2025: Tahminler ve gerçekler

Geçtiğimiz yıllarda 2025’e ilişkin yapılan medya dünyası tahminlerini GWI verileriyle karşılaştıran Chris Beer, ders alabileceğimiz noktaları bizlere sunuyor.

2025 tahminler ve gerçekler - Chris Beer - MediaCat Mart

2025 büyük bir yıl olacak. Önümüzdeki 11 ay içinde çocuklarınızı okula otonom arabalar götürecek, kadın­lar tek parça hijyenik giysiler giymeye başlayacaklar (ve insanlardan silikon partnerlere geçiş yapacaklar), tütün tüketimi sona erecek ve bizatihi para konsepti, okullar ve içten yanmalı mo­torlar tarih olacak.

Ya da… belki olmayacak. Şüphesiz sizlerin de fark ettiğiniz gibi, bunlar geçmişte 2025 yılına dair yapılan tah­minlerdi ve yıl henüz başlamış olsa da hiçbiri gerçekleşecek gibi görünmüyor. Elbette bu yanlış tahminlerle dalga geç­mek kolay.

Hakkını verelim, bazı tahminler hedefi 12’den vurdu. 1925’te The New York Times’a yollanan ve Londra Ku­lesi’ndeki muhafızların 100 yıl sonra da orada olacaklarını öngören mektup favorilerimden. Ancak burada ilginç olan tek şey tüm bu tahminlerin yanlış çıkması değil, tahmin edilebilir biçim­lerde yanlış çıkması. Bu durum, med­yanın geleceğini düşünürken dikkate almamız gereken önemli çıkarımlar doğuruyor.

Bir noktada hepimize birer kristal küre lazım

Geleceği tahmin etmek fütüristlere ya da mistiklere özgü bir hareket de­ğil, herkes yapıyor. Eğer işiniz strateji içeriyorsa, önümüzdeki 12 aya dair do­laylı öngörülerde bulunuyorsunuz de­mektir. Amerikalı mucit Charles Kette­ring’in sözlerini hatırlayalım: Gelecek önemlidir “çünkü hayatımızın geri kalanını orada geçireceğiz”. Geçtiği­miz yıllar boyunca yapılmış 2025 tahminlerini incelemeye kaydadeğer bir zaman vakfettim. İşbu yazı için medya dünyasına ilişkin bazı yaygın tahmin­leri seçerek GWI verileri ile gerçekleri karşılaştırdım ve alabileceğimiz dersle­ri çıkardım.

Geçmişten geleceğe bakış

Tahmin: Sanal ve artırılmış gerçeklik yaygınlaşacak. Kulaklıklar telefonların yerini alacak ve akıllı telefon kullanan­lar alay konusu olacak.

Gerçek: Dünya genelinde yalnızca yüzde 5’lik bir kesim sanal gerçek­lik kulaklığına sahip ve sadece yüzde 26’lık bir kesim sanal gerçeklik konusunda heyecanlı (bu oran artırılmış gerçeklik için yüzde 16).

Ders: Tüketicilerin bir teknoloji ürünü alırken en çok önemsedikleri unsurla­rın fiyat, pil ömrü ve rahatlık olduğunu araştırmalarımızdan hareketle biliyo­ruz. Bu kriterleri karşılamayan çoğu ürün yaygınlaşamaz ve VR/AR ürünle­ri henüz bu eşiği aşmaktan uzak.


Tahmin: Basılı kitaplar ortadan kalka­cak, yayıncılık tamamen dijitalleşecek.

Gerçek: E-kitap devrimi hiçbir zaman tam manasıyla gerçekleşmedi, gele­cekte de gerçekleşecek gibi durmuyor. Yalnızca yüzde 8’lik bir kesim e-kitap okuyucuya sahipken, yüzde 51’lik ke­sim hâlâ fiziksel kitapları tercih ediyor (e-kitaplar için bu oran yüzde 25).

Ders: Sıklıkla yeni teknolojilerin es­kilerin yerini alacağını varsayma eği­limindeyiz ama hakikat bundan daha karmaşık. Bağlam önemli, bu nedenle de basılı kitap ve plak gibi eski formatlar varlığını sürdürüyor. Örneğin, basılı ki­taplar çocuklara okumak, paylaşmak ve dekor olarak kullanmak için e-kitaplara kıyasla daha iyi bir alternatif. Ayrıca, banyodayken e-kitap okumak daha zor.


Tahmin: İşgücünün yüzde 40’ı gele­neksel ofislerin dışında çalışacak (1998 tarihli bu içgörü, aynı başlık altında yapılmış çok sayıdaki tahminden biri).

Gerçek: Şaşırtıcı biçimde isabetli bir tahmin. Bugün, sıradan bir haftada, ça­lışanların yüzde 41’i uzaktan çalışıyor. Yine de bu oranın son yıllarda geriledi­ğini ekleyelim.

Ders: Tahmin doğruydu ama vesile­nin küresel bir pandemi olacağını çok az kişi öngörmüştü. Nassim Nicholas Taleb, geleceğin kademeli değişimlerle geldiği varsayımının tehlikelerine kar­şı uyarıda bulunuyor: Tarih “sürüne­rek” değil, “zıplayarak” ilerler. Beceri, çoğu zaman, geleceği tahmin etmekten ziyade siyah kuğuları tespit edebilmektir. ChatGPT bu kategoride sayılabilir: Kendi yaratıcılarının bile ummadıkları dönüştürücü bir güç.


Geleceğe, gelecek hakkında dersler

Bu vaka çalışmalarının ötesinde, bugü­ne dair yapılmış eski tahminlerden ha­reketle oluşturulmuş daha iyi içgörü­lere ulaşmak için birkaç tavsiye daha…

Düşündüğümüzden daha azı, dü­şündüğümüzden daha yavaş gerçek­leşir. Değişim zaman alır ve kültürel direnç, siyasi geri tepmeler ve yerleşik sistemler nedeniyle sekteye uğrar.

Tahminlerin çoğu fütürist ve tekno­loji uzmanlarından, kişisel çıkarları doğ­rultusunda gelir. En iyi içgörüler sıklıkla, geleceği yalnızca inovasyonun yapabile­ceğinden daha fazla şekillendiren davra­nışlarıyla, sıradan insanlardan çıkar.

Fütüristik içgörüler kendini tekrar etme eğilimindedir. Hangi dönemde yapılmış olursa olsun, uzman içgörüleri her zaman sanal gerçeklik, vücut imp­lantları, hologramlar ve/veya dokun­matik ekranlara odaklanır. Geleceği tah­min etmek düşündüğümüzden daha zor ve karmaşık bir iş. Nedeniyse, kısmen, toplumdaki değişimlerden ziyade tek­nolojideki değişimlere odaklanmamız.

Eski alışkanlıklar kolay ölmez. Ör­neğin radyo… Halihazırda bir asrı de­virmiş, bu sürede yaşanan her türlü teknolojik dönüşümden sağ çıkmayı başarmış bir format. Streaming ve podcast’lerin son onyıllık yükselişine rağmen Birleşik Krallık’taki radyo din­leme oranı neredeyse hâlâ aynı.

Geleceğe dair vardığımız fikir birli­ği ne olursa olsun, muhtemelen yanlış olmaya, doğru olmaktan daha yakın. Yeni teknoloji ve davranış biçimleri or­taya çıkacak ama en büyük değişimleri muhtemelen göremeyeceğiz. Bu deği­şimler yaşandığında, başlangıçta hızla benimsense de anaakıma ulaşması bek­lenenden uzun sürecek.

Ve hepsinin ötesinde, ortalama in­san, geleceği, onu öngörmek için para alan insanlardan muhtemelen daha iyi biliyor.

Yazan: Chris Beer
Çeviren: Arzu Nilay Kocasu

İlgili İçerikler