Müziğin, mizahın ve hicvin nefes alma imkânı bulduğu her yerde yaşayabilen nadide yaşam formu Kaan “Sezyum” Sezgin ile kendisine can veren bu üçlüyü konuştuk.
Geçtiğimiz günlerde Hollanda’da “bulunan” ve yıllardır kıyametin geleceğine inandıkları için bir sığınakta yaşadıkları öğrenilen ailenin üyelerinden biri değilseniz; bir yerlerde, bir şekilde Kaan “Sezyum” Sezgin’le yolunuz kesişmiştir.
Müzisyen, radyocu, yazar, reklamcı Sezyum üretmeye ve eleştirmeye ara vermeden devam ediyor. Absürt addedilenin sınırlarını zorlamakta beis görmeyen Sezyum, her yolcu gibi yola çıktığı günkünden farklı biri. Bir süredir aksi veya yanlış bulduğuna öfke duymayı bıraktığını söyleyen Sezyum, hiciv için gerekli motivasyonu; eleştiri, öneri ve isyanı yeni yöntemlerle dile getirmeye çalışma çabasına bağlıyor.
Kendine has mizahının, ülkenin halihazırda fazlasıyla absürt olması itibarıyla nasıl hâlâ ekmek getirdiğine şaşırmadığını sorduğumuzda, yine tarzından ödün vermeden yanıtlıyor: “Bu ülke büyük bir fırın. Burada ekmek bitmez.”
Sanırım müziğe olan ilgim ve bir şeyler üretebilme isteğim beni davula yönlendirdi. Davul dışındaki diğer aletlerde nedense başarılı bir şekilde başarısızım. Şimdilerde bas gitar çalmaya çalışıyorum ama o konuda da çok iyi olduğumu söyleyemem. Mesai arkadaşlarım Cem Ömeroğlu ve Kerem Tüzün gibi iki uzman müzisyen olunca ister istemez kendimi davula daha yakın hissediyorum. Onlar varken bana gitar çalmak düşmez gibi geliyor.
Sosyal medya içinde bulunduğu toplumun şeklini alıyor. Nasıl bir toplumdaysanız, sosyal medyası da o topluma ayna tutuyor adeta. Geldiğimiz noktada herkes sadece kendi fikrini ve benzerlerini görüyor, kimse kimseyi çok da dinlemiyor gibi geliyor bana. Yine de kullanıcıdan kullanıcıya fark var, eğer farklı fikirlere açıksanız, sizinle aynı görüşte olmayanlara da kulak kabartabiliyorsunuz. Bunun dışında -yerli ve yabancı- devlet adamlarının trollüğü de hiç çekilmiyor.
Bir şeylere kızmaktansa onları dönüştürmeyi seviyorum. Eskiden her şeye kızan asabi, huysuz birisiydim, şimdi ise daha farklı bakmaya çalışıyorum olan bitene. Olumsuzluğun sonu olmadığı için yeni yollar, yeni yöntemlerle eleştiriyi, öneriyi ve isyanı dile getirmeye çalışıyorum. Başlı başına bunu aramak ve denemek bile zaten büyük bir motivasyon.
Bu ülke büyük bir fırın. Burada ekmek bitmez.
İfade özgürlüğünde o kadar kaliteli bir ortamımız, o kadar anlayışlı bir altyapımız yok. Yani şöyle söyleyeyim, öyle bir coğrafyadayız ki, bugün yaptığınız bir şaka ya da çizdiğiniz bir karikatürden ötürü –bırakın hapse girmeyi- hayatınızdan bile olabilirsiniz. Penguen’i bile bir kere yakmaya çalıştılar… Zaten bizim linç kültürümüz de gayet gelişmiş durumda. Sonuçta şairlerini, yazarlarını, düşünürlerini canlı canlı yakabilenler de biz değil miyiz?
Şimdilerde daha çok “kapsayıcı”, çok ayaklı, daha dinamik işler tercih ediliyor. Ajanslar küçülüyor, mecralar televizyondan influencer’lara kayıyor, YouTube ve Instagram hayatın daha çok içine giriyor, girdikçe de diğer mecralardan pay çekiyor gibi geliyor. Yeni bir mecra çıkana kadar şimdilik bunlarla idare edeceğiz.
Kesinlikle doğrudur. İstediğiniz kadar ateşleyebilirsiniz. Şimdiden ARO.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.