Tarım, artık sadece toprağa tohum atmak değil; geleceğe, teknolojiye ve topluma yatırım yapmak anlamına geliyor. Yanmar Türkiye Pazarlama Müdürü Tuğçe Akman ve Tarım İş Kolu ve İş Geliştirme Direktörü Murat Balkan Kanbir ile yaptığımız bu söyleşide, tarımın değişen yüzünü; şehirden köye göçen gençlerden pembe traktörlü sosyal sorumluluk projelerine kadar pek çok açıdan ele aldık:
Tarımla ve toprakla ilişkimiz nasıl değişiyor sizce?
Tuğçe Akman: Gıda güvenliği artık daha çok gündemimizde. Sağlıklı yaşam ve bilinçlenme arttı ama bu sektöre girdikten sonra işin ciddiyetini daha net fark ettim. İklim krizi kapıda, su kaynakları azalıyor. Tarımsal nüfus dünya genelinde yaşlanıyor, çünkü tarım hem zahmetli hem de getirisi düşük. ABD, Japonya, Türkiye, Çin gibi ülkelerde tarımdan inşaata işgücü kayışı var. Bu da tarımda otomasyon, akıllı sistemler gibi teknolojilere yönelimi artırıyor. Çünkü daha az insanla daha çok üretmek zorundayız. Savaşlar da gıda güvenliğini tehdit ediyor. Bu nedenle toprakla olan ilişki her zamankinden daha önemli. Bizim hedef kitlemiz arasında hem profesyonel çiftçiler hem de özellikle pandemi sonrası hobi amaçlı tarıma yönelen gençler var. Ortak amacımızsa sürdürülebilir üretim.
Murat Balkan Kanbir: Birçok ülkede gözlemlediğimiz net bir şey var: Çiftçi sayısı azalıyor. Ukrayna-Rusya savaşıyla buğday, arpa gibi temel ürünlere ulaşım zorlaştı. Pandemiden hemen sonra olması kıtlık algısı yarattı. Birçok firma bu süreçte daha az enerjiyle maksimum verim sağlayacak çözümler üretmeye başladı. Bu da motor teknolojilerine, elektrikli traktörlere yönelimi artırdı. Bunlar, zamanla tarımı bir yatırıma dönüştürdü. Artık tarım, sadece ailesi için üretim yapan çiftçilerin işi değil. Domatesten gelir elde edip Ferrari alabilecek kadar ticari hale geldi. Bu dönüşümle birlikte konuşmamız gereken şey, ekilebilir arazilerin güvenliği. Türkiye gibi ülkelerde tarım alanlarının imara açılmaması gerektiği yönünde politikalar var ama yeterince etkili değil. Bu yüzden topraksız tarım gibi yeni teknolojiler gündeme geliyor. Ben bu konuda karamsar değilim; birçok yenilik çıkacağına inanıyorum. Tabii en temel ihtiyaç, iyi bir strateji ve eğitim.
Hobi bahçeciliği yapanlardan kasıt kentli, eğitimli kitle olsa gerek. Başarılı oluyorlar mı?
MBK: Hobi bahçeciliğinde başarılı olanların yüzde 12’si emekli pilot. Pandemide herkes evine kapandı, saksıda domates yetiştirmeyi denedi. Ben 15 yıldır tarım sektöründeyim ama hâlâ düzgün bir domates yetiştiremedim. Çok zor bir iş. Bu iş için ciddi zaman ve disiplin lazım. İlacın verilme saati, açısı, toprağın nemi… Her şey hesaplı. Emekli pilotlar gibi askeri disiplini ve vakti olan insanlar bu işte başarılı oluyor. Hobi bahçeciliği yapanlar henüz niş bir kitle ama katkıları büyük. Onların başarısını görenler de sektöre yönelebiliyor.
Pazarlama iletişiminde öne çıkan unsurlar nedir bu iş kolunda?
TA: İki ana çiftçi hedef kitlemiz var: Geleneksel çiftçiler ve pandemi sonrası artan hobi bahçeciliğiyle ilgilenen yeni nesil çiftçiler. Bu yüzden “hedef kitlenin” iletişim stratejisinde bütünleşik yaklaşımı önemli. Ürün geliştirme süreçlerinde çiftçiden sürekli geribildirim alıyoruz. Tarım dijitalle ilgisiz görünse de çiftçiler Facebook ve TikTok gibi platformlarda oldukça aktif. Tarım makinelerine dair yoğun içerik üretiliyor. Bölgesel müzik ve geleneklerle harmanlanmış içerikler, traktörle çeyiz töreni gibi videolar yaygın.
Çiftçilerin ürünleriyle uzun bir bağı var. Tarım makineleri büyük yatırımlar olduğu için, yedek parça ve servis desteği çok kritik. CRM aracılığıyla periyodik aramalar yapıyoruz: Satın alma sonrası ilk ayda, altıncı ayda vb. Geribildirimle satış sonrası hizmeti ve ürün geliştirmeyi iyileştiriyoruz. Özel günlerde çiftçiyi aramak, doğum günlerini kutlamak gibi küçük dokunuşlar büyük aidiyet yaratıyor. Bir çiftçinin, “Sürekli arıyorlar” diye traktörü tekrar almak istemesi buna örnek. Fuarlar çok değerli bir temas noktası. Çiftçiler ailecek katılıyor. Bu da topluluk hissini artırıyor. Özellikle çocuklar traktörlere ilgi gösteriyor, bu nedenle çocuklara yönelik promosyonlarımız ve Yanboh-Marboh gibi anime karakterlerimiz var. Kız çocuklarının ilgisi de oldukça yüksek.
Araştırmalarımız tarım sektöründe tavsiyenin çok etkili olduğunu gösteriyor: Muhtarlar, bayiler ya da köydeki güvenilir kişiler. Bu nedenle kullanıcıların memnuniyet videoları, teslim anları gibi içeriklerle duygusal bağ kuruyoruz. Fonksiyonel ürün olsa da duygusal iletişim çok güçlü. Hobi çiftçiliği segmentinde mühendis ve genç çiftçi influencer’larla çalışıyoruz. Bu kişiler ürünleri tarafsız şekilde inceliyor, sahada test ediyor ve deneyimlerini paylaşıyor. Özellikle şehirden kırsala dönen, genç, modern influencer’larla işbirliklerimiz var.
Beyaz yakalı, kentte yaşayan ve tarıma yönelmek isteyenlere neler önerirsiniz?
MBK: Bu işi daha önce yapmış, başarılı olmuş kişilerle konuşmak lazım. Herkesin çevresinde köye göç etmiş 1-2 aile vardır. İzmir gibi şehirlerde tarım alanlarına yakınlık var; 45 dakikada ekip biçilecek alanlara ulaşılabiliyor. Ancak tarımın mekanizasyonu kolay değil. Ayrıca köydeki insanlar şehirlileri her zaman sıcak karşılamıyor. Trakya’da “hoş geldin” denirken başka bir bölgede “şehirden geldi, bizim ekinleri zehirleyecek” denebiliyor. Sosyal ilişkiler bir anda kopabiliyor. Bu işe girmeden önce deneyimlilerle konuşulmalı ve tarımın ciddi bir maliyet gerektirdiği bilinmeli. Ayrıca çiftçiler için kurulmuş bankaların hizmetleri incelenmeli; çok sayıda desteği var ve çoğu bilinmiyor. Arıcılıktan ev/araç alımına ve köyde yaşama demek. Geleceğin ve insanların çiçek açması için çalışıyoruz. Üniversitelerle işbirlikleri yapıyoruz. Bilimsel alanla iş dünyasının birleşmesi önemli. Ziraat fakültesi öğrencileri başta olmak üzere üniversite öğrencilerini fabrikada ağırlıyoruz. Gençleri tarıma özendirmek önceliğimiz. Ayrıca Hanasaka felsefesiyle sosyal sorumluluk projeleri yürütüyoruz. Geçen yıl 30 çocuğa yönelik bir Sakura projesi yaptık. 12-15 yaş arası, sosyal imkânları kısıtlı çocukları, tarım başta olmak üzere Yanmar’ın kara, deniz ve şehir faaliyet alanlarında eğitim programına aldık. Alternatif Yaşam Derneği işbirliğiyle Urla’daki çiftlikte eğitim aldılar, fabrikamızı gezdiler, ihracat, pazarlama, ziraat mühendisliği gibi alandaki fırsatları dinlediler. Kişisel gelişim eğitimleri, yüzme, plaj temizliği, bisiklet, müzik gibi etkinliklerle desteklendi. Yetenekleri keşfedilerek aile ve okullarına geribildirim verildi. Sonra “Hanasaka Traktör” projemizi başlattık. Hanasaka’nın rengi pembe; logosu da çiçek formunda. Bu sosyal sorumluluğa ayrılmış özel bir kadar birçok konuda destek sunuyor. İnsanlar tarıma hobiyle değil, bir temel kaynakla yöneliyorsa, bu desteklere bakmaları iyi bir başlangıç olur.
Gençleri ve sosyal sorumluluğu buluşturan projelerinizi de dinlemek isteriz.
TA: Yanmar’ın “Hanasaka” adlı bir felsefesi var; Japonca “çiçek açmak” traktör. İlkokul öğrencilerine ulaşmayı hedefliyoruz. Traktör aynı zamanda derneklere ödünç veriliyor. Amaç; yeni nesilin yarının çiftçileri olmaları ya da hobi olarak tarımla ilgilenmelerini sağlamak.
Anadolu’da pembe bir traktör fenomeni şu soruyu akıllara getiriyor: Çiftçilerimiz yeniliğe açık mı?
MBK: Sözel tavsiye çok önemli. Eğer bir komşusu bir şey yapıyorsa ve bundan bir şey elde ettiğini görürse bunu deniyor. Ama biz, fabrika müdürleri istediğimiz kadar gidelim anlatalım ikna olmaz. Görmesi ve denemesi lazım. Diğer yandan, tüketicilerimize “ne istersiniz?” diye sorduğumuzda “her şey ama ücretsiz” diyorlar. Tarım, canlıyla yapılan, bitkilerle, hayvanlarla yapılan bir şey olduğu için, ihtiyaçlar da dinamik. Bu noktada mühendislik ve optimizasyon devreye giriyor. Maksimum verim, minimum fiyat artışıyla her yıl değişiklik yapmaya çalışıyoruz.

