Site icon MediaCat

Ortak akıl, inovasyon ve Sardis Ödülleri

"Türk bankacılığının teknolojik düzeyi çok yüksek"

Finans sektöründe inovasyonu ve pazarlama başarısını ödüllendirmek üzere hayata geçireceğimiz Sardis Ödülleri’ni jüri başkanı Akın Öngör ile konuştuk. Öngör gibi engin bir tecrübeyle buluşma imkânı yakalamışken uzak kaldığı dönemde sektörün aldığı yola dair düşüncelerini ve kariyerindeki başarıda büyük rol oynadığını söylediği ortak akıl meselesini de masaya yatırdık.

Sardis Ödülleri’ne başvuru yapmak ve organizasyona dair tüm detaylara ulaşmak için Sardisawards.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Sektörden ayrıldığınız 2000 yılından bu yana dünya ve Türkiye sancılı finansal süreçlerden geçti ve geçmeye devam ediyor. Ekonomiye dair dışarıdan yaptığınız gözlemler nasıl?

Bir kere dünyada 2007-2008 finansal krizi gibi korkunç bir şey yaşandı. Bunun temelinde de yönetişim eksikliği vardı. Kendi kendini kontrol edemeyen/etmeyen, başıboş kalan, özyönetim ve özeleştiri yapmayan sistemde yönetişim gerçekleşemedi ve bu durum çok büyük bir krize sebep oldu. Bu durum Türkiye’nin önüne aslında büyük fırsatlar çıkardı: Dünyadaki krizden dolayı petrol fiyatları düştü, yurtdışında sermayenin maliyeti düştü, yüzde 0 faizle fonlar bulmak kolay hale geldi… Türkiye bu fırsatı 8-9 yıl kullanamadı. 2008-2009’dan 2016-2017’ye kadar çarçur etti fırsatları ve durum hep böyle devam edecek sandı. Fakat öyle olmadı ve hem petrol fiyatları hem de yurtdışındaki sermayenin maliyetleri yeniden yükselmeye başladı. Bunun acısını da şimdi çekiyoruz.

İleriye dönük bir şeyler söylemek gerekirse, bugün içinde bulunduğumuz bu sarmaldan ve krizden çıkmak için mutlaka ayağı yere basan, uygulanan, adım adım ilerleyecek bir program olması şart. O programda anlatılacak hikâyeye milletin de yurtdışındaki yatırımcının da inanıp güvenmesi gerekir ki sermaye akışı ve yatırım olsun. Böyle bir şey görüyor musun bugün derseniz, hayır. Görmüyorum ve arıyorum.

Türkiye’de dijital dönüşüme en hızlı ayak uyduranlar arasında finans sektörünü ilk sıralarda sayıyoruz. Siz bu konuda sektörün performansını nasıl buluyor, bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Sadece bankacılıkla sınırlı olmayacak şekilde, finans sektörünün geneli dış dünyayla çok iç içe ve etkileşim içinde. Sizin kaliteniz dünya standartlarının üzerinde olmalı ki cazip olun. Böyle bir rekabetten söz ediyoruz. Sadece Türkiye’de birbirleriyle rekabet eden kurumlar yok bu tabloda. Bu birinci gerçek.

İkincisi, bizim en ileri teknolojileri uygulayabilme olanağına sahip olduğumuz. Çok geriydik. Yeniden oluşturuyorduk birçok şeyi. ABD ve Avrupa’dan çok daha ileri teknolojiler uyguladık. Türk bankacılığının bugünkü teknolojik seviyesi ABD’nin ve Avrupa’nın hâlâ çok ilerisindedir.

Üç, genç kuşaklarımızdan çok iyi insanlar çıktı. Kendi yeteneklerimizi bu alanlara yönlendirebildik ve bankacılık sektörü bu sayede çok büyük sonuçlar aldı.

Sardis Ödülleri’ne gelelim. Finans sektöründeki inovatif başarıları ödüllendirmek maksadıyla hayata geçirilecek organizasyonun jüri başkanlığını üstleneceksiniz. Sardis hakkında beklentileriniz, sizi heyecanlandıran şey nedir?

Yenilikçilik, inovatif davranış… Türkiye’nin genel çalışma kültürünün ve hiyerarşik baskısının altında kalmış alanlar. Fakat bu konuda kurum ve kuruluşlar kendilerini diğerlerinden farklılaştırmaya çaba gösterdikçe yepyeni uygulamalar; yenilikçi olarak geliştirdikleri, keşfettikleri, icat ettikleri uygulamalarla bambaşka konumlara taşıyabiliyorlar kendilerini. Dolayısıyla yenilikçilik aslında Türkiye’de sadece finans sektöründe değil tarımdan başlayarak bütün sanayide ve iş hayatında uygulanması gereken bir girişim.

Yenilikçilik konusunda çalışma kültürümüzün neden ters olduğuna kısaca değineyim. Bizde “eski köye yeni adet getirme evladım” denir. Çocuklar bir şey söyleyeceği zaman “sen sus” denir. Yapmamız gereken, gençleri yüreklendirerek onların fikirlerine hatta ihtilalci, işin yürütülmesine çok daha farklı bir açıdan bakan görüşlerine fırsat vererek, o görüşleri değerlendirmek ve teşvik etmek. Sardis beni bu yüzden heyecanlandırıyor.

Öte yandan Sardis benim bağlarımın olduğu Akhisar’a komşu bir antik kent. Dünyada madeni paranın ilk kez yapıldığı yer olmanın ötesinde çok önemli bir arkeolojik alandır. Herkese görüp gezmesini tavsiye ederim. Ödülün ismi de yarışmaya tam oturmuş.

Ödüllerin bir kategorisi de Ekosistem Stratejisi… Görevde bulunduğunuz süre boyunca ortak akla büyük önem verdiğinizi, mümkün olduğunca kapsayıcı bir yönetim anlayışı benimsediğinizi biliyoruz. Modern bir finans kuruluşunda ideal ekosistem stratejisinin karakteristik özelliklerine dair neler söylemek istersiniz?

Bizim Türkiye’deki genel çalışma kültürüne karşıt, ortak akıl yaratabilecek, yetenekli insanları ekibe almamız gerekir. Kendi görevinden ve pozisyonundan endişe etmeden, özgüvenli olarak en iyi elemanlardan bir ekip oluşturacaksınız. Tabii ki onlar sizin pozisyonunuzu isteyecekler, istesinler de zaten. Siz de daha iyi olacaksınız.

Ekip derken, 8-10 kişiyi kast etmiyorum. Yüzlerce, binlerce kişiyi kast ediyorum. Hep beraber fikirler geliştirip tartışıp oradan çıkacak eleştiri ve görüşler doğrultusunda yön tutmak ve uygulamak gerek. Bunu yapabilmek için de insanları motive etmek gerekiyor. Motive etmek için onlara uygun ortamlar yaratmak, ekosistemin buna uygun olmasını sağlamak gerekiyor. Bütün bunları da özenle sizin yaratmanız gerekiyor çünkü Türkiye’nin çalışma kültürü genelde buna ters. Sizin yarattığınız, genel çalışma kültürüne ters kültür sizi farklılaştırıyor. Biz Garanti Bankası’nda bunu yaptık ve çok farklı bir konuma geldik. Bunu bütün gençlere öneriyorum.

Ortak akla inanmak, başka eleştiri ve görüşleri almak lazım. Bunun yapılmadığı durumun sizi nereye getireceğini, bugün ülkemize bakarak görebilirsiniz.

Exit mobile version