Başvuru süresinin sona ermesine az bir zaman kala Felis jüri başkanlarıyla röportaj serimiz Grup 7 İletişim Ajans Başkanı Cengiz Turhan’la devam ediyor. Yarışmaya geçen yıl dâhil olan kategoriler arasındaki PR Bölümünün jüri başkanlığını bu yıl Turhan üstleniyor.
Geçtiğimiz yıldan itibaren Felis Ödülleri’ne PR Bölümü de eklendi ve rekor sayıda başvuru oldu. Bu bir yıl içinde PR sektöründeki projeleri nasıl değerlendirirsiniz? Yaratıcılık ve etkiye bir arada baktığınızda PR nasıl bir üretim yılı geçirdi?
Geçen yıl da jüride olduğum için, başvurulardaki yoğunluğu bizzat gözlemleme fırsatım oldu. Bunun, PR projelerinde yaratıcılığın da onanması, alkışlanması ihtiyacından kaynaklandığını sanıyorum.
Etki yaratma konusunda devrede olan birçok faktör var. Yaratıcılık da bunlar arasında önemli bir yer tutuyor ve bazı projelerin diğerlerinin aksine neden zihnimize kazındığını bize açıklıyor. Ben PR sektörünün önde gelen ajanslarının yaratıcılığı bir “fetiş” haline getirmediğini ve yapılan işin amaçlara uygunluğunu, arzu edilen sonuçları yaratmasını yaratıcılık kadar önemsediğini görüyorum ve bundan büyük memnuniyet duyuyorum. Bunun müşterimize, doğrudan PR sektörü içinde olmayıp da PR projesi yapan ajanslara da yansıyan bir anlayış olacağını düşünüyorum. Bu çerçeveden baktığımızda, yaratıcılık ve etkiyi bir arada değerlendiren işlerin bu yıl geçen seneden daha fazla karşımıza çıkacağına inanıyorum.
Felis’te PR Bölümü jüri başkanısınız. Katılan işleri değerlendirirken kriterleriniz, öncelikleriniz neler olacak?
Ben jürilerde jüri başkanının eşitler arasında birinci olması gerektiğine inanırım. Felis jürisinde de, ödül yönetiminin de katkısıyla, bu anlayış yerleşiyor. Geçen sene ödülün ilk yılıydı. Tüm meslektaşlarımızla birlikte katılım, kategorizasyon, değerlendirme kriter ve süreçleri konusunda görüşlerimizi ödül yönetimine aktardık. Hatta bununla ilgili bir workshop da yapıldı. Bu görüşlerin önemli ölçüde dikkate alınmış olması nedeniyle ödül yönetimine teşekkür ederim. Herhalde, ödül süreçlerinin mükemmelleştirilmesi için bu yıl da benzeri bir çalışma yapılacaktır.
Bunları şunun için söylüyorum: Kriterler ve öncelikler, kişisel olarak bana ait değil. Bunları geçen yılın jürisi olarak birlikte saptadık. Bu arkadaşlarımın önemli bir kısmı bu yıl da jürideler; yeni katılımlar da var tabii… Bu çerçevede değerlendirmede öne çıkacak hususların şunlar olacağını söyleyebiliriz: 1)Uygulanan projenin stratejiye, ihtiyaçlara uygunluğu, 2) Yaratıcılık, 3) Uygulama becerisi, 4) Alınan sonuçlar, yani yaratılan etki ve bunların hedeflere uygunluğu…
Değerlendirme aşamasında jüriyi nasıl bir süreç bekliyor?
Yoğun katılımın olduğu tüm bölümlerde jüri üyelerinin bir ön değerlendirmesi olacak. Bu, yaklaşık bir haftalık bir süre içinde, her jüri üyesinin tek tek çalışmaları gözden geçirmesi şeklinde gerçekleşecek. Daha sonra jüri kısa listeyi değerlendirmek üzere bir araya gelecek. Bunun anlamı, projelerin kendilerini iyi anlatmalarının değerlendirme sürecinde önem kazanmasıdır. Yani nasıl projeler hayatta kamuoyunun dikkatini çekmek zorundaysa, yarışmada da jürinin dikkatini çekmek zorunda.
Küreselde birçok pazarlama uzmanı “reklamdan önce PR’a ağırlık vermeli markalar” diyor. Türkiye’de sıralama nasıl gidiyor? PR’ın markanın adını ilk duyurma aşamasındaki öneminin farkında mı markalar?
İşin niteliğine göre bir iletişim karması uygulanması gerekiyor. Özellikle yeni markaların lansmanında ve tutundurulmasında PR’ın önemi giderek daha fazla kavranmaya başlandı. Çünkü meselenin sadece “duyurma” ile çözülemediği deneme-yanılma yoluyla görülmeye başlandı. Eğer mesele, “güven, ikna ve itibar” ise PR çalışmalarına başvurmadan sonuç elde etmeniz mümkün değil. Bunu çok kesin olarak söyleyebilirim. Türkiye’de de müşterilerimiz bunu her gün daha fazla görmeye başladılar.
Yine küreselde son derece yaratıcı PR projelerine rastlıyoruz. Türkiye’yi küreselle kıyasladığınızda PR’ın geliştirilmesi gereken noktaları nelerdir?
İletişimde tüm sektörler müşteriyle birlikte, ekonomiyle birlikte gelişir.
Bugün ülkemizde orta ve uzun vadeli stratejilerle hareket etmeyi güçleştiren bir ekonomik-siyasal ortam var. Kısa vadeli sonuçlar öne çıkıyor. Yaratıcılık da uzun dönemli stratejiyi pekiştirmekten ziyade, kısa dönemli sonuçlara ulaşmak açısından önemseniyor. Yani burada mesele, daha çok sayıda yaratıcı proje üretmek değil, daha etkili ve etkisi uzun vadeye yayılan yaratıcı proje üretmek. Dış şartlar daha elverişli hale geldiğinde, ben sektörümüzün buna sanıldığından daha yakın olduğunun görüleceğine inanıyorum.
Felis bu yıl 10’uncu yaşını kutluyor. Medya kullanımında yaratıcılığın önemini vurgulamak adına ortaya çıkmış bir yarışmanın bugün bu derece kapsamlı bir yarışma haline gelmiş olmasını, yani Felis’in yıllar içinde geçirdiği dönüşümünü nasıl yorumlarsınız?
Bir karşılığı olmasa, böyle bir dönüşüm yaşanmaz… Bu alanlardaki yaratıcılık iş sonuçlarına da doğrudan etkide bulunuyor. Bilançonun son satırını etkileyebiliyor. Ajans için de müşteri için de… Bunun el birliği ile teşvik edilmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Ajanslar Felis’e neden katılmalı?
Yukarıda belirttiğim, iş sonuçlarına dönük olumlu etkinin yanı sıra Felis’te müthiş bir deneyim yaşama imkânı var. Kendi sektörünüzdeki ve komşu sektörlerdeki gelişmeleri, trendleri izleyebiliyorsunuz. Ajans içindeki tatlı rekabet ve müşteri ile omuz omuza bir ödül keyfini yaşamak son derece değerli bence…

