Potansiyelin trajik israfı

Dünya genelinde 240 milyon engelli çocuğun büyük bir kısmı, sistemdeki bariyerler nedeniyle eğitim hakkından mahrum kalıyor. Bu durum, yalnızca o çocuklar için değil, toplum ve ekonomi için de üzücü bir potansiyel kaybı anlamına geliyor.

MediaCat’in geçtiğimiz sayılarında kadınların teknoloji ile ilgili meslek dallarında ne kadar yer alabildiğini tartıştığımız yuvarlak masada, NeuroVision ve From Your Eyes Kurucusu Zülal Tannur, kendi eğitim deneyimini aktarırken aslında sadece Türkiye’nin değil, dünya toplumlarının önemli bir sorununa da şu sözlerle değinmişti; “Dünyanın herhangi bir yerinde şu an yüzde 100 erişilebilir bir eğitim sistemi yok. Dolayısıyla Türkiye’de de yok. Bazı ülkelerde annelere çocuklarının gelişimini takip edebileceği kılavuzlar veriliyor, takip defterleri veriliyor, devlet yetkilileri takip ediyor sizi. Tüm bu sistem dahi mükemmel değilken, bazı ülkelerde bunların bile olmayışından, engelli bireylerin eğitim sisteminin içinde var olamayışından kaynaklanıyor erişilebilirlik bariyerleri.”

Dünya genelindeki engelli nüfusuna ve bu nüfus içerisinde yer alan çocuk sayısına baktığımızda, erişilebilir eğitim meselesinin ne denli önemli olduğunu daha net görmek mümkün. UNICEF verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde 15’i, yani en az bir milyar insan, doğuştan veya sonradan edinilmiş bir tür engele sahip ve bunların yaklaşık 240 milyonunu çocuklar oluşturuyor. Engelli bireylerin yaşadığı en belirgin zorlukları ise, bir örnekle, tekerlekli sanadalye kullananların erişemediği binalar, ulaşım araçları, tuvaletler ve oyun alanları gibi fiziksel engeller; basmakalıp yargılar, düşük beklentiler, acıma, küçümseme, taciz ve zorbalık gibi tutumsal engeller; Braille alfabesiyle yazılmış ders kitaplarının bulunmaması veya işaret dili çevirisi olmadan verilen kamu sağlığı duyuruları gibi iletişim ve bilgi engelleri oluşturuyor.

Temel eğitim hakkına ulaşmak için teknoloji

UNICEF’in merceği, Doğu ve Orta Avrupa ile Orta Asya’ya daraltıldığında ise sayıları 5,1 milyon olarak tahmin edilen engelli çocukların en az yüzde 75’inin kaliteli ve kapsayıcı eğitim olanaklarından faydalanamadığı görülüyor.

UNICEF Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Afshan Khan, konuya ilişkin gerçekleştirdiği basın açıklamasında bu durumun, hem engeli olan çocuklar ve aileleri hem de ülke ekonomileri ve toplum açısından trajik bir potansiyel israfı anlamına geldiğini ifade ediyor. Ardından, “UNICEF engellilik durumları için yardımcı teknolojilerin bulunabilirliği ve kolaylıkla sağlanabilirliği için yatırım yapılması çağrısında bulunmaktadır. Çünkü bu ürünler temel eğitim hakkına erişebilecek engeli olan çocuk sayısını büyük ölçüde artıracak Mpotansiyele sahiptir,” diyor.

Özel okuyucular ve tabletler, hafif ve ucuz tekerlekli sandalyeler, beyin-bilgisayar arayüzü gibi teknolojiler yardımcı teknolojiler arasında yer alıyor ve bu teknolojiler çocukların daha bağımsız olmasını, okula gidip topluma katılmalarını destekliyor.

Türkiye için tartışmaya açık bir soru

Avrupa Birliği’nde yürürlükteki stratejilere ve politikalara rağmen, engelli her 5 kişiden 1’inin okulu erken bırakıyor ve aynı oranda kişinin AB’de işsiz kalıyor. Bu veriyi sunan European Association for the Education of Adults (EAEA), bu durumun, engelli bireylerin, 2030 yılına kadar Avrupa Sosyal Haklar Sütunu Eylem Planı’nda belirlenen, her yıl tüm yetişkinlerin en az yüzde 60’ının eğitime katılması hedefine ulaşmasının önünde özel bir zorluk olduğunu da vurguluyor.

Gelelim Türkiye’ye… TÜİK’in Milli Eğitim Bakanlığı Örgün Eğitim İstatistiklerini kaynak göstererek sunduğu verilere göre, Türkiye genelinde 2023-2024 eğitim ve öğretim döneminde örgün eğitime devam eden öğrenci sayısı 18,7 milyon. Aynı dönemde özel eğitim gerektiren bireylere (işitme, görme, ortopedik ve hafif düzeyde zihinsel engelli) hizmet veren, özel olarak yetiştirilmiş personelin bulunduğu, geliştirilmiş eğitim programlarının uygulandığı özel öğretim kurumlarında örgün eğitime devam eden öğrenci sayısının 559 bin 725 olduğu görülüyor, yani tüm öğrenci nüfusunun yalnızca yüzde 3’ü.

Tablonun bize ne söyleyebileceğine kanaat getirdiğimiz iki yorumdan birincisi, engelli bireylerin eğitim hakkının hâlâ büyük ölçüde sınırlı bir kesim için erişilebilir olduğu. İkincisi ise, sistemin kapsayıcılığının özel kurumlarla sınırlı kaldığı.

Özel eğitim kurumlarının, ihtiyaca göre geliştirilmiş programları ve yetişmiş personeliyle kritik bir boşluğu doldurduğu su götürmez bir gerçek olsa da, çocukların akranlarından ayrıştırıldığı, “özel” başlığı altında sınırlı alanlarda var olabildiği bu modelin erişilebilirlik sorununa tek başına ne kadar çözüm olabileceğini okurlarımızın tartışmasına açık bir soru olarak bu satırlarda bırakıyoruz.

BARİYERLERİ YIKMAK İÇİN

UNICEF tarafından engelli çocukların ve bireylerin tüm program ve hizmetlerden eşit şekilde yararlanabilmesini sağlamak; dışlanma, damgalama ve ayrımcılıkla mücadele etmek amacıyla geliştirilen Disability Inclusion Policy and Strategy (Engellilik Dâhil Etme Politikası ve Stratejisi – DIPAS) tüm çocukların topluma tam katılımını sağlamayı hedefliyor.

Dışlanma, eşit olmayan muamelelerle karşı karşıya kalmak gibi sebepler engelli çocukların toplum içerisinde mutlu ve güvende yaşamasının önündeki en önemli bariyerler.

Bu bariyerleri yıkmak ve engelli çocuklar için eşit fırsatlar yaratmayı amaçlayan DIPAS 2022-2030 stratejisi, şu adımları içeriyor:

Güvenlik ve adalet

Tüm engelli çocukların güvende olmasını ve adil muamele görmesini sağlamak

Farkındalık ve tutum değişikliği

İnsanların, özellikle ülke için karar alan yetkililerin, engelli çocuklar hakkında daha adil ve kapsayıcı düşünmesini sağlamak.

Erişilebilirlik ve katılım

Engelli bireylerin, kolayca kullanabileceği ve katılabileceği ortamlar yaratmak. Ulaşım, Binalar, bilgi, destek ve işyerleri de bu kapsama dahil.

Yakın destek

Engelli çocukların, yaşadıkları yerin yakınında ihtiyaç duydukları manevi desteğe ulaşabilmesini sağlamak.

Ekipman desteği

Engelli çocukların, katılım için ihtiyaç duydukları ekipmanlara ulaşmalarına yardımcı olmak: Tekerlekli sandalyeler, işitme cihazları, gözlükler ve her türlü iletişim destek araçları.

Kriz durumlarında destek

Ülke çapında büyük sorunlar -savaş, sel veya yiyecek kıtlığı gibiyaşandığında, engelli çocukların doğru desteği almasını garanti etmek.

Söz hakkı ve katılım

Engelli çocukların ve yetişkinlerin, yaşamları ve ülkeleriyle ilgili kararlarda büyük söz hakkına sahip olmalarını desteklemek.

BU PLANI DESTEKLEYECEK UNSURLAR

İşbirliği ve katılım

Engellilere daha iyi destek ve fırsatlar sunulmasını sağlamak ve buna uygun yasa ve kuralların oluşturulmasını desteklemek için UNICEF ile çalışan engelli bireyler de dahil ülke için karar alan kişileri, STK’ları ve şirketleri sürece dahil etmek.

Eğitim ve erişilebilirlik

Okulları engelli çocuklar için daha iyi hâle getirmek üzere ulaşım, uygun binalar ve tuvaletler, ailelere destek ve maddi yardım.

İzleme ve değerlendirme

Her yıl, engelli bireyleri kapsama konusunda ne kadar başarılı olunduğunu kontrol edecek yeni denetim grupları oluşturulması.

TÜRKİYE VE DÜNYADAN EĞİTİM VERİLERİ

■ OECD ülkelerinde işgücü nüfusundaki düşük eğitimli bireylerin nüfusa oranı engelli bireyler için yüzde 40, engelli olmayan bireyler için yaklaşık yüzde 20.

■ İlkokuldan sonra engelli bireylerin okulu bırakma oranı Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 25, İsveç’te yüzde 11, Türkiye’de yüzde 60.

■ 25-64 yaş arası çeşitli eğitim programlarına (yaşam boyu öğretim) katılım oranı engelli olmayan bireyler için yaklaşık yüzde 10, engelli bireyler için yaklaşık yüzde 7. Türkiye’de bu oranlar sırasıyla yüzde 4 ile yaklaşık yüzde 2.

■ 30-34 yaş arası engelli bireylerin yükseköğrenimi tamamlama oranı AB’de yüzde 22, Türkiye’de 6.8.

 

Kaynak: Engelsiz Yaşama Derneği (EYDER)

İlgili İçerikler

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.