Tarih: Şubat 2013, Yer: GSMA (Dünya Mobil Kongresi) – Barselona
Ana salonda ve geniş bir topluluğun önünde ilgiyle beklenen bir seans başlıyor.
Deutche Telekom CEO’su Rene Oberman, Ericsson CEO’su Hans Vestberg ve sektöre farklı bakışıyla bilinen Korea Telecom CEO’su Suk-Chae Lee göze çarpan isimlerden bazıları. Bu duayenlerin arasında biri, duruşuyla hemen farklılaşıyor. Viber’ın kurucusu Talmon Marco’nun Silikon Vadisi havası daha en başından fark ediliyor.
Marco’nun 175 milyon Viber kullanıcısından da aldığı güçle yaptığı iddialı sunum, bu farklılaşmayı yeni bir seviyeye çıkarıyor. Talmon, panelde Deutsche Telekom CEO’su Oberman’a da takılmadan edemiyor: “Operatörlerle de işbirliğine hazırız elbette.” Oberman yüzünde hafif bir tebessümle başını sallıyor.
Viber, What’sApp gibi OTT’lerin yaklaşık 200’er milyona yakın aktif kullanıcılarıyla seslerini yükseltmeye başladığı ve ‘ses/mesaj’ dünyasına ortak olmayı planladığı o günlerde, GSM devleri muhtelif oturumlarda ‘ses’ten daha ötesini tartışıyordu.
‘Internet of Everything’ yani, ‘her şey’in birbirleriyle konuştuğu ‘data odaklı’ bir dünyayı.
Tam bir sene sonrasında bu konu yine kongrenin gündemindeydi. 2014 GSMA toplantılarından yükselen söylemlerden biri GSM operatörlerinin bir vadede ‘sabit ses gelirlerinden’ vazgeçmek zorunda kalacağıydı. Basit bir tabirle ‘konuşmak ve mesajlaşmak’ gelecekte ücretsiz olacaktı.
Peki, sabit ses gelirlerinin denklemden çıkması bu şirketlerin geleceğini olumsuz etkilemeyecek mi? GSM devlerini karanlık günler mi bekliyor?
Cevap bunun tam tersi.
Zira, artık bu şirketleri ‘ses’ veya ‘mesajlaşma’ servisi veren yapılar olarak görmemiz doğru değil. Hızla kabuk değiştiriyor ve daha da hayati bir role soyunan teknoloji devlerine dönüşüyorlar.
Mobil altyapı geleceği şekillendirecek
Gelecekte sağlık, eğitim gibi toplumsal önem taşıyan konular gelişmiş mobil altyapının üzerinde şekillenecek, gelişecek. Bugünlerden temeli atılan mobil ödeme sistemleri, yarın cüzdanlarımızın yerini alacak. Giyilebilir teknolojiler son kullanıcı deneyimini ve hatta moda dünyasını yeniden şekillendirecek.
Akıllı şehirler hayatımızı düzene sokacak, milyarlarca liralık tasarruf sağlamalarının yanı sıra geniş toplulukların hayat kalitesini artıracak. Değişim sadece megapollere değil, sabit altyapının yeterince ulaşamadığı ücra kesimlere kadar uzanacak. Örneğin, beklenen/beklenmedik tabiat şartlarına önlem alınmasından en basit sulama optimizasyonlarına kadar uzanan bir resimde tarımda verimlilik artacak.
Geleceğin medyasında ön sıralarda yer alacak bu yapılar iletişim ve pazarlama dünyasının yeniden şekillenmesinde de söz sahibi olacak. Markalar için yepyeni ‘gerçek zamanlı’ iletişim kanalları, daha kişiselleştirilmiş, lokasyon/içerik bazlı ve geri dönüşü yüksek pazarlama planlarına imkân verecek.
Saymakla bitmeyecek bu yeni dünyanın ilk adımları ülkemizde de yıllar öncesinden atılmaya başlandı. Dün ve bugün ufak ve önemsiz gibi gözüken bu yenilikler, yarın hayatımızın vazgeçilmezleri olacak.
Bütün bunların sonucunda bugünün telekom şirketlerinin gelir yapısı da şekil değiştirecek. GSMA’deki bazı tahminlere göre, 2018 yılında operatörlerin ‘data’ gelirlerinin ‘ses’ gelirlerini aşması bekleniyor. Öte yandan bu şirketler yeni satın alımlarla operasyon alanlarını genişletiyor, ‘teknoloji şirketi’ duruşlarını destekleyen yeni gelir alanlarını bünyelerine katıyorlar.
WhatsApp, Viber ve benzeri markaların ses ve mesajlaşma ile ilgili iştahları devam etse de, yarının dünyasındaki dev portrenin yanında ‘ses’ belki de geçmişe ait siyah beyaz bir resim gibi kalacak.
Bugün hayal edebileceğimizin de ötesinde, kendimizi hızla hazırlamamız gereken bir gelecek kapımızın hemen önünde bizi bekliyor.
Ve bu gelecek kendini yeniden tanımlayan bir mobil dünyanın üzerinde yükselecek.