Yaratıcı bir yolculuk

Volvo Car Türkiye, Emre Yusufi ile otomobillerle müziği bir araya getiren Sound of Volvo adlı bir projeye imza attı. Sanatçı Emre Yusufi, Volvo XC90’ın kapı, silecek, cam, sinyal, korna, emniyet kemeri ve tuş seslerini kullanarak yaratıcı bir müzik kompozisyonu oluşturdu.

Markanın doğaya ve geleceğe duyarlılığı ile yaratıcılık ve inovasyon tutkusunu vurgulayan kompozisyona eşlik eden tanıtım filminin gösterimi, 12 Eylül’de Galataport’ta Vakkorama Sail Loft’ta gerçekleştirildi. Filmin gösterimi öncesi, Volvo Car Türkiye Müşteri Deneyimi ve Pazarlama Direktörü Didem Magriso ve Sanatçı Emre Yusufi, projenin detaylarını misafirlerle paylaştı.

Projeye dair sorularımızı yanıtlayan Didem Magriso, projenin çıkış noktasını ve Volvo Car Türkiye’nin sanata olan yaklaşımını şu sözlerle özetledi: “Sound of Volvo projesi, Volvo Car Türkiye olarak teknoloji ve sanatı buluşturma vizyonumuzun bir yansıması. Volvo’nun yenilikçilik ve sürdürülebilirlik felsefesini sanat aracılığıyla ifade etme fikri, projenin temel çıkış noktası oldu. Sanatçı Emre Yusufi ile bir araya gelerek, Volvo XC90’ın kendine özgü seslerinden ilham almasını ve bu sesleri bir müzik kompozisyonuna dönüştürmesini istedik. Amacımız, Volvo’nun sürüş deneyimindeki sessizlik ve doğaya duyarlı teknolojisini müzikle anlatmak, izleyicilere sadece teknik anlamda değil, duygusal bir bağ kurabilecekleri bir kompozisyon sunmaktı. Bu proje, Volvo’nun yaratıcılığı teşvik eden ruhunu ve geleceğe yönelik vizyonunu müzik yoluyla ifade etmeye hizmet ediyor.

“Volvo olarak sanata ve yaratıcılığa verdiğimiz önem doğrultusunda, ilerleyen dönemde de sanat ve inovasyonu bir araya getiren projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz ve bu yönde çalışmalarımıza devam ediyoruz.”

Emre Yusufi ise proje sürecini MediaCat’e şu sözlerle anlattı: “Her ne kadar heykellerim ile tanınıyor olsam da müzik hayatımın hep bir parçasıydı. Her zaman enstrümanlarım oldu. Son 10 yıldır da kendime ait kapsamlı bir stüdyom var. Burada kendi bestelerim veya prodüktörlüğünü yaptığım farklı çalışmalar oluyor. Kontropop adında bir grubum var ve synthwave – synthpop tarzı müzikler üretiyoruz.

Bu projede Volvo’nun benim müzikal tarafımla ilgilendiğini duyunca aslında şaşırmıştım. Bir de brief pek alışılagelmiş bir yerden de gelmiyordu. Çok deneysel bir çalışma olacağı belliydi. Genelde bu tip işlerde referans bakılır fakat bizim projede referans yok denecek kadardı. Sesleri önce doğru yöntemle kaydettik. Sonra sabit metronom üzerinde doğaçlama takılarak birbirine uyum sağlayan sesleri bulduk. Bulduğumuz seslerin bazılarının formunu biraz bozarak melodik cümleler ürettik. Bu süreci Mehmet Yaranona ile birlikte yaptık. Sonra bu işin film kısmını Necmi Deniz Akıncı yönetiminde kurgularken linear bir akış içinde olalım ve senaryolaştıralım istedik. Yani bir adam bir anda gelip otomobilden sesler çıkarıp müzik yapmasın da, onun bir günü ve o gün içerisinde aldığı ilhamı konu eden bir film çekelim istedik. Bu durumda ses ve görüntünün uyumu açısından önce müziği bitirmiş olsak da filmin senaryoya bağlı bizi dikte ettiği noktalarda besteyi tekrar düzenledik. Teknik olarak zor bir süreçti. Fakat oldukça başarılı olduğunu düşündüğüm bir sonucu oldu. Umarım izleyen herkes beğenir.”