Doğa dostu olan sürdürülebilir ambalaj tasarımında ve üretiminde başlıca eğilimler minimalizm, geri dönüşüm, doğaya iade ve çevreci mürekkepler olarak öne çıkıyor.
Tüketicilerin çevreye yönelik hassasiyetleri her geçen gün daha da artarken, markalar da ambalaj seçimlerinde eskisinden daha dikkatli ve bilinçli yaklaşımlar üretiyorlar. Doğa dostu olan sürdürülebilir ambalaj tasarımında ve üretiminde başlıca eğilimler minimalizm, geri dönüşüm, doğaya iade ve çevreci mürekkepler olarak öne çıkıyor.
Minimalist ambalaj yaklaşımı, bu yöntemler arasında en basit olanı. Yakın geçmişte, en küçük boyutlu ürünler bile dev kutularda sunulabiliyor, bu da kalite algısını artıran bir yaklaşım olarak algılanıyordu. Artık o eğilimin hızla tersine dönmekte olduğunu gözlemliyoruz. Şimdi makul olan, gereğinden fazla öğeyi ambalaj içinde barındırmamak. Butter Better adlı üründe, Tasarımcı Yeongkeun Jeong, tek kullanımlık küçük tereyağı paketlerinin kapağını doğal malzemeden üretilen bir bıçak olarak tasarlamış ve jelatin, kâğıt ve mürekkep ihtiyacını tümüyle ortadan kaldırmış.
Geri dönüşüm, her alanda olduğu gibi ambalaj tasarımında da kritik öneme sahip. Kutuların içindeki koruyucu ürünlerde plastik baloncuklar yerine; kâğıt, karton, nişasta ya da organik kumaştan üretilen malzemeler kullanılabiliyor. Alternatifler arasında mantar dahi var. Mantarın içinde yer alan miselyum adlı bir organizmadan üretilen malzeme, ürünlerin sıkı ve güvenli bir biçimde kutuların içinde durmasını sağlıyor ve New York eyaletinin tümüyle kullanımını yasakladığı straforun yerini almaya aday gibi görünüyor.
İngiltere merkezli Waitrose süpermarketi, kalite testinden geçemeyen bezelye ve nohutların geri dönüştürülmesiyle elde edilen bir malzemeden makarna kutuları üretiyor. Şirket ayrıca, mağazalarında birçok ürünü “yeniden doldurulabilir” şekilde sunuyor. Örneğin; pirinciniz bittiğinde boş kutuyu markete götürüp doldurtabiliyorsunuz. Bir diğer etkileyici örnek de Boxed Water markası. Su ambalajından pet şişeyi tümüyle kaldıran ve suyu karton kutuda sunan şirket, bu kutunun yüzde 92’sini de bitkisel malzemelerden üretiyor.
Doğaya iade kavramı da son dönemin revaçta yöntemlerinden biri. Cam ve bambu gibi malzemelerin kullanımının yanı sıra içeriğinde tohum barındıran ekilebilir kâğıtlarla üretilenler de popülerliğini artırıyor. Bloom markasının çikolatalarından birini alıp yedikten sonra paketinin bir kısmını kopararak toprağın altına yerleştiriyorsunuz. Paket kâğıdına enjekte edilmiş olan tohum, bir süre sonra bitkiye dönüşüyor. Bu kategoride değerlendirmek tam olarak doğru olur mu bilmiyorum ama bu noktada, “yenebilen” ambalajları da es geçmemek gerekiyor.
Loliware’in tek kullanımlık bardak ve yiyecek kapları yosundan üretiliyor ve organik tatlandırıcılarla destekleniyor. İçinden dilediğiniz yiyeceği ve içeceği tükettikten sonra kabın kendisini de yiyerek yok edebiliyorsunuz. Böylece geriye herhangi bir atık bırakmıyorsunuz.
Ve mürekkepler… Ambalajlarda büyük çoğunlukla petrolden üretilen mürekkepler kullanılıyor. Şimdilerde markalar su, sebze, soya ya da yosun bazlı doğa dostu alternatiflere yönelmeye çalışıyor.
Tüketiciler doğaya dair hassasiyetlerini göstermeye devam ettikçe, markalar da sürdürülebilir ambalaj tasarım ve üretimi konusundaki atılımlarını sürdürecekler. Ve dilerim sonunda kazanan yeni nesiller olacak.
Kullanıcı adını ya da e-posta adresini gir. Sana bir e-posta göndereceğiz. Oradaki bağlantıya tıklayarak parolanı sıfırlayabilirsin.
Here you'll find all collections you've created before.