Kyoko Yonezawa, sektöre gelecekten gelen biri gibi. Eğitimini uzay bilimi ve bilgisayar bilimleri alanlarında tamamlayan Yonezawa, MIT Media Lab’de de çalışmalar yürüttü. Ardından Dentsu’da “creative technologist” unvanıyla çalışmaya başladı. Yonezawa’nın yaptığı şey yaratıcılık ve teknoloji arasında köprü kurmak değil; problemlere çözüm olarak, bu ikiliyi entegre ve anlamlı bir bütün haline getirmek.
Yonezawa’nın çalışma rutinine pek çok farklı paydaş dahil oluyor. Bu, üzerinde çalıştığı projenin niteliğine bağlı olarak, bir mühendis, teknoloji uzmanı, müzisyen, sanatçı ya da bir mimar olabiliyor. Ancak çalıştığı markanın mühendisleri ve ürün geliştiricileriyle ayrılmaz bir bağa sahip. Honda ve Olympos gibi markalar için, bazen sesi bazen de görüntüyü etkileyici şekilde yücelten işlere imza atıyor Yonezawa. Başka hangi sektörlerin benzer bakış açısıyla dönüşebileceğini sorduğumuzda ise bir gıda markasının konkurunda, çalıştığı fikrin seçilmediği bir anısını paylaşıyor. Ancak bu yine de sektör için umutları karartmaya neden olamaz.
Yonezawa, yakın dönemde reklam sektöründe çok daha çeşitlilik arz eden yetenek karmaları göreceğimiz düşüncesinde. “Creative technologist” bunlardan sadece biri. Yaratıcı dünyayı türlü alt disiplinlerle bir araya getirecek yeni unvanlar, aynı zamanda taze bakış açıları demek. Tüm bunlara rağmen geleceğin teknolojilerini öngörme konusuna temkinli yaklaşıyor Yonezawa. Yapay zekâ konusuna verdiği yanıt ise gülümsetiyor: “Henüz o kadar da zeki değil.”
Bir “creative technologist” olmanın en enteresan tarafı ne?
Bu işin en enteresan kısmı ürün hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmanız. Bunlar normalde herkesle açıkça paylaşılmayan bilgiler ama müşterinizle iyi bir ilişkiye sahip olduğunuz takdirde, sistemin tüm işleyişini görmemize izin veriyorlar.
Sektörde hangi teknolojilerin yükseleceğini, hangilerinin ise bugün büyük heyecan uyandırmasına rağmen gelecekte yok olacağını düşünüyorsunuz?
AI ve drone’lara ilgi çok fazla. Birkaç yıl önce big data çok popülerdi. Bence yapacağımız hata, çözüm olarak tek bir teknolojiye bağlı kalmak olur. Yapılması gereken ürüne bakarak kendi teknolojinizi çözümün odağına koymaktır.
Yapay zekâ henüz o kadar da zeki değil. Müthiş bir teknoloji olmasına rağmen düşündüğümüz noktalara -örneğin insanların kopyalanması- geleceğini sanmıyorum. Yine de, hayatlarımızı daha iyi hale getirmek için ondan faydalanmaya devam edeceğiz.
Bugün kreatifler, yaratıcı unsurları datayla bir araya getirmenin yolları üzerine kafa karışıklığı yaşayabiliyorlar. Bu konuda daha gidecek yolumuz var sanırım.
Kreatiflerin bu konuda zorluk yaşamalarının nedeni, datayı daha çok pazarlama dünyasının sıkıcı bir unsuru olarak görmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Datadan korkmamıza gerek yok. Data yalnızca yaratıcı fikirleri ifade etmenin bir yolu.