Doğru kararlar verebilmek, kariyer yolunun her basamağında gerekli olan en önemli yetkinliklerden biri. Elbette bu, yönetimi ya da icrası kolay bir zanaat değil. Uzmanlar, en iyi karar verme koşullarının araştırma, dikkatli düşünme ve biraz da içgüdülere güvenmenin bileşimi üzerinde temellendiğini iddia ediyorlar.
Bireysel finans startup’ı Upstart’ın CEO’su Dave Girouard’ın söylediği gibi; “Tüm iş faaliyetleri iki temel prensibe dayanıyor: karar almak ve bu kararı uygulayabilmek. Başarınız her ikisinde de hızlı davranabilmeyi alışkanlık haline getirmenize bağlı”.
Peki, günümüzün başarılı şirketlerinde karar alımı nasıl gerçekleşiyor? Bu süreçleri etkili ve verimli bir şekilde yönlendiren bir liderin varlığıyla elbette. En itibarlı 50 CEO listesine baktığımızda, bu liderlerin yalnızca şirketleri için gayet net tanımlanmış birer vizyonları olmadığını, aynı zamanda şirket hedeflerine ulaşılabilmesinde iş gücünün hayati bir önem taşıdığı mesajını tüm çalışanlara aktarabildiklerini ve onları motive edebildiklerini görüyoruz.
Fast Company, yakından tanınan birkaç CEO’nun karar alma süreçlerini inceleyerek öne çıkan en iyi pratikleri derledi. İşte ortaya çıkanlar…
Larry Page ve Sergey Brin
Google Kurucuları
“Google’da geçen uzun zaman boyunca, Eric Schmidt’in bu yaklaşımı her karar sürecinde uyguladığını gördüm. Kurucu ortaklar Larry Page ve Sergey Brin tüm önemli karar süreçlerine dahil olan, iradeleri oldukça kuvvetli liderlerdi. Eric, tek yönlü tercihler yapamayacağını bilirdi. Böylesi pek çok şeyi geciktirebilirdi, ama Eric her bir kararın belirli bir zaman diliminde alındığından emin olurdu. Hem gerçekçi hem de sağlam bir tercih. Bunu kendisi için bir alışkanlık haline getirmesinin yanı sıra bu tercihler Google’da dünyalar kadar fark yaratılabilmesine neden oldu.”
Kaynak: Fast Company
İlerlemek için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Mark Parker
Nike CEO’su
“Hangi fikrin galip geleceğini her zaman öngöremeyebilirsiniz. Onlara bir sürü soru soruyorum, böylelikle ekip de daha enine boyuna düşünebiliyor. Onlara ‘Şunu yap, bunu yap.’ demeyi tercih etmiyorum, çünkü mikro yönetimlere inanmıyorum. Babam, çocukluk çağımda karar almam gerektiği zamanlarda bana ne düşündüğümü sorardı. Ben de ‘Şöyle ya da böyle düşünüyorum.’ derdim. O da, ‘İyi bir fikre benziyor bu.’ derdi. Zamanla kararları kendim verebilmeye, onun onayına ihtiyaç duymamaya başladım. Nike’ta da güçlü insanlar var. Ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar.”
Kaynak: Fast Company
İlerlemek için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Mark Zuckerberg
Facebook Kurucusu
“Birdenbire ortalıkta bitiverdiğine ve dahiyane kararlar alarak ansızın her şeyi mucizevi bir şekilde değiştirdiğine dair anekdotlar duymuyorum. Bunun yerine meraklı oluşunu, istikrarını, kaynakları etkili kullanabilmesini ve hem Facebook’u hem de kendini geliştirme azmini tekdir ettiklerini görüyorum. Büyük, mega planları küçük ve kolaylıkla erişilebilir zaferlere dönüştürmek konusunda bir yeteneği var.”
2009 ve 2012 yılları arasında Facebook’un CTO’su olarak görev yapmış ve şirketin akıllı telefonlar konusundaki ilk “sancılı” girişimi sıralarında şirkette bulunan Bret Taylor; “Sohbetlerimizin çoğu uzun vadeli stratejilere dairdi. Sonrasındaysa güncel adımlarımızı bu stratejiye nasıl uyarlayacağımızı düşünür, gelecek ay ne yapmamız gerektiğine karar vermeye çalışırdık.” diyor ve ekliyor: “Bu, Facebook’un mevcut başarısının ardındaki en önemli detay.”
Kaynak: Fast Company
İlerlemek için sayfa numaralarını kullanabilirsiniz.
Dao NGuyen
BuzzFeed Yayıncısı
“Sezgiye ve yaratıcılığa fazlasıyla ihtiyacınız var. Veri, işlerin iyi gitmesi ya da insanların yayınladığınız içerikleri paylaşmaya değer bulması amacıyla dikkate aldığınız girdilerden yalnızca biri. Veriler size herhangi bir şeyin neden gerçekleştiğine dair bir şey sunmaz; yalnızca olmuş olan hakkında bilgi verir.”
“Okuyucu yorumları genellikle iyi birer barometredir. Tabii sadece bu yorumlarla yetinemezsiniz. Ya da sadece veriler tek başına işe yaramaz. Tek bir kriter hiçbir zaman işe yaramaz. Hatta sadece kendi sezgilerinize de bel bağlayamazsınız. Bu unsurların hepsini bir araya getirmelisiniz. Bu yüzden yayın hacmimiz bizim için gerçekten çok önemli.
Elimizdeki her şeyi sebepsiz yere ortalığa saçmak istemiyoruz elbette. Ne kadar yayın yaparsanız, o kadar çok geri bildirime sahip olursunuz ve varsayımlarınızı test etme fırsatı yakalarsınız. Bunu da görece hızlı bir şekilde gerçekleştirebilirseniz, test ettiğiniz şeye dair daha iyi bir bilince sahip olursunuz.”
Kaynak: Fast Company