Eşitlik çok önemli bir kelime

Ülkemizde nüfusun yarısını oluşturan kadınların toplumsal kurumlardaki temsili nüfustaki büyüklüklerine kıyasla yetersiz. Araştırmacı Funda Tuğrul, 25 Kasım vesilesiyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair kadınların taleplerini ve markaların sorumluluklarını hatırlatıyor.

Eşitlik çok önemli bir kelime

“Eksik temsil, her alanda olduğu gibi markalar ve işyerleri açısından da önemli ve çözüm için niyetlerden fazlasının yapılması, somut adımlar atılması gereken bir konu” diyor Araştırmacı Funda Tuğrul. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddeetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle konuğumuz olan araştırmacı, marka ve işyerlerinin eşitlikçi pratiklerin hayata geçirilmesi için her anlamda kaynak ayırmasının, toplumsal alanda cinsiyet temelli eşitlik için atılabilecek adımlardan ilki olabileceği görüşünde.

Eşitlik çok önemli bir kelime

25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Bu yıl 25 Kasım dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bizi çevreleyen tüm olumsuz koşullara rağmen kadınlara karşı şiddetin durdurulması ve toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapan etkinlikler ve eylemlerle dolu geçiyor. İçinde Türkiyeli parlamenterlerin de bulundukları Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE), Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele Komitesi Eylül 2020’de yaptığı açıklamayla, tüm üye devletleri, sivil toplum örgütlerini, bölgesel ve uluslararası örgütleri 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kadına yönelik şiddeti durdurmak için çok temel ve bu nedenle vazgeçilmez bir metin olan İstanbul Sözleşmesi’ne verdikleri desteği pekiştirecek etkinlikler gerçekleştirmeye çağırdı.

2020 yılı kadınlar için bütün dünyada kadınların kazanılmış haklarını koruma mücadelesi verdikleri bir yıl oldu. Kadınlar, son yıllarda siyasi tabloda iyice belirginleşen, sadece kadının insan hakları alanında değil evrensel temel insan haklarının bütün alanlarında aşındırma girişimlerine karşı mücadele etmek için sokaklardaydı. Kadın hareketi temel haklar ve eşitliğin savunulması konusunda küresel bir harekete dönüşüyor gibi görünüyor.

Eksik temsil ve toplumsal cinsiyet eşitliği

Kadınlar nüfusun yarısını oluşturuyor. Ancak toplumsal kurumlara baktığımızda kadınların bu kurumlarda nüfustaki büyüklükleri oranında temsil edilmediklerini görüyoruz. Eğer kadınlar toplumsal olarak nüfustaki büyüklükleri ölçüsünde temsil edilselerdi hayatımızın bütün alanlarında gördüğümüz insanların yarısı kadın olurdu. Oysa biz temel haklardan başlayarak güç ve iktidar ilişkilerinin olduğu alanlarda erkekleri daha fazla oranda görüyoruz.

Eşitlik çok önemli bir kelime

Kadınların bütün eylemlerinin vurgusu olan “eşitlik” toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapıyor, yoksa bütün insanlar doğduklarında eşittir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise, kadın ve erkeğin, toplumun bütün alanlarında, politikada, hukukta, iş hayatında ve eğitimde eşit muamele görmeleri anlamına geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, insanın cinsiyeti nedeniyle bir ayrımcılığa maruz bırakılmaması anlamına geliyor. Bu anlamda toplumsal cinsiyet eşitliği, temel bir insan hakkı olarak herkesin sorunudur. Eşitsizliklerin dayanağı kadının cinsiyetinden kaynaklanan özellikler değildir, eşitsizlik toplumsal olarak inşa edilir.

İstanbul Sözleşmesi’nin önemi

Bu yıl Türkiye’de ve dünyada, kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi adıyla bilinen, tam adı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan sözleşme çerçevesindeki tartışmalar önemli yer tuttu. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok ülkede kadınlar Sözleşmeyi savunmak için sokaklardaydı.

Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, sanılanın aksine sadece kadınlarla ilgili değil. Sözleşme temelde kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bir insanın cinsiyeti üzerinden zulme maruz bırakılmasının önlenmesi, zulme maruz kaldıysa korunması, zulüm uygulayanların gerektiği şekilde cezalandırılması için devletlere yol haritası çizen, atılması gereken adımlar konusunda rehberlik eden uluslararası bir uzlaşma metnidir. Cinsiyete dayalı şiddetle mücadele konusunda en önemli uluslararası belge olarak bir dünya sözleşmesi olma yolundaki İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda da en önemli hukuki metinlerden biri olarak tüm imzacı devletlere kadınlara yönelik şiddete karşı somut adımlar atma sorumluluğu vermesi açısından da önem taşıyor.

EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu

Kadınların temel gücü bir araya gelmelerini mümkün kılan, kadının kadının kurdu değil yurdu olduğu ifadesiyle özetlenebilecek örgütlenme anlayışlarına dayanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde de kadınlar, ortak hafızalarından güç alarak pek çok konuda ortak tavır sergiliyorlar.

Bu yıl içinde, İstanbul Sözleşmesi’yle kazanılan hakların öncelikle korunması ve nihai olarak hayata geçirilerek uygulanmasının sağlanması için Türkiye’deki kadın sivil toplumları EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu ile bir araya geldiler. Mevcut durumda 300’den fazla kadın ve LGBTI+ sivil toplum örgütünü bir araya getiren Eşitlik İçin Kadın Platformu, 150’ye yakın karma sivil toplum örgütü, meslek odası ve sendika tarafından da destekleniyor. Platformun temel amacını, kadınların kazanılmış haklarının korunması oluşturuyor.

Kadınlar ne istiyor?

Kadınlar ilk önce İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçirilmesi için gerekli adımların atılmasını istiyorlar. Sözleşmenin uygulanması konusunda imzacı devletlerin atması gereken adımlar konusunda, İstanbul Sözleşmesi’nin denetleme organı olan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu (GREVIO) tarafından hazırlanan raporda Türkiye’nin atması gereken adımlar açıkça belirtildi. 2018 yılında yayımlanan bu raporun henüz resmî çevirisi yapılmadı, resmî olmayan çeviriyi ise internette bulmak mümkün.

Uygulama adımlarının atılabilmesi için öncelikle bu raporun resmî çevirisinin yapılması gerekiyor. Resmî çevirinin ilgili tüm aralarında meslek örgütlerinin de bulunduğu kurumlarla paylaşılması, bağlı bulundukları kurumlar içinde kadına yönelik şiddetin uygulanması konusunda adımlar atılması için eylem planlarının yapılması ve hayata geçirilmesi de kadınların acil talepleri arasında bulunuyor.

Bunun dışında demokrasinin öncelikli kriterlerinden olan “eşit yurttaşlık” haklarının korunması, kadınların şiddetsiz bir hayat sürme haklarının güvenceye alınması için fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin önlenmesi için acil bir eylem planı oluşturulması, kız çocuklarını örgün eğitim dışına iten uygulamalara son verilmesi, kamu ve özel sektörde istihdam oranlarında ve yönetim kademelerinde cinsiyet eşitliğini sağlayacak uygulamaların devreye sokulması kadınların temel talepleri arasında yer alıyor.

Markaların sorumluluğu

Bu yılın umut verici olaylarından biri özel sektörün İstanbul Sözleşmesi’ne verdiği destek oldu. Türkiye’de çok sayıda marka ve firma İstanbul Sözleşmesi’ne verdiği desteği açıkladı ve iş yerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilebilmesi için somut adımlar atmaya başladı. Şirket ve kurumların toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olması, bunu kurum içi politikalarla da hayata geçirmeleri, toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatımızın bütün alanlarında uygulanması açısından önem taşıyor. UNDP, kadınların ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın sadece temel bir insanlık hakkı değil, sürdürülebilir bir gelecek için bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor.

Markaların ve firmaların hem müşterileriyle iletişimlerinde hem de işyerlerindeki uygulama ve iletişimlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun politikalar izlemesi, toplumun yarısını oluşturan kadınları bütün iletişim ve politikalarında dikkate almaları da bugün bir zorunluluk.

Eşitlik çok önemli bir kelime

Eksik temsil, her alanda olduğu gibi markalar ve işyerleri açısından da önemli ve çözüm için niyetlerden fazlasının yapılması, somut adımlar atılması gereken bir konu. Çok basit bir yaklaşımla, biz eğer nüfusun yarısında kadınları görüyorsak, bütün toplumsal alanlarda gördüklerimizin yarısının da kadın olması bekleniyor. Markalar ve işyerlerinin eşitlikçi pratiklerin hayata geçirilmesi için her anlamda kaynak ayırması, bu konuda atılabilecek adımlardan ilki olabilir. Ancak reel olarak hayata geçirilebilmesi için markaların hem tüketiciyle iletişimlerinde hem de işyerlerinde kadın ve erkek eşitliğine dayalı iş stratejileri ve çalışma modeli oluşturmaları gerekiyor.

Bu strateji işin niteliğine göre cinsiyet ayrımcılığı yapmamaktan, yani kadın işi olarak görülen işlere erkekleri, erkek işi olarak görülen işlere kadınları teşvik etmek ve bu işleri yapmak isteyenleri desteklemekten kadınların eşit işlerde erkeklerle eşit ücretlendirilmesine, yönetim kademelerinde eşit temsilden çalışanların kadın erkek ayrımı yapılmaksızın kendilerini geliştirmeleri konusunda desteklenmesine, işyerinde ve marka iletişiminde ayrımcılığa ve şiddetin her türlüsüne kadar sıfır tolerans politikasından kadınların bakım sorumluluğunu hafifletecek çözümler üretip uygulamaya kadar bir dizi uygulamayı da kapsayan uzun ve kararlılıkla yürünecek bir yol.

Parolanı mı unuttun?

Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Giriş

Gizlilik Politikası

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.