın otobüs durağını. Hafta sonu bir Teknosa’da cep telefonundan TV fiyatı kontrol edeni de görürsünüz, Sahibinden.com’da kiralık ev arayarak sokakta yürüyeni de.
Hedef kitlenin parmağının ucundadır mobil dünya. Bazen Fatma Hanım’ın torununu “like” edişi olur, bazen plajda ayaklarınızın resmi ya da ailece kahvaltıdan bir kare.
Yapılması gereken, mobil dünyanın markamıza özel tanımlanması ve altyapının/stratejik işbirliklerinin oluşturulması. Ardından bu deneyimin nasıl bir parçası olacağımızın planlanması, marka hedeflerine ve yıllık pazarlama takvimine entegre edilmesi.
Sonrasında da uygulamada mükemmeliğe ulaşabilmek: Instagram’da o resmin içine doğal yollardan nasıl girerim? Hafta sonu uygun fiyat ararken nasıl yardımcı olabilirim ve ticaretime yönlendirebilirim? Doğru yerde, doğru zamanda kategori uzmanlığımı nasıl konuşturabilirim? İçerik mi sağlamalıyım, deneyim mi? Yoksa hayatını mı kolaylaştırmalıyım?
Formül net, ama günlük endüstriyel gözlükleri çıkarmadan bu dünyayı görebilmemiz ve hissedebilmemiz mümkün değil.
Zira, sunumlardaki sloganı düzeltirken, beraberinde bakış açısını da değiştirmek gerekiyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.