Kısa süre önce Netflix, yatırımcılarına “acil” koduyla bir açıklama gönderdi. Hisse fiyatı yüzde 35 düşmüş, pazar değeri 50 milyar dolar azalmıştı. Açıklamada talihsiz noktalar da vardı – Netflix, abonelerinin bir hesabı paylaşmasını da düşüşteki sebeplerden biri olarak sayıyordu. Bunun, kitlesiyle yabancılaşmasına yol açabilecek tehlikeli bir söylem olduğunu söylemek mümkün.
Platformun ilk çeyrekte 2.5 milyon abone kazanmayı umarken 700 bin abone kaybetmesi ve Rusya’dan çekilme kararı, akıbetine yönelik parlak bir resim ortaya koymuyor. Uzmanlar, iki milyon abonenin daha platformdan çıkabileceğini düşünüyor.
Netflix şifre/hesap paylaşımını engellemek ve ekstra gelir elde edebilmek için yeni modeller öngörüyor ve halihazırda Şili, Kosta Rika ve Peru’da bu modellerin testlerini gerçekleştiriyor. Aylık aboneliğin 9-15 dolar arasında değiştiği bu ülkelerde şifreler, 3 dolar farkla başka bir hane ile paylaşılabiliyor.
Netflix ayrıca önümüzdeki dönemde reklam destekli daha ucuz paketleri de devreye alabileceğini söylüyor. Benzeri bir açıklama Disney’den de 2023 için gelmişti. Reklamverenler için bu iki markanın da reklam destekli bir dünyaya adım atması ilginç olabilir. Ancak burada iki önemli detay var:
- Markalar transparan ve gerçek zamanlı performans bilgisi isteyecekler. Programları kaç kişinin izlediği bilgisi olmadan reklam verme eğiliminde olmayacaklar.
- Hiç veri paylaşmamış bu iki platform nasıl reklam modelleri ile gelecek? Nasıl bir fiyatlandırma söz konusu olacak? Veri paylaşımı nasıl olacak? Bunlar reklam verilmesi kadar reklam hacmini de belirleyecek.
Öte yandan yatırımcı adına, reklam bazlı bir model yeni kitleleri çekerken, ödeme yapan abonelerde erime yaratır mı? Akıllara bu soru gelecek.
En temeldeki soru ise şu: Platformlar 400-500 milyon ödemeli abone hayallerini satarak bugünlere geldiler. Ama acaba gerçek tavan 150-250 milyon mu?
İki ve üçüncü çeyrekte açıklanacak abone rakamları bu sorunun cevabını verecek. İşte o zaman pazarlama dünyasını da yakından ilgilendiren bir sorunun cevabı gelecek.