Site icon MediaCat

Şarkılar ‘biz’i söyler: Şarkılarla toplumu anlamak (1)

Birkaç ay önce şarkılar üzerinden toplumu anlamak için kolları sıvadık. Peki, nasıl koyulduk yola? “En çok dinlenen/sevilen şarkı” için referanslarımız dönemlere göre değişiklik gösterdi. Farklı muteber kaynaklardan elde ettiğimiz verilerle 10’ar yıllık listeler oluşturduk. Şarkı adı, janr, tempo, söz içeriği, tema, sözlerdeki özne/kişi, tekrar eden kalıplar/deyişler gibi birden fazla kriterle 340 şarkı sözünü yapay zekâdan da destek alarak inceledik. 90’lar, 2000’ler ve 2010-2020’ler olmak üzere üç bölümden oluşan yazının ilk ayağında 90’lara geri dönüyoruz. İşte karşınızda şarkılarla “biz”…

1990’LAR: MODERN BİR POP RÜYASI

Aşkın, ayrılığın, yalnızlığın edebi yaşandığı yıllar

Aşkın romantik yaşandığı yıllar 90’lar. Aşkın Nur Yengi “Ayrılmam” diye yürekleri dağlarken Nilüfer’in “Böyle Ayrılık Olmaz” diye feleğe kurşun sıktığı, Barış Manço “Kara Sevda”ya düşerken Levent Yüksel’in “Med Cezir”lerle boğuştuğu yıllar… Piyasaya sürülen neredeyse her şarkı imkânsız aşklardan, trajik ayrılıklardan, yalnızlığın dipsiz kuyularından bahsediyor. Anlayacağınız 1990’larla beraber Türkiye’de duygusal kıyım yaşanıyor. Adaptasyon şarkılardan paçamızı kurtarırken, edebiyatı ve kalemi güçlü “modern Türkiye şairlerimiz”le tanıştığımız bir dönemdeyiz çünkü. Derin anlamlar, metaforlar, dövme yapılası sözleriniz yoksa aşk size göre değil bu yıllarda.

Dökülür yediverenler, teninden rengârenk
Açarsın mevsimli mevsimsiz bir tanem
Değişir kokun, ısınır kanın beni yakarsın
Vazgeçilir gibi değil bu med cezirler
Levent Yüksel, Med Cezir, 1993

Umuda yazılan şarkılar

Umudun şarkı sözlerindeki kapısının aralanması da 1990’lara tekabül ediyor. Erken dönemde Sezen Aksu ve Kayahan’ın sözlerinde tanıştığımız sıkışmışlığa başkaldırış, 1990’ların sonuna doğru büyüyerek devam ediyor. Popüler şarkı sözlerimiz efkâr kovuşturduğumuz şeyler olmaktan çıkıp kendimize ve geleceğimize dair motivasyon da depoladığımız kaynaklara dönüşmeye başlıyor. Artık her şeye rağmen gülebiliriz, her şeye “amaaan hadi be” çekebiliriz, hiçbir şeyin havamızı bozmasına izin vermeyebiliriz.

Çiçeklerim dökülür her mevsim
Sonra yeniden açar
Ümidimin boynu bükülür
Sonra deniz bin defa taşar, bin defa taşar
Sezen Aksu, Ne Kavgam Bitti
Ne Sevdam, 1991

Ha bugün ha yarın
Oldu olacak
Neden olmasın
Çoktan yıkılırdık biz çoktan
Umut olmasa
Kayahan, Neden Olmasın?, 1991

Eğlenceli ve mizahi tonun yıktığı kalıplar

Kendini günümüz popüler kültüründen o ya da bu sebepten çekmiş olsa da, Türk popüler müziğinin en önemli isimlerinin başında Yonca Evcimik geliyor. Bugünün liselileri bilmez ama o günün liselileri Çılgın Bediş’ten Çıtır Kızlar’a Yonca Evcimik’in dönemini doyasıya yaşadılar. Anadolu rock’ın yerel deyişlerden, atasözlerinden ve deyimlerden gücünü alan söz yazma alışkanlığına benzer bir bakış açısı, Amerikan/İsveç pop öğretileriyle bu dönemde, akılda kalıcı ve dile dolanan günlük “catch phrase”ler olarak karşımıza çıkıyor. Sokakta çocuklar “Hey Corç versene borç” diye dolaşırken, ilkokul sınıflarında “abone dansı” rüzgârı esiyordu. Yine aynı dönem reklamlarda “Şapkasız çıkmam abi”, “Aganigi naganigi”, “Acaba nedir nedir?”, “Haydi hayırlı traşlar”, “Tık tık tık eyi günler”, “Ağzı olan konuşuyor” gibi dile dolanan lafları ve günlük literatüre oturacak tabirleri daha sık görmeye başlıyoruz.

Onun arabası var,
Güzel mi güzel
Şoförü de var, özel mi özel
Bastı mı gaza, gider mi gider
Maalesef ruhu yok
Onun için hiç mi hiç şansı yok
Mustafa Sandal, Araba, 1996

Aboneyim abone
Biletleri cebimde
Ballı lokma tatlısı
Aman haydi hayırlısı
Yonca Evcimik,
Abone, 1991

Kahpe felek bana yaptı kelek lo
Boğazına dursun ham çökelek
Geli geli geliver tam sekerek lo
Boğazına dursun ham çökelek
Atilla Taş, Ham Çökelek, 1998

Kitsch rüzgârı ve merhaba aşırılıklar

1990’ları “90’lar” yapan en önemli konu da popüler Türkçe müzikte esen kitsch rüzgârları. Şarkı sözlerine giren bu bıçkın, vurdumduymaz, zaman zaman küstah, sınırları zorlayan tavır sadece kendi dönemini değil 2000’lerin de tonunu belirliyor. Televizyonda magazinin de palazlandığı bu dönem, kabına sığmayan “popçu” fitilini de ateşliyor. İddialı yaşamlar, imajlar, tavırlar öncesindeki tüm yerleşik algıları yıkmakla kalmıyor yeniden şekillendiriyor.

Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi
Kız bu neyin cakası
Kız hepsi senin mi?
Tarkan, Şıkıdım
(Hepsi Senin Mi?), 1994

Hani o tatlı gönül çiçeğim
Hani kanatlı beyaz meleğim
Bu gece zevki sefa edelim
Şerefine vur kadehi
Meze yapıp, harca beni
Serdar Ortaç, Karabiberim, 1994

Bu devirde kimse sultan değil
Hükümdar değil bezirgân değil
Bu kadar güvenme hiç kendine
Kimse şah değil padişah değil
Sibel Can, Padişah, 1998

Toplumsal veryansınların bestelenmesi

1990’lar ve 2000’lerin başında Türk pop müziği, “İçim dolmuş da dolmuş” diyenlerin sesi de olmaya başlıyor aynı zamanda. MFÖ’nün “Mazeretim Var Asabiyim Ben” şarkısıyla, “Trafik çekilmiyor, patron çekilmiyor, valla çok doluyum” demenin eğlenceli yolunu buluyoruz. Fikret Kızılok “Olanlar Oldu” diyerek, “Hadi bakalım yine ne halt yedik” havasında, politik ve ekonomik kaosları şarkıya döküyor. Sibel Tüzün’ün “Şamata”sıyla, “Medya şamatayı bıraksın da gerçekleri konuşalım” mesajı alıyoruz. Mahsun Kırmızıgül ise İbrahim Tatlıses’ten aldığı cesaretle “Beni yıkamadılar, buradayım” diyerek metropol hayatın tekmelerine karşı dimdik duran arabesk-pop furyasını başlatıyor. Bu şarkılar, toplumun sıkıntılarını kâh eğlenceli kâh içli bir şekilde anlatmayı başarıyor.

Yazan: Can Çalışkan, Berkant Avcı

Exit mobile version