TBWA/Chiat/Day’in yetiştirdiği en yaratıcı kreatif direktörlerden biri olan Segall, Insanely Simple ve Think Simple gibi New York Times’ın çok satan yazarlarından olmasının yanı sıra, Steve Jobs’la da NeXT günlerinden itibaren yakın temasta çalışmış biri. Dolayısıyla hikâyesi, Apple’ınkiyle bir arada gelişiyor.
Brand Week Istanbul kapsamında 8 Kasım Çarşamba günü Legends of Creativity Day’de sahne alacak olan Ken Segall’in kariyerindeki köşe taşlarını bir kez daha hatırlayalım.
Think Different kampanyası
Steve Jobs’un Apple’daki ikinci dönemini başlatan 1997 yılında şirketin durumu pek iç açıcı sayılmazdı. Steve Jobs ise, kendi sözleriyle, “insanlara Apple’da hayat bulan şeyin onlar için tam olarak ne anlama geldiğini hatırlatmak gerektiği” fikrindeydi. İşte bu sıralarda geldi, Apple’ın iflas etmeye hiçbir niyetinin olmadığını gösteren Think Different kampanyası.
Ken Segall, Think Different kampanyasının yaratan ekibi yönetmişti. Yaklaşık beş yıl süren bu kampanya, aynı zamanda bir reklam filmine ilk kez verilen Emmy’nin de sahibi oldu.
İlerlemek için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Dijital dönemi başlatan ikonik harf: “i”
İnternete uyumlu erken bilgisayarlardan Mac için isim bulma sürecinde de en belirleyici fikir Ken Segall’in ürettiğiydi. Hem interneti (internet) hem bireyselliği (individual) hem de hayal gücü yetkinliğini (imaginative) temsil etmesi itibarıyla, Mac’in önüne bir “i” getirilmesi gerektiğini önermişti Segall. Jobs ise bu fikirden pek de hoşlanmamıştı. Ken Segall, yıllar sonra bu konuyu şu sözlerle anlatmıştı:
“Jobs aslında hiçbir zaman resmî bir onay vermedi bu isme ama her geçen günle beraber iMac fikrinden daha az nefret ettiğini fark etti.” Şirketin zamanla “i” harfini daha fazla sahiplenmesi ve bu harfin yer aldığı geniş bir ürün kategorisi (iPod, iPhone ve iPad) devamında gelişen ve modern Apple’ı yaratan gelişmeler arasında.
İlerlemek için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Basitliğin gücü adına
MediaCat Kitapları’nın da yayınladığı “O Kadar Basit Ki” kitabında da belirttiği gibi, Ken Segall’in iş dünyasındaki duruşunu özetleyen sözler şöyle: “Herhangi bir şirket basitliği mesele haline getirdiğinde doğru öneriler sunar, sınırsız öneriler değil.” Basitliğin, Steve Jobs’un da en etkili silahlarından biri olduğunu her fırsatta dile getiren Ken Segall, basitliğin şirketler için marka kültürü ve odaklanma becerisini beraberinde getirmesinin yanı sıra tüketicilerdeki yansımasını da sadakat ve eyleme geçme iradesi olarak bulduğunu ifade ediyor.
Steve Jobs’tan sonra Apple’ın dümenini devralan Tim Cook’un stratejileri konusunda ne düşünüyor peki Ken Segall? Tek tuşla her şeyin yapılabildiği basit dönemlerden karmaşık isimlendirme prensiplerine erişmiş (iPhone S, S Plus, X) iPhone’lar konusunda biraz rahatsız olsa da yeni çağın taleplerini de göz ardı etmiyor Segall ve şöyle diyor:
“Basitlik uğruna büyük bir ekran yapmayı reddederseniz, bunu yapan diğer markalara gidecektir en sadık takipçiler bile. Neyse ki Apple’ın o diğer markalara nazaran çok daha az ürünü var portföyünde. Dolayısıyla, büyük resme baktığınızda basitliğin hâlâ hayatta olduğunu göreceksiniz.”