Her ay evinizin kapısını çalan kurye biten deterjanınızın yenisini getirebilir. Evin içinde “Geçen haftaki pizzanın aynısından sipariş ver” diye bağırdıktan yarım saat sonra kapınız çalabilir. Derste telefonunuzdan atıştırmalık siparişi verip arada alt kattaki kutudan alabilirsiniz. Kasasız, sepetsiz, taşımasız alışveriş birçok kentte deneniyor, insanlar çeşit çeşit giysiyi hiç dokunmadan satın alıyor. Başka bir şehirde okuyan çocuğunuza para göndermek için onlarla yazıştığınız uygulamayı kullanmak nasıl fikir?
Yukarıdakilerin hepsi bugün bir yerlerde birebir yaşanıyor. Bugün ABD’de internet üzerinden alışveriş yapan kullanıcıların oranı yüzde 96, Birleşik Krallık’ta ise yüzde 87. Çin’de bile bu rakam yüzde 35’i geçmiş durumda. Doğal olarak bu müthiş rakamlar oyuncuları daha radikal adımlar atmaya, daha cesur olmaya sevk ediyor. Fakat her ne hikmetse Türkiye bu konuda bebek adımları atmayı sürdürüyor.
TÜİK’in ağustos ayında açıkladığı rakamlara göre, Türkiye’deki tüm internet kullanıcılarının sadece yüzde 24,9’u hayatında en az bir kez internet üzerinden alışveriş yapmış. Son üç ay içindeki aktif kullanıcılara baktığımızda oranın yüzde 15,1’e düştüğünü görüyoruz. Geçen yıla göre ise sadece yüzde 20’lik bir büyüme var. Tam da burada sektörün yumurta-tavuk sorusunu sorabiliriz: Kullanıcı sayısı artmadığı için mi e-ticaret firmaları daha iyi hizmet veremiyor yoksa firmalar daha iyi hizmet veremediğinden mi kullanıcı sayıları fazla değişmiyor?
Biraz daha derine inmek için TÜİK raporundan faydalanabiliriz. Araştırmada tüketicilere yaşanılan sorunlar da sorulmuş. Neredeyse alışveriş yapanların tamamı bir ya da birkaç sorunla karşılaştığını söylerken, bu sorunların en büyüğü yüzde 49’luk oranla yanlış veya hasarlı ürün ve hizmet teslimi. Ayrıca sorun yaşayanların yüzde 47’si teslimatın belirtilenden daha yavaş olmasını şikayet ediyor.
İki dakikada teslimat
Biz bu sorunlarla başa çıkmaya uğraşırken, dünyanın öbür tarafında bambaşka şeyler oluyor. Bir yanda hâlâ teslimat problemini aşamayan bir sürü ülke, öte yanda iki saat içinde teslimat garantisi veren birçok e-ticaret firması. Hatta bu hafta Amazon’un yayınladığı bir bülten iki dakikada teslimat müjdesini verdi. Şimdilik ABD’deki beş şehirde denemeye başladıkları Instant Pickup servisiyle Amazon Prime kullanıcıları ihtiyaçlarını uygulamadan sipariş edip, teslimat kutuları olan yerlerden iki dakika içinde teslim alabilecekler.
Çok mu abartılı ve gereksiz geldi? Sizin gibi düşünenler de var ama benzer düşünceler Amazon, Prime Now servisiyle iki saat garantisi verdiğinde de ortaya atılmıştı. Şimdi pek çok firma benzer hizmetleri sunmaya çalışıyor. Hatta üyelik servisli e-ticaret firmaları kuruluyor, ciddi yatırımlar alıyor. Özellikle hızlı tüketim maddelerini daha hızlı teslim etmeye yönelik firmalardan biri olan Sun Basket, geçtiğimiz aylarda Unilever’den 9 milyon dolarlık bir yatırım aldı. Sağlıklı yemekler yapabilmek için ihtiyacınız olan her şeyi, hazır bir kit ile size yollayan firma hem taze hammadde garantisi sunuyor hem de size evinizde yiyebileceğiniz sağlıklı yemekleri kolaylıkla yapabilmeyi vaat ediyor.
WhatsApp’ın Asya’da vereceği sınav önemli
Bu yeniliklerin ardı kesilmeyecek, en azından bir süre daha. Teslimat sistemindeki yenilikler kadar, ödeme sistemlerinde de farklı şeyler deneniyor. WhatsApp’ın bu konudaki hamlesi kayda değer bir gelişme. Dünyanın en çok kullanılan mesajlaşma uygulamalarından biri olan WhatsApp, uygulama üzerinden kullanıcıların birbirine para gönderebilmesini test ediyor. Günde 1 milyardan fazla kullanıcıya ulaşan uygulama ilk denemesini Hindistan’da yapıyor. Reserve Bank of India ile yaptıkları anlaşmayla ülkedeki 200 milyon civarındaki kullanıcısına bu imkânı sunacak olan WhatsApp’ın bölgede halihazırda ciddi rakipleri var. Alibaba’nın Alipay uygulaması ve Tencent’in WeChat’i şimdiden milyonlarca kişiye ulaşmış durumda. Bu bölgeden edinilecek tecrübenin Avrupa’ya ne zaman getirileceğini merakla bekliyoruz.
Evet, dünya yerinde durmuyor. Bizde ise maalesef bazı noktalarda geriye gidişler bile görebiliyoruz. Örneğin Paypal’a Türkiye’den erişilemiyor ve ikame etmesi için önerilen uygulamalar yeterli kapasiteye ulaşabilmiş değil. E-ticarete dair sıkıntılardan zaten bahsettik. Önümüzde iki yol var: Bu gelişmeleri görmezden gelip kendi dünyamızda yaşamak ya da büyük oyuncuların bir yolunu bulup ülkemize gelmesini beklemek ve tabii ki karşılaşabilecekleri bütün sorunlara karşı ayakta kalacaklarını ummak. Çünkü fark giderek açılıyor.