Kullanıcı deneyiminden ajan deneyimine

Ajan deneyimi (AX), yalnızca insanların değil, kullanıcı adına görev yapan yapay zekâ ajanlarının da kusursuz bir deneyime ihtiyaç duyduğu bir dönemi işaret ediyor. Doğru tasarlanan AX, insan deneyimini iyileştirirken markalar için de yeni bir rekabet avantajı yaratıyor.

Son yazımda vekil yapay zekâ ekosisteminin kullanıcı deneyimi bağlamında yeni bir eşiği temsil ettiğini konuşmuş ve bu bağlamda özellikle “Sim” adlı dijital benlikler üzerinden sunulabilecek hiper-kişiselleştirme potansiyelini ele almıştık. Söz konusu değişim, ekosistemin diğer önemli bileşenlerinden birisi olan “Ajan” etrafında gelişen yeni bir deneyime de vurgu yapıyor. Ajanlar kullanıcının yapmak istediği görevleri onun yerine gerçekleştiren temel vekil sistemler. Bu yüzden de etkileşime geçecekleri farklı platformlarla rahat çalışmalarını sağlayacak nitelikli deneyimlere ihtiyaç duyuyorlar. Artık sadece insanları değil, bizim adımıza görev yapan yazılım ajanlarını da kendilerine has ihtiyaçları olan “kullanıcılar” olarak tanımlıyoruz. Kulağa oldukça ilginç geliyor değil mi? Peki nedir bu ajan deneyimi (AX) ile kastedilen?

Yapay zekâ çağının rekabetçi sınırı

AX, yapay zekâ tabanlı ajanların bir ürün, platform veya sistemle etkileşimde bulunurken yaşadığı bütünsel deneyimi ifade ediyor. Buradaki deneyim, elbette insandaki gibi bilişsel ve duygusal bir süreç değil. Ancak ajanların diğer sistemlerle nasıl etkileşime girdiği, veriye nasıl eriştiği, onu nasıl işlediği ve olası hataları nasıl yönettiği, tıpkı insan deneyiminde olduğu gibi performansı ve sonuçları doğrudan etkiliyor. Bahsi geçen bu deneyim ajanların görevlerini verimli, etkin ve özerk bir şekilde yerine getirebilmesi için tasarlanan tüm koşulları kapsıyor diyebiliriz. John Maeda’ya göre, sohbet merkezli deneyimlerle insanlar için arayüzler hızla görünmez hale gelirken, artık botlar için tasarlanan arayüzler önem kazanmaya başlıyor. Nitekim ihtiyaçlar ve deneyimler de oldukça farklı. Onun sözleriyle, “ajanlar tıklamaz, okur; gezinmez, yorumlar; tahmin etmez, açık ve net yollara ihtiyaç duyar”. Bugünün kullanıcı deneyimi insan karmaşasını çözmeye odaklıyken, ajan deneyimi makine hassasiyeti ve kesinliği talep ediyor. Maeda (2025), belli ikilikler üzerinden AX kavramsallaştırmasını sunarken, GUI yerine API, arayüz yerine talimat, yaratıcılık yerine açıklık tercihlerini ön plana çıkartıyor.

Ajan deneyimi, geleneksel kullanıcı ile geliştirici arasında yeni bir köprü kurarak, yapay zekâ çağının yeni rekabetçi sınırı olarak konumlanıyor. Kötü tasarlanmış bir AX, son kullanıcıya doğrudan kötü bir deneyim olarak yansırken, yüksek performanslı bir AX, kullanıcı deneyimini dramatik biçimde iyileştirebiliyor. Örneğin, bir e-ticaret platformundaki yapay zekâ destekli sohbet robotunun ürün envanterine sorunsuz erişimi (AX), kullanıcının kişiselleştirilmiş ve akıcı bir deneyim yaşamasını sağlayabilir. Ya da bir havayolu şirketinin müşteri talebini yanıtlayan yapay zekâ ajanı, güncel uçuş verilerine veya rezervasyon bilgilerine ulaşmakta zorlanırsa, bu sadece “ajanın” verimliliğini değil, yolcunun güvenini de olumsuz etkileyecektir.

AX, sadece bir trend değil

Peki, AX tasarımında nelere dikkat etmeliyiz? Şimdilik şu temel ilkeler öne çıkıyor: Bir vekil olarak hareket etmek suretiyle kullanıcılara hizmet etmek üzere geliştirilen ajanların insan merkezli bir bakışla tasarlanması gerekiyor. Ajanlar için yapılandırılmış, temiz ve kolay işlenebilir veri aracılığıyla optimize edilmiş bir iletişim sağlanmalı. Ajanların dijital servislerle güvenilir etkileşimi için vazgeçilmez unsurlar olarak öne çıkan açık ve erişilebilir API’lerin varlığı kritik önem arz ediyor. Ajanların kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda hızla çalışmaya başlamasını mümkün kılacak sürtünmesiz ve basit onboarding süreçleri hayata geçirilmeli. Öngörülebilirlik, tutarlılık ve şeffaflık önemli. Bir başka deyişle ajanlar her zaman tutarlı ve tahmin edilebilir şekilde davranırken kullanıcıların da her daim yapay zekâ ile etkileşimde olduklarını bilmeleri gerekiyor. Son olarak, araçsallık, hata yönetimi ve izlenebilirlik ilkeleri sağlanmalı. Ajanlar sadece gerekli olan araçlara erişebilmeli ve hata durumunda çözüm sürecini yönetebilmeli. Öte yandan ajanların her türlü eylemlerinin kullanıcılar tarafından düzenli takibi mümkün olabilmeli. Bu ilkeler, ajan özerkliğini kullanıcı güveni ve kontrolüyle dengeleyerek sezgisel, verimli ve güvenilir ajan deneyimleri yaratmayı kolaylaştırabilir.

Yapay zekâ ajanlarının iş operasyonları, otomasyon ve müşteri etkileşimlerinde gittikçe daha da merkezi rol oynamasıyla, kurumlar kaçınılmaz olarak AX konusuna odaklanmak zorunda kalacak. Bu durum, markaların sadece son kullanıcıya değil, aynı zamanda kullanıcı adına çalışan “dijital vekillere” de uygun koşullar sunması gerektiği anlamına geliyor. Tıpkı insanların daha nitelikli deneyimler için uygun arayüzlere ihtiyaç duyması gibi, ajanlar da görevlerini kusursuz yerine getirmek için iyi tasarlanmış veri yollarına ve net protokollere ihtiyaç duyacak.

Açık ki AX, sadece bir trend değil; muhtemelen teknolojiyle insan arasındaki ilişkinin doğasını yeniden tanımlayan köklü bir değişimin habercisi. Yeni dönemde kullanıcı deneyimi profesyonelleri arasında belirleyici yetenek hem insan deneyimini hem de ajan deneyimini birlikte tasarlayabilmek olacak.

İlgili İçerikler

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.