Bu satırları okuyanlar için konuşacak olursak, günümüzde sosyal medya olmaksızın gündemi yakalayabilmenin pek de mümkün olmadığını iddia etmek, herhalde yanlış olmayacaktır. Bireysel tercihlerimiz ışığında takip etmeye karar verdiğimiz insanlarla, influencer’larla, yayıncılarla, kurumlarla, Youtuber’larla sanal ortamda yoldaşlık yapıyor; takip etmek istemediklerimizi ya da varlıklarından haberdar dahi olmadıklarımızı ise oluşturduğumuz sanal sınırların dışarısında bırakıyoruz. Algoritmalar da sağ olsun, “tercihlerimiz” tarafından örülen sınır duvarları gittikçe yükseliyor. İçerisinde bulunduğumuz grupların birbirini sürekli olarak pekiştiren düşüncelerini esnetme kabiliyetimiz azalır, bizler yankı fanusu içine hapsolurken, “diğerleri ” ile bağlarımız zayıflıyor, hatta yok oluyor.
Y Kuşağı’nı içinde bulundukları yankı fanuslarından kurtarma niyetindeki Telekom Romanya ise farklı görüşleri ve yaşam tarzlarını erişilebilir kılan bir kampanyaya imza attı. Vlogger’lara ait verileri analiz eden marka, birbirleriyle en alakasız YouTuber’ları belirledi ve içerikleri, görüşleri, yaşam tarzları ve perspektifleri birbirinden tamamen farklı olan bu isimlerin birbirleriyle bir günlüğüne yer değiştirmelerini sağladı. Örneğin bir fitness influencer’ı bir günlüğüne bir büyük beden mankeniyle, eşcinsel bir koreograf ise maço bir şarkıcı ile yer değiştirdi.
Markanın “Hayat paylaşmak içindir” sloganlı kampanyası 9 milyon görüntülenme elde ederken, ülke medyasında da büyük ses getirdi. Kampanya sonunda yarım milyon insan, karşıt görüşten vlogger’ların kanallarına abone oldu.
Sorunun tek bir kampanya ile çözülemeyecek kadar büyük olduğunu söyleyen Leo Burnett Bükreş CCO’su Ali Batı, bu sorunun bir parçası olup kolaya kaçmaktan ziyade, elde edilen verileri karşıt tarafların bir araya getirilmesi için kullanarak çözümün bir parçası olmayı tercih ettiklerini söyledi.