Siyasal İletişim Danışmanı Gülfem Saydan Sanver’den 2019 Yerel Seçimlere bir aydan az bir süre kala CHP’nin stratejisine kısa bir bakış.
“Seçimlere bir aydan kısa bir süre var ve adayların kampanyalarında daha çok değişiklikler olabilir ama şu ana kadar gördüğüm tablo bana daha önceki seçim kampanyalarına kıyasla daha doğru başlangıçlar yapılmış olduğunu gösteriyor” diyor Siyasal İletişim Danışmanı Gülfem Saydan Sanver, 2019 Yerel Seçimler hakkında.
Saydan Sanver, 31 Mart’ta gerçekleşecek seçimlerin arifesinde CHP’nin ortaya koyduğu perspektif ve stratejiyi yorumluyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2019 Yerel Seçimler özelinde diğer seçimlerle kıyasladığımız zaman yaptığı en büyük stratejik değişikliklerden birinin aday belirlemek olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Bursa gibi büyükşehirlerin hepsinde daha önce başarılı olmuş ilçe belediye başkanlarını büyükşehir adayı gösterdi. Seçim öncesi yapılan anketlerin birçoğunda yerel yönetim deneyiminin büyükşehiri yönetmek için olumlu bir özellik olduğunu saptayan CHP’nin aday belirleme sürecinde bu veriyi kullandıklarını düşünüyorum.
Önceki seçimlere kıyasla yine farklılaşan noktalardan biri kampanyaların yerel dinamikler ve hizmet odaklı sürdürülmesi. Daha önceki seçimlerde de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel seçim söylemlerine uyan ve yerel dinamiklerden koparak genel söylemlere başlayan CHP büyükşehir adayları bu defa daha çok yerel dinamikleri ve hizmet odaklı vaatlerini anlatmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile asla polemiğe girmeyen adayların bu yürüttükleri kampanya stratejisi son derece isabetli. Zira seçmenler yerel seçimlerde daha çok teknik konularda işlerini halledecek, yerelde sorunlarını çözecek bir yönetici arıyorlar.
Diğer bir dinamik ise var olan ekonomik krizden dolayı seçmenlerin istihdam talep etmeleri. Büyükşehir adaylarının hepsinin istihdam yaratıcı vaatlerini görmek mümkün. Bu noktada aslında bir belediye başkanının görev tanımı içerisinde olmayan istihdam yaratmanın ana seçim vaatleri arasına girdiğini görmemiz mümkün. Sadece istihdam değil, yaşamı ucuzlatacak projelerin tamamı aslında tam da var olan ekonomik kriz içerisinde seçmenlerin aile ekonomilerini ferahlatma amacına yönelik olarak kurgulanıyor.
Büyükşehir aday kampanyalarında gördüğümüz temel ortak özelliklerden biri adayların pozitif kampanya yürütüyor olmaları. Daha önceki kampanyalarda sürekli var olan belediye başkanlarını eleştirme stratejisi yerine daha pozitif, kendi yapacaklarına odaklanan kampanyalar görüyoruz. Ulaştırma Bakanlığının metro için İstanbul’a 3,2 milyar TL, İzmir’e 30 bin TL ayırdığının propagandasının yapılmasının da altında yatan temel nedenlerden biri seçmene iktidar-yerel yönetim birlikteliğinin gücünü göstermek, diğer yandan da elbette yine var olan bu kanaati pekiştirmek.
CHP’li büyükşehir adaylarının içinde bulundukları yarış sadece bir aday yarışı değil aslında. Aynı zamanda en büyük rakiplerinden biri bir kanaat. “Yerel yönetim ve iktidarın aynı partide olmasının hizmeti kolaylaştırdığı” kanaati. AKP’nin sıklıkla dile getirdiği bu söylemlerinin seçmende karşılığını bulduğunu söylememiz gerekiyor. CHP’li adaylara sıklıkla sorulan soruların başında belediye başkanı olduklarında bu icraatleri nasıl yerine getirecekleri geliyor. Oysa, AKP’li adayların asla cevap vermek zorunda olmadıkları bu soru, seçmende yerel yönetimleri değiştirme konusunda tereddüt yaratmak için de sıklıkla kullanılıyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki’nin açıkca dile getirdiği bu konu işte tam da bu korkuyu beslemek için.
Seçimlere bir aydan kısa bir süre var ve adayların kampanyalarında daha çok değişiklikler olabilir ama şu ana kadar gördüğüm tablo bana daha önceki seçim kampanyalarına kıyasla daha doğru başlangıçlar yapılmış olduğunu gösteriyor.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.