Başlık öyle bir izlenim yaratıyorsa hemen baştan söyleyeyim, bu bir sızlanma yazısı değildir. Sizinle, bu gün vardığı nokta itibariyle gurur duyduğum bir hikayemizi paylaşmak istiyorum. Ancak ondan önce bu hikayenin içinde aktığı genel manzara hakkında birkaç şey söylemem gerekiyor.
Dışarıdan nasıl görünüyor tam bilemiyorum ama bir dergi markasını yaratıp yaşatmak, vizyon ve içgörünün ötesinde müthiş bir emek ve sabır gerektiriyor. Her şeyden önce çıkarmayı planladığınız dergi için hitap etmeyi düşündüğünüz kesimde gerçek bir ihtiyaç olup olmadığını tam kestiremiyorsunuz. Bu konuda araştırma ve yoklamaların da çok büyük faydası olmuyor maalesef çünkü müstakbel okurlarınız sorduğunuz sorulara geleceğe değil, geçmiş deneyimlerine bakarak yanıt veriyorlar (Henry Ford’un ruhu şad olsun: İnsanlara ne istediklerini sorsaydım benden otomobil değil, daha hızlı bir at arabası isterlerdi). Sizin ise geçmişten bugüne gelen bir şey hakkında değil, gelecekte yapacağınız şeyler hakkında öngörüye ihtiyacınız vardır. Dolayısıyla önünüze hangi araştırma ve yoklama sonucu konursa konsun, esasen sezgi ve içgörülerinize güvenmek durumunda kalırsınız.
Buna bir de selülozik mecraların yavaş yavaş da olsa gözden düşmeye başladığı bugünlerde soluduğumuz negatif havayı ilave edin. Yeni kuşakların kağıttan pek bir şey okumadıklarını gördükçe ümidiniz azalır. Selülozik mecralar içinde derginin gazeteden de kötü bir durumda olduğunu görürsünüz, ümidiniz bir daha kırılır. Reklamcılar Derneği tarafından düzenli olarak açıklanan yıllık reklam yatırımlarından dergi mecrasının aldığı payın izlediği seyre bakın, sonra birçok derginin kapatıldığına ilişkin haberleri gözünüzün önüne getirin, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Bütün bunlara rağmen biz dergi yayıncılığına olan inancımızı yitirmedik çünkü elimizin altında gücü zamanla sınanmış bir başarı hikayesi var. Bu hikaye yeni dergi girişimlerimizde de nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda bize ilham veriyor.
MEDIACAT’İN VERDİĞİ İLHAMLA
Bize ilham veren başarı hikayemiz, MediaCat’in 18 yılı aşkın marka tecrübesi. MediaCat’in hikayesi yeni girişimlerimiz konusunda bize şu ilhamı veriyor: Bugün içinde bulunduğumuz genel koşulları göz önünde bulundurunca, bir dergi için ayakta kalmanın yolu, tek başına bir dergi olmanın ötesine geçmekten, belirli bir alanın bilgi ve iletişim platformuna dönüşmekten geçiyor. Daha net ifade etmek gerekirse, dergi mecrasının zor zamanlar yaşadığı günümüzde MediaCat’in yükselen bir grafik sergilemesi, tek başına bir dergi olmaktan çıkıp konferansları, düzenli eğitimleri, yarışmaları, kitapları, web varlıkları ve diğer öğeleriyle bir platform markasına dönüşmüş olmasından kaynaklanıyor. Bunu başarabilmek içinse, 30 Kasım’da İstanbul’da ağırlayacağımız pazarlama bilgesi Al Ries’ın sık sık dediği gibi, belirli bir alana ‘odaklanmak’ gerekiyor. Biz de MediaCat örneğinde tam da böyle yaptık, pazarlama iletişimi alanına odaklandık.
MediaCat’in başarısından ilham alarak şekillendirdiğimiz ve yazının başında anlatacağımı söylediğim hikaye ise Digital Age’e ait. Bu genç dergimizin hikayesi, 2007’ye kadar uzanıyor. O günlerde katıldığımız uluslar arası etkinliklerde, yaptığımız söyleşilerde, okuduğumuz çeşitli materyallerde ‘dijital’ kelimesi gittikçe daha çok telaffuz ediliyor, daha çok göze çarpıyordu. Dijital enformasyon teknolojileri, bilgisayar ve internet yoluyla epeydir hayatımızın ortasındaydı kuşkusuz ancak artık dijitalin başta pazarlama olmak üzere tüm iş dünyasında karşı konulmaz bir hakimiyet kurduğu günler gelmişti. Pazarlama ve iletişim özelinde konuşacak olursak dijital, artık alternatif bir mecra olmanın çok ötesine geçiyor, neredeyse paralel bir evren yaratıyordu.
Bunun üzerine iş ve pazarlama dünyasındaki bu radikal değişimin ve bu değişimin gündelik hayatımıza yönelik etkilerinin bilgisini üretecek bir ‘dijital iş ve kültür dergisi’ni hayata geçirmek üzere harekete geçtik. Başlangıçta niyetimiz MediaCat ile birlikte düzenli bir şekilde vereceğimiz bir ek dergiydi ancak taslak çalışmamıza verdiğimiz ‘Digital Age’ adı bile bu yaptığımızın yeterli olmayacağını apaçık ortaya koyuyordu. O zaman hazırladığımız manifesto metninde de ifade ettiğimiz gibi vaktimizin büyük bir kısmını internette geçirdiğimiz, offline olan her şeyin bir de online’ının olduğu, internetin alternatif bir mecra olmanın ötesine geçip paralel bir evrene dönüştüğü, Google’ın dünyanın en değerli markası olduğu, 23 yaşında bir gencin birkaç yılda 15 milyar dolarlık bir servet edindiği bambaşka, yepyeni bir çağdaydık ve bu çağın en önemli belirleyici dinamiği dijitaldi.
Bu yeni çağa yalnızca yeni bir ekle yanıt vermenin anlamsız olacağını net bir şekilde anlayınca, MediaCat örneğinde olduğu gibi etrafına konferanslarıyla, seminerleriyle, düzenli eğitimleriyle, yarışmalarıyla, çeşitli dijital varlıklarıyla, kitaplarıyla bir platform inşa edeceğimiz yeni ve bağımsız bir dergi projesi olarak Digital Age’in hazırlıklarına başladık. Ancak bu yeni projemizde, MediaCat’te yaptığımız gibi, diğer kulvarlarda faaliyete geçmek için derginin tutunmasını beklemeyecektik, tüm kulvarlara eşzamanlı bir şekilde dahil olacaktık. Nitekim derginin ilk sayısını yayımladığımız 2008’in Mart ayından aylar önce 2007 yılının sonunda Digital Age Konferansı’nın ilkini düzenledik. Geçtiğimiz 7 Ekim’de dördüncü kez yaptığımız Digital Age Konferansı’nda şimdiye kadar Lars Bastholm, Russell Davies, Iain Tait, Nigel Moris, Gustav Martner, Erik Qualman gibi birçok önemli ismi konuşmacı olarak ağırladık. Konferansta geçtiğimiz yıl başlattığımız dijital başarı hikayeleri bölümü, dijital pazarlama iletişimi sektöründen büyük bir ilgi gördü. Geçtiğimiz yıldan sonra bu yıl da, ajans ve reklamveren temsilcileri, başarı yakalayan dijital kampanyalarının ardındaki hikayeleri Digital Age sahnesinde katılımcılarla paylaştılar.
Digital Age Konferansı’na ek olarak, dijital pazarlama alanında dünyaca ünlü isimlerin ders niteliğinde kapsamlı sunumlarla katıldıkları Digital Age seminerlerini başlattık. Bu seminerlerin ilkinde ‘The New Rules of Marketing and PR’ kitabının yazarı David Meerman Scott, bu yılın Mart ayında düzenlediğimiz ikincisinde ise dijital pazarlama uzmanı Brandon Eley katılımcıların karşısına çıktı.
Bu arada MediaCat Communication Institute çatısı altında Digital Age workshop’larına start verdik. Dijital iş dünyasından, dijital pazarlama sektöründen ve elbette dijital ajanslardan birçok isim bu atölye çalışmalarında birikim ve tecrübelerini paylaştılar.
Dijital iş ve pazarlama literatürüyle ilgili kitapları okurlarımızla paylaşmak üzere Digital Age markası altında çeviri ve telif olmak üzere çeşitli kitaplar yayımladık. Bu konuda kısa sürede çift haneli kitap sayısına erişmiş durumdayız. Bu süratimizi sürdürerek çok geçmeden okurlarımıza ciddi bir dijital iş ve pazarlama kütüphanesi yaratmayı hedefliyoruz.
Bütün bu faaliyetleri yürütürken Digital Age dergisi, web sitesiyle birlikte dijital iş ve pazarlama dünyasının bilgi ve iletişim platformu olarak büyüyüp serpildi. Kısa sürede MediaCat’in yıllar içinde ulaştığı erişim başarısını yakaladı. Bu başarıda her şeyden önce sektörün bu alana yönelik yoğun ilgisinin ve bilgi ihtiyacının izlerini görmek mümkün.
DIGITAL AGE AWARDS’UN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Digital Age markası altında attığımız ve bu yazıyı yazmama neden olan son adım ise Digital Age Awards. Dijital pazarlamada yılın en yaratıcı çalışmalarını ödüllendirmeyi amaçladığımız bu ödüller, Digital Age dergisi yayına başladığı ilk günlerden beri gündemimizdeydi. Bu konuda 2010 yılında hızlandık ve dijitali yoğun bir şekilde kullanan reklamverenlerin, dijital reklam ajanslarının ve dijital mecra sahiplerinin güçlü desteğiyle geçtiğimiz 13 Ekim’de ilk ödül törenimizi gerçekleştirdik. Sektörden ve popüler medyadan büyük bir ilgi gören yarışmamızın ilki bana şunu gösterdi: Bu alanda attığımız her adım çok güçlü bir karşılık buluyor ve daha yürünecek çok yol var. En basit şekilde ifade etmek gerekirse, daha ilk yılı olmasına rağmen Digital Age Awards’a 300’e yakın çalışmanın başvurmuş olması gerçekten heyecan verici. Ödül gecesi yaptığım kısa konuşmada da belirttiğim gibi, bu alan büyük bir potansiyel arz ediyor ancak bu potansiyelin açığa çıkması için özellikle büyük konvansiyonel ajansların bu alana ilgi göstermesi, bu alanda bir ekonomi inşa edilmesi gerekiyor.
ZAMANIN RUHUNU YAKALAYAN BİR MARKA
İçinde bulunduğumuz dijital çağ, attığımız tüm adımlarda kullanıcıları işin içine katmayı, interaktif olmayı zorunlu kılıyor. Digital Age markası altında şimdiye kadar attığımız tüm adımlarda bu temel prensip doğrultusunda hareket ettik. Her girişimimizden önce Türk Telekom, Microsoft, Turkcell gibi teknoloji devlerinin de katkısıyla çeşitli platform toplantıları düzenleyerek, dijital iş dünyamızın yöneticilerini bir araya getirdik, onların fikir ve önerilerini dikkate alarak adım attık.
Geçtiğimiz ay içinde peş peşe gerçekleştirdiğimiz Digital Age Konferansı’nda ve Digital Age Awards’un ödül gecesinde, bu çalışmalarımızın sektörde ciddi bir rezonans yarattığını, MediaCat’in yanında ikinci bir başarı hikayesi yakaladığımızı açıkça gördüm. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum ancak şunun da farkındayım: İçinde bulunduğumuz yeni çağda neyi ne kadar iyi yaparsanız yapın, o şey hep ‘beta’ sayılacak, insanlar sizden hep daha iyilerini bekleyecektir. Zamanın ruhu bunu emrediyor.
*** ***
2010’UN DİJİTAL GİRİŞİMİ: MARKAFONİ
Bu yıl ilk kez düzenlenen ve dijital pazarlama iletişimi alanında en yaratıcı çalışmaları ödüllendirmeyi amaçladığımız Digital Age Awards’da ‘yılın dijital girişimi’ni jürinin dışında bir araştırma ile belirledik. Bu yıl Yılın Dijital Girişimi Büyük Ödülü, Türkiye’nin en popüler özel alışveriş kulüplerinden Markafoni kazandı.
İKİ AŞAMALI SEÇİM
Araştırmanın ilk aşamasında dijital iş dünyasının kanaat önderlerine son bir yıl (1 Temmuz 2009 – 30 Haziran 2010) içinde başlatılan ya da ivme kazandıran en başarılı dijital girişimlerin hangileri olduğunu sorduk. Ardından en çok önerilen 20 dijital girişimi bir araya getirerek 20 maddelik bir kısa liste hazırladık.
İkinci aşamada bu liste, Türkiye’nin ilk dijital WOMM ajansı FikriMühim’in üyelerinin dikkatine sunuldu ve onlardan, son bir yıl içinde gösterilen performansı göz önünde bulundurarak en başarılı buldukları dijital girişimi seçmeleri istendi. Araştırma sonucunda toplam 6.259 FikriMühim üyesi oy kullandı. Bunlardan 2.104’ü özel alışveriş kulübü Markafoni’yi Yılın Dijital Girişimi Büyük Ödülünü almaya layık buldu.
YILIN DİJİTAL GİRİŞİMİ ADAYLARI
Yılın dijital girişimi oylamasında FikriMühim üyelerinin dikkatine sunulan diğer dijital girişimler ve aldıkları oylar ise şöyle…
Bu sayıyı hazırlarken 2010 kapaklarımızı yapan sevgili Serdar Erenere şu briefi verdik…